Yeni iyileşmeye başlayan bir ruh ve beden hemen adım atamazdı ki. Kapanmayan yaraları olan insanlar yeni bir sayfa açsa bile kolay kolay hayatına dahil edemezdi kimseyi.
Sare, için Barlas da öyleydi. Yeniden başladığı hayatına kimseyi alamazdı. Buna hazır değildi. Hem artık gönül ilişkisi istemiyordu. Kalbinin kapılarını sonsuza dek kapatmak istiyordu.
Elindeki telefona kararsız bir şekilde bakmaya devam ederken odanın kapısı açıldı. Merve'nin gülümseyen yüzünü görünce oda tebessüm edip elindeki telefonu bıraktı.
" Sare'm, seni bekliyoruz canım."
Merve'nin sözleriyle başını olumlu anlamda sallayıp yerinden kalktı.
" Geliyorum, başlasaydınız keşke beni niye bekliyorsunuz."
Konuşarak odadan çıktı iki arkadaş.
" Sensiz boğazımızdan geçmez kar tanem."
Yanağına bırakılan öpücükle sevgiyle arkadaşına baktı Sare. Hayat ona acımasız yüzünü göstermişti belki, hep zorluklar çıkarmıştı önüne, geçtiği bütün yollar dikenler ve cam kırıklarıyla doluydu ama paha biçilmez dostlar da vermişti. Öyle ki kendi kanından olsalar bu kadar severdi, dostlarım yada kardeşlerim dediği kişileri..
Odaya girdiğinde çalan kapıyla masada ki arkadaşlarına baktı.
" Siz başlayın ben bakarım."
Sare, odadan çıktığında düşünerek kapıya doğru yürümeye başladı. Kim olabilirdi ki. Herkes gelmişti.Kapıyı açtığında ilk olarak parlayan gözlerini gördü. Derin anlamlar barındıran menevişlerine bakmamak mümkün değildi.
Barlas, kendisine şaşırmış halde bakan kadına bakıp içinin ısınmasına izin verdi. Zor olduğunu biliyordu belki de imkansızdı ama yine de Sare'yi görmek ona iyi geliyordu. Engelleyemiyordu kendini.
" Günaydın, davetsiz misafir kabul ediyor musun?"
Sare, gülümseyip kapıyı tam açarak geçmesi için eliyle içeriyi gösterdi.
" İçerde olanlar gibi sende misafir değilsin Barlas. Gel lütfen."
Barlas, ayakkabılarını çıkarıp eve girdiğinde derin bir nefes aldı. Seviyordu bu evi.
Elindeki poşeti uzattığında, Sare, beklemeden aldı elinden. Paltosunu çıkarıp astığında gözleriyle poşeti işaret etti adam.
" Sevdiğin böreklerden aldım."
Barlas, odaya ilerlediğinde Sare, elindeki poşete baktı. Gülümseyerek içindeki paketi çıkardığında sıcak olduklarını anladı. Mutfağa ilerlediğinde Barlas'ın onun gülümsemesine baktığının farkında bile değildi.
Çok sevinmişti Barlas'ın da gelmesine. Tabi birde onu düşünmesi de mutlu etmişti onu.
Börekleri iki büyük servis tabağına dizerken bir tanesini de yemeye başlamıştı. Kalan son lokmayı ağzına atıp tabakları alarak odaya geçti. Mutfağı küçük olduğu için odada ki masada yemek yeniliyordu genellikle.Tabakları masayı bırakıp Barlas'ın yanına oturduğunda hala ağzındakini çiğniyordu.
" Ooo, börek mi aldın bana Barlas'ım"
Kerem, börekleri tabağına dizerken arada Barlas'a göz kırptı.
" İçine de zehir kattım sen seversin diye Kerem."
Kerem, şaşkın bir şekilde Barlas'a bakıp yine böreklere baktı.
" Şakacı seni, kıyamazsın sen bana."
Sare, Kerem'in tabağına bakıp kaşlarını çattı. Neredeyse hepsini almıştı.
Elini uzatarak tabağı hızla Kerem'in elinden çekti.
" Hepsi senin değil Kerem, bize bırakmadın."
Tabakta kalanları kendi tabağına ve Barlas'ın tabağına ekledi.
" Benim çünkü onlar. Barlas aşkım bana aldı."
Barlas, Emre'ye işaret verdiğinde, Emre, Kerem'in ensesine şaplak attı.
" Nereden senin oluyormuş benim bunlar. Hepsini boğazına dizme, burada başkaları da var."
Kerem, kaşlarını çatarak Emre'ye baktığında Hakan, Kerem'in tabağından börek çalıyordu.
Sare, gülümseyerek Hakan'a bakıp öpücük attı.
Tatlı atışmalarla yapıldı kahvaltı. Barlas, durmadan tabağına dolduran Sare'ye bakıp gülümsemişti. Farkında olmadan yapıyordu biliyordu. Yine de hoşuna gitmişti Sare'nin bu tavrı.
Sanki utanıyormuş gibi arada sessiz bir şekilde yesene demisi ise içinde farklı duyguların kabarmasını sağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
General FictionKenan," Burdan kaçamazsın..! Buna asla izin vermem sen benimsin anla bunu... Saklandığım yerden nefes dahi almadan bekledim çünkü o benim nefes alışlarımı bile biliyordu.... Kenan hasta bir adamdı, bağımlıyıdı.. Ve bu hastalık ne yazık ki bendim...