Acı Hafızası... 42.BÖLÜM

2.7K 147 118
                                    

Daha önceki bölümün sonunda zaman atlamasından bahsetmiştim, ama gelen yorumlar sonucu bunu biraz daha erteletmek istedim. Anlaşılan herkes yeni bebek için heyecanlı ve klaroline çiftinin bunu nasıl yaşayacaklarını merak ediyordu.

Umarım bölümü beğenirsiniz, bir doğumun kötü yönlerinden kurtararak yazmaya çalıştım.

42.BÖLÜM

İnsanların hafızaları mükemmel değildir, aynı kendileri gibi. Ama bazı şeyleri hatırlayabilirler.

Mutlu bir gün ya da içilen tatlı bir şurubun tadını… Hislerimizi hatırlayabiliriz, onları tekrardan hissedebiliriz.

Unutulan tek bir his vardır insanoğlunda. Acı… Acı unutulabilir. Bu muhteşem bir hediyedir. Eğer öyle olmasaydı hiçbir kadın tekrardan doğum yapamazdı ki zaten. Bir doğumun ne kadar acılı olduğunu sadece o an fark edebilirsiniz.

Caroline bunu hissedebiliyordu. Doğumun acısını hissediyordu. Bağırmak hiçbir işe yaramıyordu. Keşke hamile kalmasaydım duygusu bile iliklerine işlemişti. Bacaklarının arasındaki kadın ona ‘Ikın!’ demeyi sürdürüyordu. Annesinin eline biraz daha asıldı, güç almak istercesine.

‘Ikının prenses!’ Bunu yapabilecek miydi? Daha önce doğum sırasında bu kadar zorlanacağını düşünmemişti. Canı tarifsiz bir şekilde yanıyordu.

Çığlıkları tüm koridorda yankılanıyor ve kocasına eziyet çektiriyordu. Niklaus daha önce böylesine heyecanlandığını hatırlamıyordu. Bilinmezliğin telaşı onu sarmıştı.

Beklemeyi sevmiyordu. Aklı Caroline’ın hamile olduğunu öğrendiği güne gitti. O zaman da koridorda böyle dolanıyordu. Eğer bugünün sonu da öyle mutlu bitecekse bu bedele razıydı. Caroline’ın daha az acı çekmesi koşuluyla.

Dragon ve Harry ona yine eşlik ediyorlardı. Aralarına biri daha katılmıştı, Kol. Hiçbiri bir şey söylemiyordu, hatta Caroline’ın çığlıkları Dragon’un bile sessiz kalmasına neden olmuştu. Elijah’a çocuklarla ilgilenme görevi düştüğü için yanlarında olamamıştı. Bu konuda en bilgili olan oyken, burada bulunması gerektiğini düşünmüştü ama çocukları da kontrol edebilecek tek kişi oydu.

Kol, dudaklarını ısırdı. Kendi karısının doğumunu ondan uzaktaki odasında beklemişti. Bir kadının böyle ince çığlıklara sahip olacağını da düşünmemişti. Forbes kızı gerçekten çok bağırıyordu. İçeriye girip çıkan kadınların haddi hesabı yoktu.

Bir süre sonra Caroline’ın çığlıkları daha da arttı. Kapıdan çıkan bir kadının ellerindeki kanlı çarşaf Niklaus’un korkmasına neden olurken, yerinde duramayacak konuma gelmişti.

‘Ikın!’dedi kadınlardan biri.

‘Devam edin prenses!’diye onu destekledi, öbürü. Rebekah, kusacak gibi hissediyordu. Daha önce doğum sırasında odada bulunmamıştı. Caroline’ın harap olmuş görüntüsü onu perişan ediyordu ama onu desteklemeyi ve cesaretlendirmeyi de bırakmıyordu. Ayrıca doğacak yeğeni için de sabırsızdı. ‘Hadi, Caroline. Bir kez daha…’ Kızın öbür elini tutuyordu.

Bahçede kızın suyunun geldiğini anladıkları anda ağabeyine koşmuştu. Niklaus karısını kucaklayıp hemen odalarına taşımış ve Harry’e doğum için ebe çağırmasını söylemişti. Rebekah onu başından beri bir dakika olsun yalnız bırakmamıştı. Johanna onlara katıldığında rahatladığını da inkar edecek değildi. Her ne kadar bu buz bakışlı kadın onu ürkütse de onun ne denli iyi bir anne olduğunu hep biliyordu.

‘Caroline… Hadi bebeğim…’diyerek saçlarını okşuyordu tek eliyle Johanna, kızının. Sarı saçları terlemekten yüzüne yapışmıştı. Üç çocuk doğurmuş ve pek çok doğumda bulunmuş bir anne için, kızın doğumu fazlasıyla heyecanlıydı. Sakin görünüyordu ama içinde fırtınalar kopuyordu. Ebe ‘Bebeğin başı göründü.’ dediğinde de hafifçe kızına gülümsedi. ‘Çok az kaldı…’diye teşvik etti onu.

Uzun Zaman ÖnceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin