Zevk alacağınız bir bölüm olması dileğiyle.
Keyifli okumalar 😊Geçmişte unutulan, hayatının küçük de olsa bir kısmında iz bırakan şeylerin yıllar sonra önüne çıkmasına ne deniliyordu. Kader mi?
Yarım kalan yaşanılmışlıklar...
hayat defterin de yarım kalan satırlar...
Barlas, masasında duran resme hüzünle baktı tekrar. Yıllarca aradığı ve kaybettiği şey ona gelmişti.
Resim de ki kadının sıcak gülümsemesine dokunmak ister gibi parmağıyla okşadı resmi.
" Geç de olsa istediğini yapacağım ve sana getireceğim."
Yerinden kalkıp pencereye doğru ilerledi. Özel ofisinde şehri izlemeye başladı. Burayı bilen üç kişi vardı. İşinin çoğunu burada görürdü. Çoğu operasyonlar için günlerce buraya kapatırdı kendini.
Açılan kapı sesiyle başını çevirip gelen kişiye baktı. Daha çok elinde tuttuğu dosyaya bakıyordu.
Melih, yine siyahlar içinde olan adamın akşamdan kalma olduğunu ilk bakışta anlamıştı.
" O dosyada aradığım her şeyin olduğunu söyle Melih."
Barlas, kendisine doğru gelen Melih'in baş sallayışını görünce, gururla baktı ona. Dışardan bakan çoğu kişi Melih'i, sadece Barlas'ın adamı yada şoförü olarak görüyordu. Oysa Melih, Barlas'ın en yakın adamı ve dostuydu. Gözünü kırpmadan, hayatını dahil her şeyini ona emanet edebilirdi.
Melih, elindeki dosyayı Barlas'a uzattığında yine o bakışları görmüştü. Minnet duyması gereken oydu. Her şeyini ona borçluydu.Dosyayı açıp bakınca, artık hiç kuşkusu kalmamıştı.
" İnsan bazen kör oluyor gerçekten Melih. Gözünün önünde olanı görmeyecek kadar hemde."
Masada olan resmi dosyanın içine koyup kapattı.
" Hayat, unuttuklarımızı yüzümüze vuruyor. Bazen acı bazen de mutluluk verecek şekilde Barlas bey."
Barlas, çıkmak için eşyalarını aldığında yeniden duvarda ki resimlere baktı.
" Bazen ne yapacağımı bilmiyorum. Nerden başlayacağımı, nasıl yapacağımı, neyin doğru neyin yanlış olduğunu...
Neden bu kadar sorumluluk duyuyorum Melih. Kendimi suçlu gördüğüm için mi?"
Melih, hep güçlü duran patronunun yüreğinde ki yükleri görüyordu. Çöken omuzlarını, düşmekten ve kaybettikleri için parçalanmış ruhunu kimse görmese de o görüyordu.
Yaşadığı onca şeye rağmen ayakta durmasıyla gurur duyuyordu. Ona hayranlık duyuyordu.
" Başladınız zaten, ilk adımı attınız ve devamını getireceksiniz. "
Barlas, belli belirsiz bir baş sallamayla dışarı çıktığında, Melih, resimlere göz atıp onu takip etti. İçindekileri sessiz bir şekilde fısıldayarak.
" Sen, gölgelerde olan kişisin, kimisine göre cennet kimisine göre cehennemsin. Ben sende yaşamı gördüm Barlas, olduğum yerin cennet yada cehennem olduğu önemli değil. Eminim buda öyle olacak."Barlas, sevdiği kadının yanına gitmek için yola çıktığında içinde oluşan heyecanla gözlerini sıkıca yumup dudağı ısırdı. Hayatında kadınlar olmuştu ama Sare, başkaydı. Onun için hissettiği duyguları daha önce kimse için hissetmemişti.
Karar vermişti eğer Sare, yanına taşınmasa o taşınacaktı.
" Melis nasıl? Ne zaman geliyor?"
Duyduğu isimle tebessüm etti Melih. En değerli varlığı ve sahip olduğu tek ailesiydi Melis.
" Bir iki haftaya burada olacağını söyledi. İşe başlamadan biraz tatil yapmak istiyormuş hanım efendi. Abisinin gözünde tütüyor ama o derdi gezmek. "
Melih'in iç çekerek söylediği sözlerle Barlas'ın içi burkuldu. Uzağa gidince oda kız kardeşini çok özlerdi. Sonunda onu göreceğini bildiği için bu özleme katlanırdı. Şimdi de çok özlemişti. Bir daha görmeyeceği için hayatının son anına kadar da özlemeye devam edecekti.
" Sonunda evine, abisine gelecek. Bırak tatilinin keyfini çıkarsın."Yıllar önce, kız kardeşini aradığı zaman Barlas'la tanışmıştı Melih. Annesi, babası tarafından darp edilerek öldürülmüştü. Annesinin ölüm haberini alınca okuldan nasıl çıktığını eve kadar nasıl koştuğunu hatırlamıyordu. Eve ulaştığı zaman polisler annesinin cansız bedenini taşıyordu. Babası, annesini öldürdükten sonra Melis'i alıp kaçmıştı. Günler sonra polisler babasını bulmuştu ama kız kardeşi yoktu. Sorguya alındığını zaman öz kızını sattığını itiraf etmişti. İşte o zaman Melih, dünyasının yıkıldığını anlamıştı. Deli gibi her yerde kız kardeşini arıyordu.
Barlas, babasının yürüttüğü bir görev için emniyette olduğu zaman Melih'i görmüştü. Dosyayı okuduğu zaman anlamıştı Melih'in durumunu.
Babasının peşinde olduğu örgüt tarafından kaçırılmıştı kız kardeşi.
Kendi yaşlarında olan Melih'in yanına gittiği zaman onun gözlerinde ki çaresizliği ve öfkeyi görmüştü. Duyduğu kadarıyla pes etmeden kız kardeşini aramaya devam ediyordu. Kavgadan dolayı, kaşı ve dudağı patlamış, elleri soyulan, ayakta zor duran çocuğun karşında durdu.
Melih, karşısında duran kendi boyunda ki çocuğa baktı. Kendi dağılmış haline oranla o tertemiz ve sapasağlamdı.
Eline bırakılan mendile bakarken Barlas'ın söylediği sözlerle gözleri dolmuştu.
" Yüzünü sil, kız kardeşin seni böyle dağılmış görmesin."
Gözünden düşen bir damla yaşa engel olamamıştı Melih. Oysa daha annesi için bile yas tutup ağlayamamıştı.
Yere çökerek sırtını duvara yasladı. Elindeki mendili sıkarak bilinçsizce yüzünü silmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
General FictionKenan," Burdan kaçamazsın..! Buna asla izin vermem sen benimsin anla bunu... Saklandığım yerden nefes dahi almadan bekledim çünkü o benim nefes alışlarımı bile biliyordu.... Kenan hasta bir adamdı, bağımlıyıdı.. Ve bu hastalık ne yazık ki bendim...