MERHABA SEVGİLİ OKUYUCULARIM, YENİ BÖLÜM GELDİ :D
GEÇEN BÖLÜM İÇİN YAPTIĞINIZ YORUMLARA BAYILDIĞIMI SÖYLEMELİYİM. BEBEĞİN KIZ YA DA ERKEK HANGİSİ OLACAĞINI SORMUŞTUM. VE KOL’UN NASIL BİR BABA OLUCAĞINI, ANLAŞILAN HERKES KOL’UN İYİ BİR BABA OLACAĞINI DÜŞÜNÜYOR. BENCE DE KESİNLİKLE ÖYLE OLACAKTIR. VE KLAROLİNE SAHNELERİ İLE İLGİLİ TAHMİNLERİNİZ VARDI. BAKALIM HER ŞEY NASIL GELİŞECEK.
19. BÖLÜM
Elijah, Rebekah’nın okumamız için gönderdiği mektubu bir kez daha inceledi. Ve ‘Geliyorlarmış…’ dedi gülerek.
‘Sanırım uzun zamandır aldığım en iyi haber.’derken kapıya doğru yöneldim. Gitmem gerekiyordu.
Elijah da peşimden kalkıp yanıma yetişti ve alaycı bir sesle‘Kol’u değil, bebeği bekliyorsun değil mi?’diye sordu. ‘Kesinlikle.’dedim. yalan söylemiyordum. İlk defa amca oluyordum ve tuhaf bir biçimde çok hoşuma giden bir durumdu.
Kapıdaki muhafızlar önümde eğilip selam verdikten sonra bir tanesi odama yeni mektup bıraktığını söylediğinde derince nefes aldım. Bu sefer kim ne istiyordu acaba!
Belki de savaş çıkması kesinleşmiş, Finn beni ordunun başına çağırıyordu. Her ne olursa olsun bu gece için beklemesi gerekiyordu. Bu gece için özel planlarım vardı.
‘Bebeğin adını ne koymuşlar biliyor musun?’diye sordum ağabeyime, kafamda binlerce plan dönerken.
Elijah ‘Finn bebeğe ismini kendi vermek istemiş.’dedi ve devam etti; ’Bana bizzat yazmadı ama sanırım her an buraya gelebilir. Belki vaftiz töreni için gelir. Gerçi vaftiz adını ben koymak istiyordum..’.
Gülerken Finn’in koyacağı isim için aklıma tek bir seçenek gelmişti.
‘Demek ki bebeğin adı Ester Mikaelson olacak.’dedim.
Elijah’ta bana katıldığını belirticesine kafasını salladığında yollarımızı ayırma vakti gelmişti. Benim sağa dönüp bahçeye doğru gitmem, Elijah’ın ise hamile karısının yanına gitmesi gerekiyordu.
‘Charlotte’a selam söyle ve ona, yarın ziyaretine geleceğimizi hatırlat. Yarın sizinle çay içeceğiz.’dedim, hafifçe gülümseyerek.
Elijah ile ayrıldıktan sonra adımlarımı hızlandırdım ve bir dakika içinde kapıya ulaşmıştım.
Caroline’ı görmek için kafamı hafifçe kaldırdım. Gözlerim sadece onu ararken maalesef onu bulamamıştım. Daha bahçeye inmemişti. Oysa ben, kendimin geç kaldığımı düşünmüştüm. ‘Kadınlar…’diye düşünmekten kendimi alamadım. Demek geç kalmak gibi bir alışkanlık Caroline Forbes’te de vardı.
Daha önce bekletilmekten nefret ederdim, şuana kadar…
Onu beklemek bile güzeldi.
Geçen her saniye kalbimi daha da hızla attırıyordu. Söyleyeceklerimi son bir kez daha tekrar ettim. Her şey planlıydı. Ve mükemmel olması için elimden geleni yapacaktım. Sözcükler aklımdaydı. Ona, onun haberi olmadan yaşanan her olayı anlatacak; aklında benimle ilgili bir şüphe kalmamasını sağlayacaktım. Merak ettiği şeyleri bana sormasını sağlayacak ve ona en açık bir şekilde anlatacaktım. O bunu hak ediyordu.
Bahçede biraz yürüdükten sonra, burayı özlediğimi fark ettim. Burası sakin bir araziydi. Kralın Sarayının gürültüsünden uzaktı. Orası gibi her adım başına misafir düşmüyor, aksine gelen gideni az oluyordu.
Burada yaşayan halkın geçim kaynağı genellikle tarımdı ve insanların genellikle çok büyük sorunları olmadığı halde bize başvurmuyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzun Zaman Önce
Historical FictionNiklaus Mikaelson kızı sosyeteye takdim balosundan beri aklından çıkaramıyordu. Yıllar önce kardeşi ile oyun oynayan ve Klaus'un sadece kız kardeşinin küçük arkadaşı olarak baktığı bu kız, yıllar sonra bambaşka bir şeye dönüşmüştü. Ve Niklaus onu k...