28. Bölüm: Sorunlar ve Çözümler
Medya: Dilber 🥵🥰
Berke'nin giyinik fotoğrafını bulursam dünyamız: 🌺✨💞🥰😻🧨🎉
Bölüm hiç içime sinmedi ama atıyorum yine de. Bölüm sonunda yazdığım yazıyı okuyun lütfen 💜💜
İyi okumalar Bücürler 💜💚
***
Annem beni sokağa attığı için, pardon babaanneme postalamıştı ama aynı şeydi, valizimi çekerek sabahın köründe kafeye giriş yaptım. Normalde direkt olarak babaanneme gitmem ve orada sürgünde olmam gerekiyordu ama Bartu'nun mesajıyla rotamı değiştirip attığı konuma, valizimle beraber gelmiştim.
Berke şu an elin İspanya'sındaydı ve ona ulaşamıyordum. Zaten durumu anlatırsam ilk uçakla geri dönerdi ve ortalık düzelmeden daha da karıştırırdı. Gizlimiz saklımız olmaması en mantıklısıydı ama o bana ulaşana kadar ona ulaşmaya çalışmayacaktım. Annemin beni evden attığını nasıl söyleyebilirdim ki pat diye? Kesin kendini suçlardı yine.
Sabahın erken saatleri olduğu için kafede çalışanlar dışında tek Bartu vardı ve o da sabahın köründe uyanmamış gibi enerjik duruyordu. Birkaç gündür görüşmediğimiz için onu özlemiştim. Hem de tam birine sarılıp yakarmam gereken bir andayken bana mesaj atması işime gelmişti.
Valizimi çekeleyerek oturduğu cam kenarı masaya ilerlerken bakışlarını telefonundan çekip valizimden çıkan ses yüzünden bana baktı. Dudakları aralanırken gözleri bende değil valizimdeydi. Aynen Bartu, ben de senin kadar şaşkınım ama işte evden de kovuldum yani...
Bartu, oturduğu yerden hışımla kalkıp daha masaya varamadan bana doğru koşturdu ve duvar gibi önümde dikilip valizimi elimden çekti. "Oha lan Berke'ye mi kaçıyorsun? Hem de bensiz!"
Keşke Berke'ye kaçsaydım.
"He aynen Berke'ye kaçıyorum hem de sensiz." Gözümü devirip hüzünle, bütün oksijeni ciğerlerime doldurmak istermiş gibi derin bir nefes aldım. Bartu'nun elindeki koyu gri valizime dudaklarım bükük bakıyordum. Ben evden kovulacak kadar ne yapmıştım? Tamam, yalan söylemiştim ve bunu inkar etmiyordum ama yalan söylemenin bedeli bu muydu yani?
"En birinci kankam doğruyu söyle dayı mı oluyorum amca mı?" Bartu, dehşetle yüzüme bakıp boştaki elini kalbine bastırdı. Kalp krizi geçiriyormuş gibiydi ama sadece hamile olmamdan korktuğunu biliyordum. Keşke hamile ol-
Hayır, bu kadar da değil canım.
"C şıkkı hiçbir şey, Bartu. Hamile falan değilim ya. Berke'ye de kaçmıyorum. Otursak mı artık?"
Bartu, dayı ya da amca olmamanın üzüntüsüyle valizimi masanın kenarına ittirdi ve az önce oturduğu yere tekrar oturdu. Ben de tam karşısına oturup yorgun bakışlarım ve bütün mutsuzluğumla dinç yüzüne baktım. Valla dün gece uyku tutmamıştı. Sabahı zor etmiş, erkenden de valizimi alıp çıkmıştım. Annemin beni dinlemeyi bırak, yüzüme bakmaması kalbimi çok kırıyordu. Tamam ben de sütten çıkmış ak kaşık değildim ama beni dinlemesi gerekmez miydi? Pişmandım ve bir daha ona yalan söylemeyecektim ama iş işten geçmişti.
"Kanka çok merak ediyorum neden sabahın köründe valizinle yanıma geldin?" Bartu iki elini de yanaklarına yerleştirmiş şirince yüzüme bakarken gözlerimi masaya çevirip peçetelikten bir peçete alarak onunla oynamaya başladım.
"Babaannemlere gidiyorum da ondan. Annem beni evden attı."
"Ne? Özlem Teyze seni evden mi attı?" Bartu, ikinci bir şok dalgasıyla sesini yükselttiğinde kimsenin olmaması işimize gelmişti yoksa bütün herkes evden kovulduğumu öğrenecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşilli
Roman pour AdolescentsRüzgar saçlarında dans ederken gözlerimi onun gözlerinden alamıyordum. Çok garipti, sanki daha az önce ondan nefret ediyormuş gibi hissediyordum ama şu an yeşil gözlerine bakarken nefreti hissetmiyordum. "Neden bana öyle bakıyorsun?" Dudakları arası...