Aile Yüzüğü... 44.BÖLÜM

2K 111 27
                                    

44.BÖLÜM

‘Leydi Forbes, bunun hemen düzeltileceğinden emin olabilirsiniz.’ Mutfak berbat bir haldeydi. Johanna kontrolü severdi ve burada işler çığırından çıkmış gözüküyordu. ‘Bir saat süreniz var, yoksa herkes kendisini sarayın kapısının önünde bulur.’

‘Bu konuyla bizzat ben ilgileneceğim, efendim.’ Kahya korkudan titreyen sesiyle konuşmuştu.

Johanna’nın yüzü aşağılayıcı bir ifadeye bürünmüştü. Kadının sözlerinden sonra bir kez daha gözlerini devirdi, bu aptal insanların burada çalışmalarına nasıl izin verildiğini bir türlü anlamıyordu. Marie ona göre fazlasıyla yumuşak davranmış ve hizmetçileri üzerindeki kontrolünü kaybetmişti. Johanna’nın asla yapmayacağı kadar anlayışlı biri olmuştu. Bu evin hanımı için iyi bir davranış değildi. Onlar zalimi oynamak zorunda kalıyorlardı.

Leydi Forbes, mutfaktan yavaşça çıktığında arkasından çıkan sesleri hala duyabiliyordu. Bazıları hemen işlerine devam ederken bazıları da Johanna’nın işinin bu olmadığı fikrindeydiler. Onlara göre Leydi Forbes sadece bir misafirdi. Johanna, korkan kahya asi sesleri susturana kadar çok fazla uzaklaşmadı. İşlerinin yoluna girdiğini anladığı anda ise ayaklarını torununun odasına yönlendirdi. Beatrice’i en son babası ile bırakmıştı. Onların bir arada zaman geçirmeleri fikrinden hoşlanıyordu. Bu ona göre oldukça önemliydi. Johanna itiraf etmeliydi ki, Klaus iyi bir babaydı. Beatrice onları gecelerce uykusuz bıraktığında bile bu konuda en ufak bir kötü laf etmiyor aksine bundan memnun bile görünüyordu. Onunla fazla vakit geçirdiği için mi mutlu olduğunu, çözememişti. Zira genç adamın kızı için bile ayıracağı fazla zamanı yoktu. Günün her boş dakikasını onunla geçiriyordu.

Onun dışında prenslerin ilgilenmeleri gereken binlerce işleri vardı. Saraydaki diğer kişilerde en az onlar kadar meşgullerdi. Marie, ikizlerle ve Esther ile ilgileniyordu. Caroline ve Rebekah’da Beatrice ile… Çoğu zaman beraber vakit geçiriyorlardı.

Caroline, Johanna ve Rebekah, yanlarına Brandon’u da alarak, sık sık Stefan’ı ziyarete gidiyorlardı. Hatta Brandon Stefan ile de kalıyordu. Bristol çok güzel bir yerdi.  Stefan hala üstünde çalışsa da, gerçekten orayı yaşatmaya başlamıştı. Halk ona çabuk alışmış ve saygı göstermişti. Özellikle babasının ölümünün ardından böylesine güçlü kalabilmesinden etkilenmişlerdi.

Ama o gün ziyarete gelen kişi Stefan’dı. Johanna o yüzden her şeyin mükemmel olmasını istiyordu. Stefan’ın önceki gün yolladığı mektupta, oğluyla ilgili oldukça önemli bir gelişmeyi öğrenmişti. Bundan memnundu.

Torunun odasına ulaştığında, babasının artık orada olmadığını görmüştü. Beatrice ile ilgilenen kişi kendi oğluydu, Stefan. ‘Ah benim sevgili oğlum.’

Stefan, küçük kızı yatağından alıp annesine doğru ilerledi. ‘Sence de bana benzemiyor mu?’

‘Klaus’un bunu duymaktan nefret ettiğini biliyorum ve onunla kavga etmek istemiyorum, ama bakar mısın? Bu bebek sevimli suratını benden almış.’ dedi büyük bir gülümsemeyle… Beatrice’in minik parmakları onun yüzünü bulmuştu. Hafif uzun tırnaklarını sürterken, Stefan ona dudaklarını büzerek baktı. ‘Babasını koruyor ha?’

Johanna ona gülümseyerek, bir öpücük verdi. Beatrice ile ilgilenen kadınlara çıkmaları için işaret verirken, koltuklardan birine oturdu, Stefan ve Beatrice de ona eşlik ettiler. ‘Erken gelmişsin. Bana haber vermeni beklerdim.’

‘Anne kıskanmamalısın ama sanırım erken gelmemin sebebi Beatrice. ’

‘Bundan şüpheliyim.’dedi Johanna. Sesinde bariz bir ima gizliydi. Elini yeşil elbisesinin cebine uzattı. Dün gece bunu aramakla geçmişti. Kimse onu bu kadar diplere sakladığını tahmin edemezdi. Küçük siyah kutuya bakmak Johanna’nın duygulanmasına neden oluyordu. ‘İşte burada. Onu ait olduğu kişiye götürmen için bekliyor, Stefan.’

Uzun Zaman ÖnceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin