**18 Yıl Sonra**
45.BÖLÜM
Christoph dünya üzerindeki en güzel oğlandı. Işıklar için doğmuştu. Annesi ve babası ona Hıristiyan’ın kalbi anlamına gelen bu adı layık görmüşlerdi. Onun vaftiz babası Finn Mikaelson olmuş ve ona kanından kan vermişti. Onun ikinci ismi ise Peder Larrison tarafından verilmişti. Adair.
Christoph Adair Mikaelson, Caroline Anabel ve Niklaus Jonathan Mikaelson’un ikinci ve tek oğlan çocuklarıydı. Kendinden büyük ve bir de küçük kız kardeşe sahipti, Beatrice ve Bauer. Christoph dünyada en çok kız kardeşlerini severdi. Üç kardeş tuhaf bir bağla birbirlerine bağlıydılar. Sarışın üç çocuğun diğer yakın dostları kuzenleriydi elbet. Klaus’un hiçbir çocuğu inkar edemezdi, Peter, Henry ve Brandon onlara kardeşleri kadar önemliydiler. Belki ayırmak tuhaf kaçacaktı ama Forbesler onlara her zaman diğer Mikaelsonlar’dan daha yakın gelmişlerdi. Belki aralarını açacak kadar güçlü bir şeyi paylaşmaya çalışmadıklarındandı, kim bilir?
Yıllar Mikaelson ailesine sadece iki üye kazandırmamıştı…
O yıl 16. baharını gören sadece Christoph değildi. Roman, kuzeni Christoph Adair’den iki ay daha küçüktü. Onun ikinci ismi ise, sevgili dayısı Dragon tarafından konulmuştu. Chase… Avcı adı bir çocuğun tabiatına bu kadar çok uyabilirdi. Roman’ın dizginlenemez bir tarafı vardı. Onu kontrol etmek neredeyse imkansızdı.
Peter Forbes, sevgili Peter adıyla anılan çocuktu. Johanna ona her baktığında kocasına ait bir parça görürdü. Kumral saçlarına ilaven güçlü bir yapısı vardı. Peter oldukça olgun biriydi, öyle ki babası bile onun yanında çocuk kalıyordu.
Jenny Mikaelson ise, kırık bir kalbi onarmaya çalışan bir kadın olarak hayatlarına girmişti. İlk kocası Armando Strewborg bir Almandı ve İskoçlar tarafından infaz edilmişti, Jenny kocasının ölümünün ardından ülkesine, topraklarına dönmüş ve ailesi ile yaşamaya başlamıştı. 27 yaşındaki bir kadındı ve etrafında pek çok talibi vardı. Bu durum kocasından ona kalan miras ve babasının konumundan kaynaklanmasının yanında, pek çok erkek bu esmer, zarif İngiliz’i inanılmaz derecede çekici buluyordu. Naif hatları ona bambaşka bir hava katıyordu.
Wilson ailesinin ortanca kızları olan Jenny’nin saraya adımını ilk attığı andan itibaren Elijah Mikaelson’a olan düşkünlüğü göze batmaya başlamıştı. Elijah’ın onu asla ilk karısı kadar sevmeyeceğinden emin olsa da, bu kendini ona kaptırmasına engel olmamıştı. Jenny akıllı bir kızdı ama bir melek değildi. Yine de Elijah onu tüm benliğiyle kabullenmiş görünüyordu.
Jenny ve Elijah’ın düğünü, altınlar ve yakutlarla bezeli değildi. Sıradan ve pek çok kişinin dahi katılmadığı bir davetti. Özellikle Forbesler ve Trontole’lar bu ani evlikten pek hoşlanmamışlardı. Kimse Charlotte’un çocuklarının yani bir Trontole çocuğunun Wilson kadını tarafından büyütülmesi fikrini sevmemişti. Evlendikleri zaman ikizler daha altı yaşındaydılar ve annelerini sadece anılarında kalan ufak hatıralarında görebiliyorlardı. Zamanla silikleşen hatıralar durumu daha kötü bir hale sokuyordu. Charles annesinin yüzünün giderek daha çok Caroline’a benzemeye başladığını fark ettiğinde dehşete kapıldığını hatırlıyordu. Bir gece yarısı bunu anladığında, neredeyse bir hafta kızdan uzak durmuştu. Caroline ise Charles’ın kendisine olan tavırlarındaki değişiklik yüzünden oldukça düşünceli bir ruha hali içine girmişti. Caroline bunu Christoph’un doğumuna bağlasa da, Charles ona gerçeği anlattığında tek yaptığı o günden itibaren çocuğu daha çok sevmek olmuştu.
Elizabeth ise Jenny’den Charles’ın ettiğinden bile daha çok nefret ediyordu. Özellikle Jenny onunla ilgilenmek istediğini söylediği zamanlarda. Kendini ne sanıyordu, annesi mi? Elizabeth’in bu kini yıllarca devam etti. Jenny kendini ondan uzak tutana kadar hem de…
Yirmi yaşına gelip, Fransız kralının veliaht prensi Lancelin ile evlendiğinde bile babasına annesinden sonra bu kadınla evlendiği için kızgındı. Bir tarafı babasına olan sevgisinin neden ona yetemediğini hala düşünüyordu. Elizabeth’in sevgisi neden aptal bir fahişenin sevgisi kadar tahamülsüz olmuştu? Jenny iyi biri değildi, Elijah’ın çocuklarını asla kendi çocukları gibi de görmemişti. Peki ama bunu altı yaşındaki bir çocuk bile biliyorken, babası nasıl görememişti? Asıl şaşırtıcı olan nokta buydu belki de. Bu düşünce onu öyle bir etkilemişti ki, düğün gününde babasına sorma cesaretine erişmişti.
Elijah gelin odasına onu almaya gelmeden önce herkesi çıkarmıştı. Halasını, yengesini büyük annesini, ve hatta kuzenlerini… Kendisini toparlamak için bir dakika beklemiş ve sormuştu. ‘Neden baba?’
Elijah’ın çatılan kaşlarını görmüştü. Adam yıllardır bunu bekliyordu sanki. ‘Bunun iyi bir seçim olduğunu düşünmüştüm Elizabeth. Senin için, Charles için…’ Gözleri kızının elbisesine dalmıştı. O da annesi gibi yeşil bir elbise seçmişti kendi düğünü için. Elizabeth’i yıllar daha çok Charlotte yapmıştı. Boynunun üstündeki küçük leke bile aynıydı. Elijah Charlotte’u bir kez daha görebilmek için ölebilirdi.
‘Ama değildi?’ derken kız kendini ağlamamak için zor tutmuştu. Elizabeth inkar edemezdi, küçüklükten beri babasına daha bağlıydı. Her zaman onun onu korumak için orada olacağını biliyordu, ama artık bunları hissedemiyordu.
‘Çok üzgünüm sevgili kızım, sanırım sizin için yeterince iyi bir baba olamadım…’ Elizabeth onun bu sözlerine karşılık vermedi. Aynadaki görüntüsüne bakarak iç geçirdi ve babasının koluna girdi.
Elizabeth ve Elijah uzun zaman görüşemediler. Liz’in ona attığı mektuplarda -ki oldukça nadir gelirlerdi- aralarındaki mesefa oldukça göze barizdi. Ve işin kötü tarafı Elijah bunu düzeltmenin bir yolu olmadığını anlamıştı. Neyse ki Charles ile bunu düzeltmek için pek çok şansı vardı.
Oğlu Charles, zamanla Jenny ile ilgili hissisleşmişti. Jenny onun için sadece bir kadındı. Hep babasının yanında duran kadın… Ondan nefret etmiyordu ama sevdiği de söylenemezdi. Aralarında bir soğukluk yoktu ama konuşmuyorlardı işte. Babasına tavır almamıştı, hala onun eğitimini görüyordu. Charles kral olacağını düşünerek büyümüştü. Ailedeki en büyük erkek evlat oydu. Tahtı kendi hakkı olarak görüyordu.
İki erkek kuzene sahipti evet ama Charles’ın o ikisinden daha büyük sorunları vardı. Aşk gibi…
XX Sonunda o çok bahsettiğim zaman atlamasını gerçekleştirebildik :D Hızlı yayınlamak istediğim için bazı karakterlerden bahsedemedim ama öbür bölümde devamını getireceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzun Zaman Önce
Historical FictionNiklaus Mikaelson kızı sosyeteye takdim balosundan beri aklından çıkaramıyordu. Yıllar önce kardeşi ile oyun oynayan ve Klaus'un sadece kız kardeşinin küçük arkadaşı olarak baktığı bu kız, yıllar sonra bambaşka bir şeye dönüşmüştü. Ve Niklaus onu k...