Gözlerimi açtığımda, güneş çoktan yükselmişti. Önce bunun rüya olduğunu düşündüm. Yıllar sonra ilk defa kabus görmeden açmıştım gözlerimi ve şafakta uyanmamıştım. Kenan'ı görmediğim geceler de kızımı yada annemi görürdüm. Bu gece normal bir rüya görmüştüm. Daha doğrusu şuan göğsümde uyuyan adam sayesinde üç gecedir normal rüya görüyordum.
Tenime çarpan sıcak nefesi sadece bedenimi değil, içimi de ısıtıyordu. Belimi sıkıcı saran kollarına bakıp gülümsedim. Kaçabilir mişim gibi ondan, sıkıca tutuyordu.
Bazı insanlar önceden hayatındaymış gibi bir his yaşatır insana. Hiçbir çekingen olmadan her şeyi yapmak normal gelirdi.
Barlas da onlardan biriydi benim için.
Hep yanımdaymış gibi hissettiriyordu.
Ruhuma, kalbime hiç yabancı gelmiyordu.
Elimi dağılmış saçlarına daldırıp okşamaya başladım. Parmak ucuyla sert yüz hatlarını okşayıp, kalbimde oluşan tatlı acısıyla gülümsedim.
Herkes buna aşk diyordu.
Oysa bu sadece aşk değildi. Bizim bağımız başkaydı.
Barlas, ruhuma tanıdıktı, gelip geçici bir misafir değildi bu yürekte. Diğer yarısıydı.Titreyen kirpiklerinden uyanacağını anladım. Önce kaşlarını çattı sonra burnunu tenime sürtüp derin bir nefes aldı. Gözlerini açıp bana baktığında gülümsedi parlayan gözlerle. Yüzünü okşayan elimi tutup parmak uçlarımdan öptü. Beni bu kadar sevmesi, benim onu bu kadar sevmem normal miydi.?
Sözcüklere dökmüyorduk belki ama her bakışımız her hareketimiz bu bağlılığı haykırıyordu.
" Günaydın."
Başını baynuma gömüp, tüylerimi diken diken eden bir öpücük bıraktı. Başını kaldırıp önce sağ gözümü öptü sonra da burnumun ucunu.
" Günaydın güzel sevgilim."
Dirseğini yastığıma yaslayıp beni izlemeye başladı. Benim ona yaptığım gibi oda yüzümü ezberlemek ister gibi parmağını yüzümde gezdirdi.
" Ne yapalım bugün. Yapmak istediğin bir şey var mı.?"
Kızlarla çoktandır zaman geçirmediğim için bu hafta sonunu onlarla geçirmek istiyordum.
" Kızlarla bulacağız. Yoğunluktan dolayı onlara zaman ayıramıyorum."
Barlas, kaşlarını çatarak alnını alnıma yasladı.
" Peki ya sevgilin ne olacak? Onu hiç düşünmüyorsun."
Sesi sertti. Kaşlarını çatarak söylüyordu ama gözleri sıcacık bakıyordu. Tatlı bir sitemdi onunkisi.
" Sevgilimin işleri yok mu.? Hem hep yan yana olursak birbirimizi nasıl özleriz."
Barlas, saçlarımı okşayıp ruhuma bakar gibi baktı gözlerime.
" Sen yanımdayken de özlüyorum seni. Uzak durmama gerek yok bunun için."
Şuan nefes alamadığım için boğulabilirdim. Dudaklarımı hareket ettirsem onunkilere temas edecekti. Gözlerimi kapatsam öperdi beni. Böyle ona bakınca da utanıyordum.
Onu öpmek istiyordum ama önce dişlerimi fırçalamak istiyordum. İlk öpücüğümüz olacaktı bu.Onu omuzlarından itip yatağa düşürdüğüm de hızla yataktan çıktım. Yada fırladım diyelim.
" Be-... Be-nim lavabo gitmem gerekiyor. Sonra görüşürüz. Ay yani beni bekle. Yada istediğini yap."
Barlas, yatağa oturup yastığı kucağına alarak tuhaf halime baktı.
Başımı kaşıyıp, dudağımı ısırdığım da odada onun kahkahası yankılandı. Tabi kalbim de küçük bir sarsıntı geçirdi onun gülüşü ve sesiyle.
Odadan çıkacağım zaman daha fazla dayanamayıp kahkaha atmaya başladım bende.
Elimle lavaboyu gösterip gülerek yürümeye devam ettim.
Dişlerimi fırçalamak için elimi uzattığım da onun da fırçasını gördüm. Eşyalarımın yanında onunda eşyaları vardı. Banyo da, odada, mutfakta...
Evim, Barlas gibi kokuyordu. Ona küçük bu evde olmayı seviyordu. Oysa doğduğundan beri lüks içinde yaşayan biriydi. Yine de hiç dile getirmiyordu evin ona yetmediğini. Kim bilir belki de ben böyle düşünüyordum.
İşlerimi bitirip çıktığımda mutfakta telefonla konuşuyordu. Bir yandan da kahvaltılıkları masaya diziyordu.
Mutfağa girdiğimde gözleri beni buldu.
" İstediğin bir şey var mı güzelim. Melih gelirken alsın."
Melih, Barlas'ın burada kaldığı gecelerde hep gidip geliyordu. Adam iki ev arasında sürekli mekik dokuyordu.
" Simit ve poğaça alsın, eğer kahvaltı yapmamışsa kendisi için de alsın."
Dolaptan yumurta çıkarırken Barlas, söylediklerimi Melih'e iletiyordu.
" Kızlar akşam burada kalacak değil mi Sare'm. Birlikte geçirdiğiniz günün akşamında hepsi burada kalıyor çünkü."
Hakkımda bildikleri için şaşırmıyordum artık. Her yerde gözü olan bir adamdı.
" Evet, normalde kahvaltıya geliyorlardı ama senin burada olduğunu söylediğim için öğleden sonra gelecekler. Sen ne yapacaksın."
Barlas, tezgaha yaslanıp kollarını göğsünde bağladı. Düşünüyormuş gibi yaparak tek kaşını kaldırıp bana baktı.
" Önce şirkete uğrarım, Suat ve Enes'in yanına, sonra da babama giderim. Akşam da mekana giderim bir şeyler içmek için, malum yalnız bir adam olarak orada olmam birilerinin ilgisini çekebilir."
Doğradığım domatesleri bırakıp ona döndüm. Elimdeki bıçağı sallayarak ona doğru yürüdüm.
" Kim demiş yalnız olduğunu, şurada gül gibi kız arkadaşın var. Ayrıca kimmiş o kendini bilmez birileri. Bana bak Barlas Faysal, eğer o güzel gözlerin benden başkasına böyle bakarsa, eline veririm o gözleri."
Barlas, kolunu belime sarıp bedenimi hızla kendine çekti. Onun bedeniyle bütünleşen bedenimi görmezden gelip bana açlıkla bakan gözlerine baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Ficción GeneralKenan," Burdan kaçamazsın..! Buna asla izin vermem sen benimsin anla bunu... Saklandığım yerden nefes dahi almadan bekledim çünkü o benim nefes alışlarımı bile biliyordu.... Kenan hasta bir adamdı, bağımlıyıdı.. Ve bu hastalık ne yazık ki bendim...