-‘Niklaus, kızdan uzak duracaksın. Bu son sözüm!’
Çalışma masamda, ayaklarımı uzatmış bir şekilde oturuyordum. Elijah ise karşıma geçmiş, Forbeslere verdiği söz üzerine; benim kızdan uzak duracağımdan emin olmaya çalışıyordu. Forbesler gelmeden önce son bir mektup yazıp, Elijah’tan teminat istemişlerdi. Elijah’tan beni Caroline’dan uzak tutmasını istemişlerdi. Sanki ağabeyim beni kızdan uzak tutabilecekmiş gibi… Sanki bu dünyada beni durdurabilecek biri varmış gibi…
-‘Onlara geldiklerinde şöyle söyle Elijah; Kardeşim kızınızı ona verdiğiniz zaman, ondan nişan gününe kadar uzak duracaktır.’
Elijah sıkıntıyla, tuttuğu nefesini dışarı verdi. Onu delirttiğimi biliyordum ve bundan büyük bir zevk alıyordum. Çünkü o da bu işi hala halledemediğinden beni delirtiyordu. Ailesi hala, kızı vermekte diretiyordu ve her işi halleden ağabeyim bu işi halledemiyordu.
-‘Beni sınamayı bırak Niklaus. Kızı alacağımızı söyledim sana. Daha ne istiyorsun? Bana yardımcı ol lütfen, bu işi daha da zorlaştırma. Unutma ki bu senin zararına olur. ’
Bir süre konuşmadım. Aklımdan kız geçiyordu. Merdivenlerden inişi, insanlara o gülümseyişi, kahkahaları, sarı saçları, küçük sevimli İngiliz burnu ve o güzel pembe dudakları… Keşke onunla orada konuşma fırsatı bulabilseydim. Fırsatı elimden kendim kaçırmıştım ve bu yüzden kimseyi suçlayamazdım. Ama bu seferki fırsatı kaçırmak istemiyordum; kız şölene geldiği zaman onunla konuşmak istiyordum ve ailesinin veya insanların ne düşündüğü hiç umurumda değildi. Bir yolunu bulup onunla mutlaka konuşacaktım.
Onunla konuşup bir şekilde kendimi kıza sevdirmem gerekiyordu, yoksa ailesi, kızı bana vermemeye yeminli gibiydi. Kızı kollarıma aldığım günler de olacaktı ve bu günler için biraz daha dayanmalıydım. Kalkıp kendim için bir bardak şarap doldurdum, bir daha doldurup bardakğı Elijah’a uzattım ve tekrardan masama döndüm. Kafamı masamda ki kağıtlara kaydırdım. Elijah’ta benden bir cevap beklemekten vazgeçmişti anlaşılan; çünkü İskoç kontu Radorf’un mektubuna dalmıştı. Radorf pek tekin olmayan, sınırda toprağı olan, biriydi ve bizimle iş yapmak için çok uğraşıyordu. Aslında kart zamparanın gözü kız kardeşimizdeydi.
İşlere yoğunlaşacağım sırada Rebekah’nın koridordan yükselen sesini duydum. Hizmetlilere bağırıyordu. Bugünlerde, her şeyin hazır olması için kendisini parçalıyordu. Sanırım şimdi de odalarla ilgili bir konuyla ilgileniyordu. Aklım tekrardan Caroline’a kaydı. Kızın bizimle bir süre daha kalması her şeyi o kadar kolaylaştıracaktı ki…
Ve Rebekah, bu işteki en büyük kozum gibi duruyordu. Forbesleri ikna edebilecek tek insan oydu.
-‘Sence Rebekkah, kızın ailesini ikna edip; kızın burada kalmasını sağlayabilecek mi Elijah?’
Elijah bir an uykudan uyanmış gibi şaşırdı, sonra kafasını sallayarak hemen toparlandı.
-‘Bilemiyorum kardeşim ama senin ailesi buradan gitmeden, kızdan uzak durmaman Rebekah’ı ve beni zor durumda bırakır. Belki ailesi sen kızla iletişime geçmezsen burada kalmasına izin verirler. Ayrıca kız kardeşimizi kırmak kimsenin yapmak istediği bir şey değil.’
-‘Ya ailesi kalmasına izin vermez de onunla bir daha görüşecek vakit bulamazsam?’
-‘O zaman ailesinden gizlice görüşmenizi sağlarım ama sadece ailesi kalmasına izin vermezse.’
Kafamı onaylar anlamında salladım. Oldukça çıkarlı bir anlaşmaydı. Kızla bir şekilde buluşacaktım. Belki ondan bir öpücük çalacaktım, hatta daha neler neler…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzun Zaman Önce
Historical FictionNiklaus Mikaelson kızı sosyeteye takdim balosundan beri aklından çıkaramıyordu. Yıllar önce kardeşi ile oyun oynayan ve Klaus'un sadece kız kardeşinin küçük arkadaşı olarak baktığı bu kız, yıllar sonra bambaşka bir şeye dönüşmüştü. Ve Niklaus onu k...