3.bölüm Mendil

51K 1.2K 563
                                    



  Güzel ve mutlu başladığım günün hüzünle bitmesi ne acıydı.
Adamın söylediği cümleler hala kulaklarımda çınlıyordu.
Güzel bir kız olduğum için böyle tekliflere hep maruz kalırdım.
Ama bu adam beni korkutuyordu.
Bakışları, etrafına yaydığı aurası farklıydı. Emir verir gibi  konuşuyordu, sesi buz gibiydi ondan çok ürküyordum.
Çalıştığım yerin sahibi başkasıydı, biliyorum çünkü adı Kenan değildi.
Hem bir iki defa görmüştüm adamı.
Ama bugün masada söyledikleri neydi. Satın mı almıştı restorantı.
Kimdi bu adam benden ne istiyordu.
Daha hiç görmediğim biri benden ne istiyordu.
Metrobüs'ün durmasıyla bende indim. Kendi durak yerime gelmemiştim ama nefes alamıyordum, sanki biri boğazımı sıkıyormuş gibi.
Kalabalık insanların arasında ilerlerken, annemin ilaçlarını nasıl alacağımı düşünüyordum.
Kaçtığım için paramı alacağımı düşünmüyordum hatta işim bile şuan tehlikedeydi. Gün batmadan ilaçları almam gerekiyordu yoksa annem tekrar kriz geçirebilirdi.
Titreyen ellerimle telefonumu çıkardım. Tek sığınağım yine Faruk amcaydı. Fatih ve Sümbül de yardım edebilirlerdi ama onların da bu aralar durumu kötüydü.
Yanımda olan parka ilerleyip boş bir bankta oturdum. Faruk amcanın numarasını tuşlayıp bekledim.
Utanıyordum insanlardan bir şeyler istemeye, başkalarına muhtaç olmaktan yorulmuştum. Gözlerim doldu yine ve yaşlar taşmaya başladı göz pınarlarımdan.
Bir hıçkırık kaçtı dudaklarımdan onu takip eden bir tane daha ve bir tane daha. Sessiz çığlıklar atıyordu hıçkırıklarım, feryat ediyordu ruhum, yorgun bedenim her zaman yaptığı gibi acısını göz yaşlarımdan çıkarıyordu.
" Babacım, yardım et, benim omuzlarım daha küçük ama yüküm çok ağır bak hep yara olmuş ruhum. Annem yük değil benim için yanlış anlama, o benim canım yaşama sebebim sende biliyorsun, bana yük olan hayat baba, beni yoran bana acımasız davranan hayat. "
Derin bir nefes alıp göz yaşlarımı sildim. Güçlü olmalıydım annem için, söz konusu annem ise ne gururum ne de onurum önemliydi benim için.
" Hadi Sare, bunu  ilk defa yapmıyorsun, annemin o güzel gülüşü için dilenirim bile yeterki yanımda olsun, kokusunda huzur bulduğum tek varlıkta  beni bırakmasın. Annem yanımda olsun varsın bende geriye hiç bir şey kalmasın. "




Üzerime düşen gölge ile başımı kaldırıp önümde duran takım elbiseli adama baktım.
" Lütfen alın. "
Bana mendil uzatan adama kaşlarımı çatarak baktım.
" Lütfen yanlış anlamayın ben ağladığınızı görünce göz yaşlarınız için bir mendile ihtiyacınızın olacağını düşündüm. "
Adam bir şey söylememe fırsat vermeden mendili elimin üzerine bırakıp ona seslenen kızın yanına giderek burdan uzaklaşmaya başladı.
Neydi bu şimdi, nerden çıkmıştı birden bu adam.
Elimin üzerinde olan ipek mendili avucuma alıp baktım.
Kaliteli olduğu her halinde belli oluyordu. Yerimden kalkıp adamın arkasından gidecekken, bana mendil veren adamın siyah bir arabaya bindiğini gördüm.
Şaşkınlıkla bir giden arabaya birde elimdeki mendile baktım.
Elimdeki telefon çalmaya başlayınca şaşkınlığımdan kurtulup, ekran da yazan isimle yutkundum.
Restoranttan arıyorlardı. Yani beni oraya çağıran müdürümüz. Kesin kovacaktı beni. Allah'ım ne yapacağım şimdi. Boğazımı temizleyip telefonu açtım.
" Efendim Tarık bey. "
Tarık bey," Sare hanım, konuştuğumuz gibi bugün çalıştığınız için belirtmiş olduğumuz para hesabınıza yatırılmıştır. İşinizde ne kadar iyi olduğunuzu bugün  müşterimiz olan Kenan beyin memnuniyet duymasıyla bir kez daha kanıtlamış oldunuz. Ayrıca Kenan Atahan, buranın yeni sahibi artık.
Sayenizde burda çalışan ekip aynı kalacak. İyi günler Sare hanım pazartesi günü görüşmek üzere."
" İyi günler Tarık bey, teşekkür ederim. "
Bugün, daha ne kadar şaşıracağım şeyler olacak acaba.
İşten atılmamıştım buna sevinmiştim, üstelik annemin de ilaçlarını alabilir iki üç ay sıkıntı çekmeyecetik.
Ama o adam çalıştığım yerin yeni sahibiydi, buda beni ürkütmüştü.
Her ne kadar böyle bir şeye ihtimal vermek istemesemde, ya bu Kenan denilen adam beni saplantı haline getirmişse.
" Yok artık, neler düşünüyorum böyle çok dizi izliyorum diye artık kafamda böyle senaryolar yazıyorum. "
Telefonumu montumun cebine atıp hızla ilerlemeye başladım.
Annemin ilacını almak için.
Diğer elimde olan mendili burnumu temizlemek için kullanacağım sırada aldığım koku ile yerimden dondum.
Bu kokuyu nerde almıştım ben. Neden bu kadar tanıdık geliyordu. 
Cebimde bir tane peçete çıkarıp akan burnumu sildim.
Mendili böyle daha iyi koklayabilirdim burnum açıldığı için.
Mendili tekrar kokladığımda aldığım koku ile gözlerimin önüne bir çift gümüş göz geldi. Bu koku ona aitti. Çarptığım adamın kokusuydu.
Bana mendil veren adam da mı onun gibi kokuyordu acaba. Eğer öyle olsaydı alırdım kokusunu. Hem o koku parfüm kokusu değildi ki, onun teninden gelen kokuydu.
Mendilin ucunda yazan harflere baktım. B ve F, harfleri vardı.
Bana mendil veren adamın adı Emre'ydi, genç kız ona böyle seslenmişti.
Gözlerimi kapatıp mendili tekrar kokladığımda yüzümde bir tebessüm oluştu.
" Lütfen Allah'ım onu tekrar görmemi sağla, bu sefer sadece gözlerini değil yüzünü de görmek istiyorum. "


TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin