11. Bölüm: Dinlemek
Bölüm şarkısı: Duncan Laurence - Arcade
İyi okumalar 💜💚
Berke'den;
Suratıma yediğim kapıyı hak ettiğimi biliyordum. Gözünde dengesiz bir şerefsiz olduğumun da farkındaydım. Burnuma bastırdığım bu dolu torbayı masanın üzerine fırlatıp dirseklerimi masaya yaslayarak ellerimi saçlarımın arasına daldırdım. Aptal değildim, bir şeyleri hislerimi anlatmadan elde etmeye alışmıştım ve bunu da bu şekilde halledebileceğimi düşünüyordum, daha doğrusu umuyordum ama umduğum olmamıştı.
"Kız haklı. Ben sana yalnız kalın derken bunu kastetmemiştim." Alkın da içime su serpmek istermiş gibi başımda öterken dik bakışlarımı yüzüne çevirdim.
"Şerefsiz gibi davrandığımı ben de biliyorum. Senin boktan tavsiyelerini neden dinliyorsam."
"Tavsiyelerime laf atamazsın, Akar. Sorunlu olan sensin, tavsiyelerimi götünden anlayan da sensin. Neden içinden ne geliyorsa davranmak yerine kendine biçtiğin rolü oynuyorsun ki kıza? İkimiz de aptal olmadığının ve ne yapacağının farkında olduğunu biliyoruz bence. Seni geride tutan şey ne?"
Masaya attığım buz torbasına uzanıp bana uzattığında almayı reddeden bakışlarımı yüzüne diktim. Burnumun sızladığını hissediyordum ama umurumda değildi. Kafam kopsaydı yine umurumda olmazdı.
"Ona karşı bir şeyler hissediyor olmam beni geride tutan şey. Sikeyim, neden bunu yaptım ki? O benim gibi şerefsiz, sorunlu çocuktan çok daha iyisini hak ediyor ama yanında kalınca da ona arkadaşlık dışında bakmadan da kendimi alamıyorum. En iyisi hiçbir şey olmaması."
"Neler oluyor? Burnuna ne oldu senin?" Dila'nın arkadaşı Deniz'in sesini duyduğumda dudaklarımı birbirine bastırıp sahte bir gülümsemeyle yüzüne baktım. Ne ara teneffüs başlamıştı, onu bile fark edememiştim.
"Kapı çarptı." Dedi Alkın benim yerime. Deniz, kaşlarını kaldırıp karşımdaki sandalyeye oturduğunda Alkın'ın masaya bıraktığı buzu alıp burnuma serçe bastırdım. Cidden hak etmiştim bunu. Hatta bir tokat ve dayağı da hak etmiştim. Kafam yerine gelmiş ve sınırları çizmeye karar vermiş gibi hissediyordum.
Dila'ya bir şeyler hissettiğim doğruydu ama birlikte olmamamız en mantıklısıydı. Ben, onu kötü etkileyebilecek biriydim ve o gerçekten benim için çok masum kalıyordu. Annesi resmen neredesin diye arayıp hesap soruyordu, benimkisiyse Berkant kana ihtiyaç olduğunda arıyordu. Ben, hiçbir boka yaramayan, ayık bile olmayan biriydim ama o gerçekten bir şeyler için çabalayan ve alkolden de uzak duran biriydi.
Zıt kutuplar her zaman birbirini çekmemeliydi.
"Dila nerede? Mesajıma dönmedi ve burada da yok. Ne yaptın, kankamı mı yedin?"
"Biraz sonra öğrenirsin Dila'dan." Demekle yetindim. Bir de ona bir şeyler anlatmakla uğraşamazdım.
"Dila bunu söylediğim için muhtemelen beni diri diri gömecek ama yeter, dayanamıyorum artık be."
Deniz, hırsla saçını savurdu ve bir sır verecekmiş gibi gözlerini çevrede gezdirip dirseklerini masaya yaslayarak hafifçe bana yaklaştı. "Dila, sana karşı cidden bir şeyler hissediyor. Sen Dila'yı tabii ki benim kadar tanıyamazsın ama ben onu üç yıldır tanıyorum, bu zamana kadar hislerini kontrol etmeye çalıştı çünkü Cem piçi..." Boğazını temizleyip sahte bir gülümsemeyle yüzüme baktı. "Yani Cem arkadaşımız Dila'nın hislerini gram umursamayıp eğlendi. Dila da 'aşka tövbeliyim' moduna girdi. Ta ki sen girene kadar. Sakın beni kandırmaya çalışma, sen de bir şey hissediyorsun ona. Gözünü oyarım, dürüst ol."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşilli
Novela JuvenilRüzgar saçlarında dans ederken gözlerimi onun gözlerinden alamıyordum. Çok garipti, sanki daha az önce ondan nefret ediyormuş gibi hissediyordum ama şu an yeşil gözlerine bakarken nefreti hissetmiyordum. "Neden bana öyle bakıyorsun?" Dudakları arası...