Herkese merhabaaa :D Gelişen olaylar dahilinde ve sınavlarım yüzünden bölüm yayınlamadığım için üzgünüm :/
UMARIM YENİ BÖLÜMÜ SEVERSİNİZ :D
Lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın, şimdiden herkese teşekkürler :D
15. BÖLÜM
Kafamı toparlayamıyordum. Damon’un ‘Katherine!’ diye bağıran sesi bile kulağıma bir uğultu gibi gelmişti. Sadece Kath’in elini tutuyor ve iyi olması için dua ediyordum. Elimden gelen tek şeyin bu olması çok kötü bir durumdu.Bu belki de bir insanın yaşayabileceği en kötü durumdu.
Stefan gelip, Damon’a destek olurken bende boş gözlerle onları izliyordum. Rebekah da çok zaman geçmeden yanımıza gelmişti. Endişeli bir şekilde bana sarılmış ve derdime ortak olmuştu.Katherine’e bakması için çağırılan kadının gelişiyle işler daha da karışmıştı. Damon çıkmam diye inat edince, Niklaus ve Elijah onu zorla çıkarmıştı.
Yataktan tek başıma kalkamayacağımı anlayan Rebekah’da bana yardım etmiş ve beni koridora çıkarmıştı. Ayakta durmam her geçen dakika zorlaşırken, kendimi koridordaki koltuklardan birine atmıştım.Rebekah da yanıma oturup, ellerimi tutmuş ve ‘Neler oldu?’ diye sormuştu.
Bir iki dakika boyunca sessiz kalmış. Ağlamayacağıma emin olduğum zaman ağzımı açıp konuşmaya başlamıştım. Ama konuşmaya hala yetecek gücüm yoktu.‘Ben… Emin değilim. Yani o kötüydü, sonra biz Charlotte’u bulmaya çıktık ama… Sesler vardı… Ve ben baktım ki…’
Derin bir nefes aldım, konuşmak her geçen dakika daha da zor oluyordu.Zaman geçip giderken, kendimi biraz olsun daha toparladım ve ona annem ve prensin kavga ettiğini gördüğümü ve sonrasında olanları anlattım. Rebekah şaşırarak beni dinledi. Bana sarıldıktan sonra beni teselli etti ve her şeyin yoluna gireceğini söyledi.
O andan sonra etrafımda neler oluyor diyerek, dünyaya döndüm.Damon hala kötü görünüyordu. Ellerini başına atmış, öylece yere oturmuştu. Stefan onun yanına oturmuştu ve onu teskin ediyordu. Charlotte’de onların başında durmuştu, ve onları üzgün gözlerle izliyordu. Anlaşılan kimsenin beklemekten başka yapacak bir şeyi yoktu.
Annem ve babam bizim ilerimizdeki koltukta oturup, hararetle konuşuyorlardı. Babamın kızgın, annemin üzgün olduğunu anlamak için kahin olmak zorunda değildim.Elijah ve Niklaus görünürlerde yoktu. Kol zaten en başından beri beri burada değildi.
Kapı açılınca tüm dikkatim o yöne kaydı. Kadın yavaş adımlarla odadan çıkarken, Damon hemen kapıdan içeriye daldı ve Katherine’i kontrol etti. Annem hızlı adımlarla yanımdan geçerek kadının önüne gitti.‘Nesi var?’diye sordu kadına.
Kadının gülen yüzüyle karşılaşınca derin bir oh çektim. Demek önemli bir şey değildi. Yorgunluktan bayılmış olmalıydı, belki de yemek yememekten…‘Düşeş Johanna, gelininiz gayet sağlıklı. Hatta oldukça sağlıklı, ama bundan sonrası için kendini yormamalı. Özellikle bu aralar yolculuktan uzak durmalı. Size tavsiyem, bir süre daha burada kalması…’ dedi ciddi bir tavırla.
Bu sırada Damon içeriden çıkmış ve kadının dibinde bitmişti. Gözlerinin bu haberle parladığını görüyordum.‘Neden?’ diye soran bu sefer babamdı.
‘Müjdeli haber için Dük Forbes, ikinci torununuz da yolda.’Bir dakika içinde olanlara şaşırarak baktım. Bir dakika içinde endişe ile kıvranan bu topluluktan yükselen kahkahalara katıldım.
Tanrım, hala oluyordum. Yine. Annemin ağlayan gözlerle Damon’a sarılışını izledim. Sonra gidip ağabeyimin kucağına atlayan bendim.Ondan ayrılınca Katherine’in kaldığı odaya girmek istedim ama kadın biraz dinlensin diyerek bizi odaya almadı. Odaya sadece Damon ve annem girerken; ben, Stefan ve Rebekah’da odalarımıza çekildik. Daha doğrusu ağabeyim bizi Rebekah’nın odasına bıraktı. Biz de çalışma odasında biraz oturduktan sonra, beraberce uyuduk. Daha doğrusu uyumaya çalıştık çünkü Henry gece biz geldikten sonra uyandı ve annesini görmek istediğini söyleyip durdu. Rebekah bizi yalnız bırakmanın uygun olacağını söyleyip odasına geçtiğinde, yeğenimle baş başa kaldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzun Zaman Önce
Historical FictionNiklaus Mikaelson kızı sosyeteye takdim balosundan beri aklından çıkaramıyordu. Yıllar önce kardeşi ile oyun oynayan ve Klaus'un sadece kız kardeşinin küçük arkadaşı olarak baktığı bu kız, yıllar sonra bambaşka bir şeye dönüşmüştü. Ve Niklaus onu k...