24.bölüm. Yok Oluş

31.7K 1K 690
                                    

  

   Ben geldimmm 😍 😍 😍 Hepinize mutlu bayramlar dilerim ballarım😘😘😘😘😘

 
  Aslında kitap tanıtımı yapmam ama sevgili arkadaşım Tuğçe'nin DAİMA SEN adlı kitabına bir şans verin

   Biten resmime bakıp tutulan boynumu hareket ettirdim. Resme o kadar dalmıştım ki zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Resim yapmayı çocukluğumdan beri seviyordum. Çalışmaya başladığım da sevdiğim diğer şeyler gibi resmi de bırakmıştım. Şuan boyalarım olmadığı için kara kalem ile çiziyordum. Düşüncelerimi biraz da olsa dağıtıyordu. Annemi çok özlüyordum. Yokluğuna alışmak benim için zor olacaktı. Kim bilir belki de hiç alışmayacaktım. Günün belirli saatlerinde hep aklıma geliyordu. İlaç saati yada yemek vakti gelince aklıma geliyor hemen telefona sarılıyordum. Tam ekranı açtığımda onun resmini görüyor acı gerçeği bir kez daha kabulleniyordum. Annem ölmüştü. Ne kadar ısrar etsemde Kenan, mezarlığa gitmeme izin vermemişti. Gün içinde bizimkiler ile konuşuyor birazda olsa  nefes alıyordum. Kenan, dolaşacağım yerleri bile belirlemişti.
Sadece bahçeye çıkabiliyordum. Ormanlık yoluna yada su kenarına gitmek yasaktı. Evde hapis hayatı yaşıyordum artık. Ben çıkamadığım için bugün Meral teyze ve Faruk amca gelecekti yanıma. Onları görmenin mutluluğu ile yerimden kalkıp üzerimi değiştirdim. Bedenime biraz bol gelen elbiseyi düzeltip saçlarımı at kuyruğu şeklinde bağladım. Yüzüm hala solgundu. Annemin ölümünden sonra zayıflamıştım. Kenan, bu duruma öfkelenip yemek yemem için beni zorladığında hepsini geri çıkarmıştım. Kustuğumu görünce bir daha zorlamamıştı beni.

  Odadan çıkıp mutfağa doğru ilerledim. Gelen güzel kokularla Cansu'nun istediğim şeyleri yaptığını anladım. Mutfağa girdiğimde Cansu, fırından tepsiyi çıkarıyordu.
" Mis gibi kokuyor. Ellerine sağlık Cansu, çok güzel görünüyor her şey."
Cansu, tepsiyi bırakıp gülümseyerek bana baktı. " Umarım tadını beğenir siniz."  Yaptığı kurabiyelerden bir tane alıp yemeye başladım.
" Çok güzel olmuş. Seni de yordum." 
" Afiyet olsun Sare hanım, görevimi yapıyorum. Siz isteyin her şeyi yaparım size çok zayıfladınız."
Başımı olumlu anlamda sallayıp elimde kalan son kurabiye parçasını da ağzıma attım. " Giydiğim her şey bir beden büyük geliyor artık. Canım bir şey yemek istemiyor. Biraz nefes almaya ihtiyacım var Cansu. Kapalı dört duvar arasındayım. Kenan, çıkmama izin vermiyor bu gidişle deli olacağım."  Tam oturacağım zaman salondan çalan telefonumun sesini duydum. " Meral teyzedir kesin, evi mi bulamadılar mı acaba." Koşturarak mutfaktan çıkıp çalmaya devam eden telefonumu aldım. Meral teyzenin numarasını gördüğüm sevinçle gülümseyip telefonu açtım. Cansu, heyecanlı halime gülümseyip hazırladığı aperatifleri masaya dizmeye başladı. " Nerde kaldınız Meral teyze, yolu mu bulamadınız."
Meral teyzenin titreyen sesini duyduğum da korkuyla yanımda ki koltuğu oturdum.
" Na-sıl olur. Lütfen Faruk amcanın iyi olduğunu söyle."
Cansu, elindekini bırakıp hızla yanıam geldi. "Kötü bir şey mi oldu. Yüzünüz kireç gibi oldu Sare hanım."
Meral teyze, telefonu kapattığında, telefonum kucağıma düştü.
" İzin vermemişler. Adamlar Kenan'ın emriyle onları çiftlik yoluna bile almamışlar. Faruk amca kaza geçirmiş. Onlar yüzünden. Kenan yüzünden kaza yapmış."

  Yerimden kalkıp dış kapıya doğru ilerledim. " Nereye gidiyor sunuz. Lütfen sakin olun Sare hanım."
Kapıyı açıp dışarı çıktığımda evin etrafında olan adamlardan bir kaçı hemen yanıma geldi.
" Bir isteğiniz mi var efendim."
" Hastaneye gitmem lazım."
İlerlemeye çalıştığımda ikiside önümü kesip buna engel oldular.
" Kenan bey, dışarı çıkmanızı istemiyor efendim. Lütfen eve girin Kenan bey yolda birazdan burada olur."  Tekrar adım atacağım zaman Cansu kolumu tuttu. Gözlerim dolarak ona baktığımda ellerimi sıkıca tuttu.
" Eve girin lütfen. Zarar görmenizi istemiyorum. Kenan bey gelsin eğer izin vermezse ben giderim sizin için hastaneye." Başımı olumsuz anlamda salladığımda Cansu, yalvaran gözlerle bana baktı. " Zarar verecek size."
Kenan'dan bahsettiğini biliyordum ama gitmeliydim. Onlar bu dünyada kalan tek yakınlarımdı.
" Gitmeliyim, Faruk amcayı görüp gelirim hemen."
Duyduğum acı fren sesiyle ikimiz de o yöne baktık. Kenan, öfkeyle arabadan çıkıp bize doğru geldiğinde adamlar başlarını eğip geri çekildiler.
" İçeri gir Sare. Ben evde olmadığım sürece bahçeye çıkma demedim mi.?"
Aynı öfkeyle ona bakıp kızgınlıkla eve girdim. Odaya geçtiğimizde sinirden delirmek üzereydim.
" Buranın adresini nasıl verirsin onlara! Kimseyle görüşmeyeceksin dedim değil mi."
Öfkeyle Kenan'ın üzerine yürüyüp tüm gücüm göğsünden ittim onu.
" Asıl sen söyle. Kimsin sen.! Kim oluyorsun da ailemin buraya gelmesine mani oluyorsun.! Yeter artık. Senin kölen değilim.! Bıktım bu tavırlarından. Şimdi o lanet olası adamlarına söyle yolumu açsınlar."
Kenan,  ateş saçan gözleriyle üzerime gelip kolumu hırsla tuttu.
" Sesinin dozuna dikkat et. Lanet olası evden adım bile atamazsın anladın mı. Kimseyle konuşmak yok.! Arkadaşların yok! Ailen yok artık.! Bir tek ben varım anla artık bunu.!"
Kolumun acısını es geçip diğer elimi yumruk yapıp göğsüne vurdum.
" Bırak beni.! Hastaneye gitmem gerekiyor. Buradan çıkmam gerekiyor. Boğuluyorum artık."

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin