37.BÖLÜM
Caroline elini tutan iki çocuğu sakinleştirmeye çalışıyordu. Sarayın koridorlarında hızla ilerlerken, ne olup bittiğine anlam veremiyordu. En son Margaret’in ‘İçmeyin, zehirli!’dediği bardağı elinden aldığını hatırlıyordu. Onun dışında kafası karma karışıktı.
Çevrelerine tonlarca insan doluşmuş, onları saraydan içeriye sokmuşlardı. Caroline içeceğinden bir yudum dahi içmediğine memnundu. Umarım kimse içmemiştir diye düşündü ama içinden bunun doğru olduğuna inanmıyordu. O kalabalıktan kim olduğunu fark edememişti ama birinin yere yığıldığını görmüştü.
Annesi hemen onun yanında belirip, çocuklara sahip çıkmasını emretmişti. İşte o an Caroline etrafta o, çocuklardan ve muhafızlardan başka kimse kalmadığını fark etmişti. Bran sessizliği ilk bozan çocuktu. ‘Hala neler oluyor? Korkuyorum.’ Caroline onu göğsüne bastırıp, korkmamasını fısıldarken kendisini çok kötü hissetmişti. Charles ise sadece elini tutan yengesine ve onun adımlarına uyum sağlamıştı.
‘Caroline neler oluyor?’ bu ses kocasına aitti. Niklaus, olayı duyduğu anda, odasından fırlamış ve karısını aramaya çıkmıştı. Onu kraliyet ailesinin odalarının önünde iki çocukla bulmuştu.
‘Bilmiyorum, hiçbir şey anlamadım.’dedi Caroline. Karısının sesinden her an ağlayacağını anlayan Klaus, ona sarıldı. ‘Sen iyi misin? Ya çocuklar? ’ Eğilip çocukların yüzlerini inceledi. Sağlıklı görünüyorlardı. ‘Biz bir şey içmedik, amca…’dedi Charles. ‘Bir Caroline ile konuşuyorduk. Hiçbirimiz bir şey içmedik.’ Çocuk o andan sonra ilk defa konuşmuştu.
‘Halam içecekti ama Margaret yenge onun elinden içeceği aldı.’dedi Henry. ‘Annemler iyi mi?’
Klaus cevap vermedi. ‘Eminim iyilerdir.’dedi Caroline.
‘Çocukları alıp benim odama geçin. Yanınıza Reus ve Harry’i bırakacağım. Çok tehlikeli bir durumdayız Caroline. Bunu yapanı kişiyi bulana kadar, odadan çıkmayın.’
‘Ama…’diye itiraz etti kız. Aklında öbür yeğeni vardı. ‘Henry? Henry ne olacak?’
‘Odaya yollayacağım. Sen dikkatli ol. Çocuklara bir şeyler yedirme. En azından başkası tatmadan yedirme.’dedi. Aklında binlerce kötü senaryo oluşmuştu. Karısı sağlıklı olduğu için memnundu ama zehirlenen diğer dört kadın için oldukça endişeleniyordu.
‘Tamam…’dedi Caroline, ama gidip herkesin nasıl olduğunu öğrenmek istiyordu.
‘Ama lütfen, bana haber ver. Herkesin iyi olduğunu öğrenmek istiyorum.’diye fısıldadı adamın kulağına.
‘Pekala…’dedi sessizce. Ama eğer kötü bir haber alırsa, haberi elinden geldikçe geç vermeye çalışacağını biliyordu.
Caroline ve çocukların odasında olduğu haberi, Niklaus’a ulaştığında kız kardeşinin odasındaydı. Rebekah’a yardım edememek neredeyse kendisini öldürmesine neden olacaktı. Küçük kız kardeşi ateşler içinde yanarken ve bir daha gözlerini açamama ihtimali varken… Caroline’a haber vermeli miydi? Kızın odada deli gibi döndüğünü ve neler olduğunu merak ettiğini biliyordu. Ayrıca Rebekah’da onun burada olmasını ister miydi bilmiyordu… Ama eğer, bu onu duyabileceği son seferse… Tanrı aşkına, bunu düşünmek bile insanı çıldırtıyordu.
Kol ile Finn yanındaydı şimdi. Biraz sonra Elijah ve Stefan’ın da kapıya geleceğinden emindi.
‘Sage nasıl?’dedi Kol. Haberi alır almaz küçük kızını ağabeyinin odasına yengesinin yanına bırakmış ve soluğu kız kardeşinin odasında almıştı. Başlarına gelenlere inanmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzun Zaman Önce
Fiksi SejarahNiklaus Mikaelson kızı sosyeteye takdim balosundan beri aklından çıkaramıyordu. Yıllar önce kardeşi ile oyun oynayan ve Klaus'un sadece kız kardeşinin küçük arkadaşı olarak baktığı bu kız, yıllar sonra bambaşka bir şeye dönüşmüştü. Ve Niklaus onu k...