Ev...43.BÖLÜM

2.5K 139 48
                                    

43.BÖLÜM

Charles hayatında ilk defa bir şeyi elde edememe duygusunu yaşıyordu. Ona kaybettiklerini geri getiremese bile dünyadaki her şeye sahip olabileceği öğretilmişti ama şimdi ona verilen sözlerin abartıdan hatta büyük bir yalandan ibaret olduğunu düşünüyordu.

İstediği küçük bir bebekti. Sadece sarışın bir bebek… Caroline’ın bebeği. Bebeğin aynı zamanda amcasına ait olmasını umursamıyordu. Eğer bebeği Caroline’dan isterse belki kız onu kırmayıp ona izin verebilirdi ama Caroline’ın uyuduğunu biliyordu. Bu yüzden Bran ile oynamak için bahçeye çıkmışlardı.

Brandon arkadaşının istediği şey konusunda şaşkınlığa uğrayanlardan biriydi. ‘Kuzenimizi mi istiyorsun?’

‘Aslında Caroline’ı istiyorum…’diyerek dudak büzdü, Charles.

‘Ama halam evli…’

Bran, Charles’ın omuz silkmesini umursamadı, kuzenlerine sahip olamayacağını biliyordu.

                                           **3 Ay Sonra**

‘Ama bebek hiç büyümüyor!’diye isyan etti, Elizabeth. ‘Kol amca onun iki hafta içinde benim boyumu geçeceğimi söylemişti.’

‘Sende buna inandın mı?’diye mırıldandı Charles. Gözlerini annesinin kucağındaki bebeğe dikmişti. İlk başlarda bu bebeği istediğine inanmıyordu. Kıskançlık damarlarında geziyordu, Caroline bebek doğduğundan beri kendisiyle daha az ilgilenir olmuştu. Daha kötüsü bebeğe ona baktığından daha güzel bakıyor olmasıydı. Sıkıntıyla tuttuğu nefesini dışarıya verdi. Bir yandan da annesini özlediğini fark ediyordu. Eğer Charlotte’da burada olsaydı, yaşasaydı; o zaman o da Charles’a kimseye bakmadığı gibi bakardı, biliyordu.

Charles gözlerini onlardan çekti. Ağlamak istemiyordu. Babası ona güçlü biri olduğunu söylüyordu, güçlü insanlar ağlayabilirlerdi, evet ama asla bunu başkalarının yanlarında yapmazlardı. Güçlü olmak Charles’ın tek kaderiydi.

Sonunda evlerine dönmek için, yola çıkıyorlardı. Kuşkusuz bundan en memnun kişi Rebekah’dı. Stefan’ı görmek için sabırsızlanıyordu. Öyle ki iki haftadır, Caroline ile bu konudan başka bir konuda konuşamaz olmuşlardı.

Rebekah, Caroline’a yardımcı olmak için yeğenini kucağına aldı. Beatrice Alexandra, vaftiz edildiği günden beri Rebekah’nın kucağında uyumaya alışmış bir bebekti. Rebekah onun en çok küçük sevimli burnunu seviyordu. Ufacık ve pembe burnunu…

‘Kızımı Stefan’a mı benzetiyorsun, Bekah?’

Rebekah, bir an geçmişe döndü. Bebeğin Stefan’a benzediğini söylediği ilk zamana… Niklaus’un alnındaki damar atmaya başlamıştı. Bebeğinin dayısına bile benzemesini istemiyordu. ‘Evet, hala çok benziyor.’

‘Bunu sakın kocama söyleme.’diye kıkırdadı Caroline.

‘Bu hataya bir daha düşer miyim?’ Niklaus’un ona kızması aklına geldi.

Caroline arkadaşına baktı. ‘Asla. Sen zeki bir kızsın.’dedi ve devam etti. ‘Umalım da Beatrice sana benzesin.’

‘Böylece sevgililerini babasından saklayabilir.’ Rebekah belki alay ediyordu ama bunun doğru bir yanı olduğunun ikisi de farkındaydı.

‘Ya da sevgilisiyle öpüşürken babasına yakalanır.’dedi Caroline, o ve Stefan’ı kastederek. Rebekah’nın yanakları pembeleştiğini fark etti. Onu utandırmaktan hala oldukça hoşlanıyordu. Özellikle konu ağabeyi olduğu zaman…

Uzun Zaman ÖnceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin