Aile Yemeği... 33.BÖLÜM

4.2K 161 29
                                    

33.BÖLÜM

**Katherine Forbes**

Hayat sıradan bir döngüden ibaretti, her gün birileri doğuyor ve her gün birileri hayata gözlerini yumuyordu. Çocuklar büyüyor, artık yetişkin oluyorlardı.

Benim küçük kızım da artık büyümüştü. Hem de evlenecek kadar büyümüştü. Daha kaleye ilk adım attığım günü ve o sarı saçlı minik kızı hatırlıyordum da… Ne kadar çok şey değişmişti.

Kucağımdaki oğluma bakıp derin bir iç geçirdim. Oda büyümüştü artık. Sütten kesilmiş, babasının birebir kopyası olmuştu aynı büyük oğlum gibi. Damon’a olan özlemimi bastırmama yardımcı oluyordu. Henry’e olan özlemim ise kocamdan bile fazlaydı. Aşık olmak özlemekti, anne olmak ise daha çok özlemekti. Her saniye bebeğinizin iyi olduğundan emin olmaya çalışmaktı.

Arabacıya iç bahçede durmasını söylemiştim ama kendisi oraya girmeye iznimiz olmadığını söylemişti bana. Bu sinir bozucu olsa da sarayın ana girişinde inmiştik. Şaşırtıcı olan oradaki herkesin bulunmasıydı, benim ailem hariç. Muhtemelen iç bahçede bekliyorlardı bizi.

Sarayın iç bahçesine gidene kadar yürümek zorunda kalmak aptalcaydı, özellikle yanımızda bir çocukla. Herkesin dikkati üzerimizdeydi. Yanlarında pek çok eşyayla gelen bir kafile dikkat çekerdi. Buna bir de bebek eklenince tam olmuştu.

Brandon iyi huylu bir çocuktu, çok fazla ağlamaz ve huzursuzlanmazdı. Dingin bir yapısı vardı. Onu Betty’e verdim. Betty, onun uyandığını ve daha uyumasına imkan olmadığını anladığında yürümesi için yere bıraktı. Bran yavaşça yürüyordu yanımda şimdi.

Saraya varalı neredeyse beş dakika olmuştu ama etrafımız hemen birileri tarafından sarılmıştı. Gelecekteki düşeş olmam ve kızım dediğim kişinin prenses olacak olması bunda etkiliydi tabi. Genel olarak birkaç kişiyle konuştuktan sonra yolumuza devam ettik.

Sarayın iç bahçesine geldiğimizde herkes en az bizim kadar şaşırmıştı, arabacımızın buraya girememesine. Prens Niklaus, yanındaki büyük adama bir şeyler fısıldadığında bunun bu konuyla ilgili olduğuna kanaat getirerek sevgili aileme döndüm. Zaten prens bana hoş geldiniz der demez ortadan kaybolmuştu. Annem Fransis’e eşyaları bizim odamıza bırakıp, Caroline’ın odasına dönmesini söylediğinde kadıncağız hızla her şeyi ayarlamaya başladı. Kalede onun yokluğunda çektiğim zorlukları hatırlıyorum da, düşünmek bile kötüydü…

 Caroline bebeği hemen kucağına almış sevmeye başlamıştı. Henry’nin ona huzursuzca baktığını görünce üzülmeden edemedim. Büyük oğlum hala kardeşine alışamamıştı. Önde anneme ve babama sarıldım. Pek fazla konuşamadık çünkü beni bekleyen kocamdan başka bir şey düşünemez durumdaydım.

Damon buraya geleli uzun zaman olmuştu. Bizde düğün haberini alır almaz hemen hazırlanıp çıkmıştık. Savaşı hem böyle olumlu bir sonuçla hem de hiçbir sevdiğimizi kaybetmeden bitirdiğimiz için çok mutluydum.

Damon’a sarılırken içim, her tarafım onun özlemiyle kavruluyordu. Sanki onsuz içimde bir hasta bir taraf vardı, ve bunu iyileştirebilen tek kişi Damon’du. O beni kollarına alıp kulağıma fısıldadığında tüm kontrolümü kaybetmiştim, evren tamamen Damon’du benim için. Onun sevgisi, aşkı için ölebilirdim.

‘Seni çok özledim.’dedi usulca. Büyük elleri beni sırtımdan kendisine yapıştırmıştı.

Kokusunu duyumsarken gülümsedim. ‘Biliyorum.’

‘Şımarık!’dedi Damon.

‘Anne!’diyen sesi duyduğumda kocamın kollarından ayrıldım.

Uzun Zaman ÖnceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin