Öncelikle hepinizden bu kadar beklettiğim içi çok özür dilerim.
Bu aralar başımda o kadar iş var ki… Okul, yeni öğrencilere yardım, geçen sene yardım işleriyle ilgilenmemiş, işleri birine yükleyebilmiştim ama bu sene oryantasyonda yardımcı olmak zorunda kaldım. Onların işleri ve bir de yurttan ayrılıp eve çıkma işleri derken zamanım hiç kalmadı :/Hatta son birkaç gündür eve sadece uyumaya gidebiliyorum, bu durum biraz daha devam edecek gibi görünüyor hala. Ev arkadaşım iyi ki anlayışı biri de bana çok yardımcı oldu, ama yine de fazla zamanım yoktu. Buradan ona selamlarımı yolluyorum, her ne kadar anlamayacak olsa da…
Durum böyle olunca bölüm de biraz gecikti. Ama işler yoluna girdiği zaman, bölümler daha düzenli gelmeye başlayacaktır…
Hepinize kocaman öpücükler :**
dip Not: Multiyi yapan kişi çooooooooo...ooook sevgili okuyucum @Mikaelsonlardan 'a sonsuz sevgilerimi yolluyorum. Bence bu konuda bir ha-ri-ka! <3
40.BÖLÜM
Minevra, mutlulukla gülümsüyordu. Prensesin doğacak bebeği için oldukça heyecanlanmıştı. Teyzesi eğer burada olsaydı, Minevra’ya evlenmesi için baskı yapardı, kız bunu düşünüyordu.
Minevra’nın talibi yoktu ki… ‘Beni kimse istemez!’diye düşünüyordu. Asla akıllı uslu kızlardan olmamıştı. Erkekler öyle kızlardan hoşlanırdı, kendisi gibi her söylediğine karşı çıkacak kadınlardan değil.
Quadra öyleydi. Uzun boylu, gür sarı saçlı bir kızdı. Ufak bir yüzü, nazik hatları vardı. Minevra’nın gözleri gibi ateş saçan gözleri yoktu, onun gözleri menekşe rengiydi. Asla bir insana bağırmaz, herkese karşı saygılı davranırdı.
Onun kendisinin aksine pek çok talibi vardı. Ama Quadra’nın evlenmeye pek niyeti yok gibiydi. En azından söylediği şey buydu. Fransis ona ısrar etmiyordu ayrıca, Minevra’ya göre bunun nedeni ablasının zaten istediği zaman uygun bir eş bulabilecek olmasıydı.
Fransis, Forbeslerin topraklarına geri dönmüştü. Nottingham‘da ki görevleri buradakilerden fazlaydı. Burada Johanna onsuz işleri bir şekilde yürütebilirdi ama Katherine onsuz oldukça zorlanırdı. Bu fikir Johanna’ya aitti. Ama kalelerinden birkaç kişiyi yanına çağırmayı da karar vermişti.
Minevra ne kadar hoşlanmasa da Hilary de onlara katılacaktı. Bu hafta içinde tekrardan aynı yerde çalışmaya başlayacaklardı.
Doğrusu Hilary her ne kadar iğrenç biri olsa da, konu Johanna ve onun verdiği görevler olduğunda her şeyi mükemmel bir şekilde yapıyordu.
Quadra, Lord Bran ile prensin salonunda oturuyordu. Minevra içeriye girdiğinde gözleri hemen kız kardeşini buldu. Prensesin neyi olduğunu o da merak ediyordu. Onun sormasına gerek kalmadan Bran konuştu. ‘Halam nasıl?’
Minevra çocuğa yaklaştı. ‘Size bir sürprizi olduğunu söyledi. Prenses sizi yanına çağırıyor.’
Brandon, istemsizce dudaklarını büzdü. ‘Umarım iyi bir haberdir.’ Sonra yavaşça ara kapıdan halasının yanına geçti. Minevra da kendini prensin koltuklarına attı. ‘Pek rahat…’diyerek… Ablası onu hafifçe dürttü. ‘Davranışlarına dikkat et, Minevra.’
Minevra,‘Hilary buraya gelecek!’dediğinde ablasının suratının asılmasını izledi. Ama Quadra bu konuda yorum yapmadı onun yerine, ‘Prensesin nesi var?’diye mırıldandı. Hilary ile son görüşmeleri o kadar da sevimli geçmemişti. Hatta bir o kadar vahşi olduğu da söylenebilirdi. Hilary onu lordlarının yatağına girmekle suçlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzun Zaman Önce
Historical FictionNiklaus Mikaelson kızı sosyeteye takdim balosundan beri aklından çıkaramıyordu. Yıllar önce kardeşi ile oyun oynayan ve Klaus'un sadece kız kardeşinin küçük arkadaşı olarak baktığı bu kız, yıllar sonra bambaşka bir şeye dönüşmüştü. Ve Niklaus onu k...