39. Bölüm

429 29 1.3K
                                    

39. Bölüm: Güvensizlik

Bölüm Şarkısı: Ed Sheeran - Give Me Love

Gitmelerine izin vereceğimi söylemiştim.
Ve kendi köşemde dövüşeceğimi
Belki bu gece seni ararım
Kanım alkole düştükten sonra
Hayır, sadece sana sarılmak istiyorum

İyi okumalar Bücürler 💜💚

***

Sabah uyandığımda ne Berke ne de onun varlığını kanıtlayan tek bir şey vardı. Sanki her şeyi kendi kafamda uydurmuşum gibi hiçlikle uyandım ve bu derin düşüncelere dalmama neden oldu. Normalde insanlar sabah uyanamaz ya da tekrar uyumak dışında pek bir şey düşünmezlerdi. Ben de düşünmezdim ama yanımda Berke'yi görmeyince uyuma isteğim yok olmuş, sabahın erken saatleri olsa bile düşüncelere dalmama yol açmıştı.

Ya aslında Berke hiç gelmediyse? Ya dün gece benim rüyamsa? Bu tarz sorular zihnimin içinde dönüp dursa da asıl korktuğum bu değildi. Bunun olması normal olabilirdi. Belki gerçekten de Berke gelmemişti ve ben rüyamda onu görmüştüm. Bu doğaldı, normal olandı.

Asıl koktuğum en başından beri her şeyi kurgulamış olmamdı. Böyle düşününce başta mantıksız gelse de aslında en başından, Berke'yi gördüğüm ilk andan beri her şeyi kafamda öyle bir kurgulamış olabilirdim ki gerçekmişçesine inanmıştım. Bunun gerçek olması beni korkutuyordu çünkü şu an Berke'yle bir şeyler yaşamış olduğumu kanıtlayacak herhangi bir şeye sahip değildim.

Delirdiğimi ve bunları da psikoloğa anlatmam gerektiğini zihnimin bir köşesine yazdıktan sonra hazırlanmış, annemin benim için hazırladığı kahvaltıyı etmiş ve okula gitmiştim.

"Bugünkü güzelliğini Berke'yi kudurtmak için mi abarttın acaba?" Bartu, bir anda arkamdan gelip kolunu omzuma atarak benimle yürümeye başladığında irkilmeden edememiştim. Ani hareketleri bazen beni korkuyordu ama yavaştan da olsa alışmıştım.

"Eşofmanla geldim ve yüzümde tek bir makyaj kırıntısı bile yok. Ne abartması acaba?" Dünyanın en düz kombini ve suratıyla gelmiştim bu yüzden Bartu'nun iltifatını hiç gerçekçi bulamamıştım.

"Ağlama hemen güzelsin işte." İşaret parmağıyla yanağımı dürttü birkaç kere. "Baksana yüzün, gözün ışıldıyor. Eşofmanla bile taş karısın. Berke ağlasın." Bartu, günü beni överek geçirmek istiyormuşçasına iltifatlarda bulunurken neden olduğunu anlamasam da onunla iddialaşarak zaman kaybetmek istemedim. Sonuçta o Bartu'ydu ve elbette kendi dediğinin doğru olduğunu kabul ettirene kadar susmazdı.

"Teşekkür ederim en birinci kankam. Sen de her zamankinden daha yakışıklısın bugün," diyerek onu da övdüğümde sarı saçlarını tek eliyle karıştırıp inci gibi parlayan dişlerini göstererek sırıttı.

"Biliyorum ama beni övmen hoşuma gitti. Bir daha yap."

"Abartma istersen," diyerek kolunun altından çıktım ve genelde oturduğumuz masaya ilerleyip sandalyeye oturdum. Henüz kimse gelmemişti ama en fazla on dakika sonra bütün ekip bu masanın etrafında toplanırdı.

Berke dışında. O, kantinin en sonunda, kuytu köşede tek başına oturuyordu ve bunu düşünmek bile içimde derin bir üzüntü dalgasının yayılmasına neden oluyordu.

"Of sen de iyice Berke'ye benzedin. İki dakika övgüye gelemiyorsun." Bartu söylene söylene tuvaletlerin olduğu tarafa ilerlerken sol bacağımı sağ bacağımın üzerine attım ve arkama yaslanıp telefonumu elime aldım. Normalde Bartu'yla aralıksız birkaç saat boyunca birbirimizi övebilirdik ama şu an kendimde o enerjiyi bulamıyordum valla. Önemli dersler olmasa okula bile gelmek istemezdim çünkü Berke'yle konuşmadığım her saniye, benim evrenimde yıllara eşit oluyordu. Gün bitmiyordu ve ben nefes aldığımı hissedemiyordum.

YeşilliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin