İnsanlar sadece işledikleri şeyler yüzünden mi cezalandırırlar?
Kesinlikle hayır!
Bazen en hak etmeyen kişiler sadece kaderin onlara sunduğu aptal bir komediyi izlercesine bir bataklığa saplanırlar. Suçları yoktur ama karanlığın en koyusu onların olmuştur. Pek çok insanın midesinin duymayı bile kaldıramayacağı bir şekilde öldürülen Özgecan’ı saygı ile anıyorum.
Özgecan’ı daha önce tanımazdım ama olayı duyduğum anda kendimi onun yerine koymaktan da alamadım. Mersin’de yaşıyorum ve inanın bana TOK’a daha önce defalarca bindim ama artık TOKların adını duyduğumdan beri tüylerim ürperiyor.
O ve ben aynı şehirlerde büyümüşüz, ikimizde aynı yerlerde dolaşmışız. Belki daha önce karşılaşmışsız, bunları bilemiyorum ama bildiğim şey Özgecan’ın başına gelenlerin hiçbirini hak etmediği gerçeği. Zaten nasıl bir insan ellerinin canlıyken kesilip ateşe verilmeyi hak eder ki!
O daha yirmi yaşındaydı, yirmi! Pek çok insanın hayatının en güzel dönemi olarak adlandırdığı dönemleri yaşıyordu. O üniversiteyi bitirip, çalışacaktı. Onun hayalleri vardı. Onun kendisiyle birlikte toprağa gömülen hayalleri vardı. Ayrıca sadece hayallerini değil, ayrıca Özge’nin anne babasını da berberinde gömdüler. İçlerindeki acıyı telafi edecek herhangi bir şey var mı şu dünyada? Ne yaparsanız yapın kalbinizi toprağa gömerken geçecek diyen insanlara inanır mısınız? Bir babanın meleğim diye sevdiği, gözünden esirgediği kızını geri getirebilecek herhangi bir tedaviniz var mı?
Ağlayan annesini teselli edecek cümlelere sahip bile değiliz. Asla da sahip olamayacağız. Onun canını aldılar be, ne kuru sözleri ona milyonları verseniz kadının kalbi hep eksik kalacak!
Ne canlar alınıyor sevdiğimin memleketinde… Katiller bu sefer o kadar alçaklardı ki, savunmasız bir kızın onlara olan güvenini alaşağı ettiler. Sadece onun da değil, tüm kızların. Artık otobüse binerken içimizde taşıdığımız korkular ne kadar da arttı değil mi? Hiçbir erkek bunu anlamaz hatta bunu gülünç bulanlar bile vardır. Ama bu gerçek, onlar her türlü serbestlikte yaşıyorlar ama ya biz? Biz kadınların içinde her zaman kendimizi korumak ve kollamak duygusuna sahip olmak zorundayız. Her zaman bir çekingenlik ve korku… Başımıza gelebilecek şeylerin listesini yazmaya kalksam en az on sayfa tutar değil mi?
Bizler zaten yeterince tehlikeli olduğunu düşündüğümüz hayatları yaşarken şimdi bir de bunları düşünmek zorundayız. Acaba bizi bize de tecavüz eder mi? Ellerimiz kesilip, yakılır mıyız? Yoksa bizi kaçırıp daha nice işkenceler ederler mi? Binlerce olasılık var değil mi?
İstemeden ne çok şey başımıza geliyor değil mi? Ayrıca burada hayatı tamamen değişen başka birinden daha da bahsetmek istiyorum. Bir çocuk, daha iki yaşındaki bir çocuk!
O herife bakıyorum ve midem bulanıyor! Peki ya kendi çocuğunu da mı düşünmedin şerefsiz demek geliyor içimden! O çocuğun suçu neydi? Bütün Tarsus şimdi ona ne gözle bakacak biliyor musun? Tecavüzcünün çocuğu diyecekler, hayatı boyunca taşıyamayacağı bir yükün altına soktun sen kendi öz çocuğunu… Gerçi ben kime ne desem boş, böylesine ciğersiz bir adamın kendi çocuğunu düşünmemesi bile olası! Zavallı çocuk, ah zavallı çocuk! Bu hayatı asla o istemedi, aynı Özgecan gibi o da sadece şanssızdı.
Adamın geleceğini söyleyeyim, bence Türkiye’deki hukuk şartları sağ olsun en fazla on beş yıl yatar çıkar. Çıkar çıkmasına da ona eziyet olarak çektirilen on beş yılın ardından bir şekilde öldürüleceğini düşünüyorum! İdam cezasını kısa yol olarak gören ben, Suphi beyin yaşadığı her dakikanın ona azap olarak gelmesini diliyorum. Gerçi böyle adamları yüz yıl boyunca ateşlere atsak nafile ama Allahın adaletine güveniyorum. O her şeyi hakkıyla bilendir. Ne yaparsak yapalım Özgecan geri gelmeyecek ama onu öldüren katiller İnşallah cezalarını bulacak.
Ayrıca Özgecan’ın acısını atlatamamışken duyduğumuz bir olaya da değinmek istiyorum.
Bir kar topunun bir candan daha değerli olduğu ülkedeyiz. Nuri Köklü sadece kar topu oynadığı için öldürüldü. O bir katil değildi birini öldürmemiş veya onun canlı canlı ellerini kesmemişti. O sadece kar topu oynamak istemişti.
Bir can ya! Can bu! Biz gözümüzde insanı ne kadar küçültmüşüz de bir camdan daha değersiz konuma getirmişsiz? Böyle mi değer vermişiz biz. Bir olay olunca bizden daha samimi millet yok, peki o zaman bu nedir? Bir övünmeyi çok severiz ama iş olaya geldiğinde, ah yine tıkandık! Şunu söyleyebilirim biz insanlıkta sınıfta kaldık!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzun Zaman Önce
Historical FictionNiklaus Mikaelson kızı sosyeteye takdim balosundan beri aklından çıkaramıyordu. Yıllar önce kardeşi ile oyun oynayan ve Klaus'un sadece kız kardeşinin küçük arkadaşı olarak baktığı bu kız, yıllar sonra bambaşka bir şeye dönüşmüştü. Ve Niklaus onu k...