9. Bölüm

971 71 2.4K
                                    

9. Bölüm: Ödev

Medya: Lara ve Aden 🥰

İyi okumalar bebekler 💜💚

***

Hayat çok garipti. Asla hayal edemeyeceğiniz durumlara sokuyordu sizi ya da asla yapmam dediğiniz şeyleri bir bir yaptırıyordu. Hayretler içinde asla yapmam dediğiniz şeyi yaparken buluyordunuz kendinizi. Gerçekten şaşırtıcıydı. Büyük konuşup duruyordum ama bu konuştuklarımı yapacağımı gerçekten düşünmüyordum.

Şimdi sahte sevgilim ve aşka tövbeli ben konferans salonunda yan yana oturmuş asla ilgimizi çekmeyen meslekler hakkında bir şey izliyorduk. Bütün on ikinci sınıfları toplamışlardı ama çok az kişinin umurundaydı mesleklerle ilgili olan sunum.

"Ay bayılacağım şimdi. Sabahın köründe konuştuğumuz şeye bak ya." Deniz, elindeki broşürle yüzünü serinletirken bana da rüzgar gelsin diye kedi gibi ona sırnaşmıştım.

Berke'yi uyuklarken kafede bıraktıktan sonra pazartesiye kadar hiç görmemiştim. Pazartesinden sonra da öyle bir an yaşanmamış gibi davranmaya başlamıştık ama aramız şaşırtıcı derece iyiydi. Kankalık işe yaramıştı sanırım. Birbirimize laf sokmak normal geliyordu ama en azından canımı sıkacak şeyler söylemiyordu. Bu büyük bir gelişmeydi bence.

"Ay Dila kedi gibi sırnaşma zaten içerisi çok havasız öleceğim şimdi." Deniz broşürle beni kovaladığında mecburen ondan uzaklaşıp arkama yaslandım. Kankalık ölmüştü, bitmişti.

"Bak bak kara çıyanla oturup en birinci kankanı satarsan olacağı bu olur." Bartu, iki minik kuyruk yaptığım saçımdan bir kuyruğunu çekip çemkirirken acıyla ondan kurtulmaya çalıştım. Gerçekten onunla oturmadığım için bana küsmüştü ve kinini saçımı çekerek gösteriyordu.

"Bartu bırak kızın saçını." Berke, başını arkaya çevirip Bartu'ya bir bakış attığında Bartu saçımı bırakmak zorunda kalmıştı ama bu sefer de Deniz'e sataşmaya karar vermişti. Deniz ve Bartu sessiz bir şekilde birbirlerini yerlerken bozulmuş minik kuyruğumun üzüntüsüyle başımı ovuşturuyordum.

Saçlarım kısa olduğu için toplamak gerçekten zor oluyordu ama kısa saçı seviyordum. Arada içimdeki minik çocuk kendini fazla kaptırıyor ve böyle minik tatlı kuyruklar ya da topuzlar yapmamı istiyordu. Ee onu mu kıracaktım? Arkamdan 'ilkokul bir galiba' dediklerini duyabiliyordum ama ben bu şekilde mutluydum, onlara neydi?"

Berke'nin bana baktığını hissettiğimde başımı ona çevirdim. Alt dudağını ağzının içine almış bozulmuş saçıma bakıyordu.

"Çok mu kötü?" dedim durum değerlendirmesi yapmasını isteyen bir sesle.

Derin bir nefes alıp yanaklarını şişirdi ve parmağıyla dönmemi işaret etti. Kimsenin bizimle ilgilenmediğini düşünerek ona arkamı döndüm ve çevredeki insanları incelemeye başladım. Herkes kendi halinde takılıyor ya da arkadaşlarıyla konuşup bir şeylere gülüyordu.

Berke saçımdaki tokayı çıkarttığında başımı ona doğru çevirmek istesem de izin vermeyip saçlarım kavramış ve toplamıştı. İyi ki kalbimin sesini duymuyordu yoksa çok pis rezil olurdum. Aslında bana bakarken bile kalbim hızlanıyordu ama bünyem artık buna alışmıştı sanırım.

Bir çift mavi gözün sert bakışlarla bizi izlediğini fark ettiğimde dudaklarımı hafifçe araladım. Ece, gerçekten şaşkın bir şekilde hatta kocaman bir hayal kırıklığıyla bize bakıyordu. Sanırım artık pes etmesi gerektiğini gerçekten anlamıştı çünkü mavi gözlerindeki hayal kırıklığını aramızda metreler olsa da görebiliyordum.

YeşilliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin