KAPI

714 127 93
                                    

Yeni bölüm yakında.

Yorumlarınızı bekliyorum. Herkese cevap veriyorum ve yorumları dikkate alıyorum.

Öfke ve şaşkınlık duygularını aynı anda yaşarken kapıyı açtım.

Çağrı gülümseyerek, "Merhaba." dedi.

Buraya neden geldiğini bilmediğimden, içimi bir anda korku kapladı. Yoksa ailem ve ben tehlikede miydik?

Annemin yanında kafamdaki soruları ona soramayacağımdan, "Merhaba," deyip, elimi uzattım. Sıkıca kavradı ve tokalaştık. "Sen nereden çıktın böyle? diye, sordum.

Bu sırada annem araya girdi.

Bana, "İçeri davet etmeyecek misin, arkadaşını?" diye, sordu.

Hemen sahte bir gülümsemeyle Çağrı'ya, "Gelsene." dedim.

Sözümü tamamlamadan içeriye daldı. Önce annemle tokalaştı.

"Merhaba efendim. Ben Çağrı Eğilmez. Nida'nın üniversiteden arkadaşıyım." dedi.

Annemde, "Ayça Durgun." diyerek, tanışma faslını tamamladı.

Babama doğru ilerledi. Babam ayağa kalktı ve onunla da tokalaşıp, tanıştılar. Ben daha oturmadan koltuğa yayıldı. Annem ve babam yan yana oturmuşlardı. O ise en uçtaki tekli koltuğa oturuyordu. Bende onun karşısındaki ikili koltuğa oturdum.

Babam, "Oğlum, hangi rüzgar attı seni böyle bu saatte?" deyiverdi.

Annem Çağrı'nın konuşmasına izin vermeden araya girdi.

"Sen de arkeologsun." dedi.

Çağrı, "Evet." diyerek, onu onayladı. Babamın sorusunu da yanıtlamak için konuşmaya devam etti. "Ben yurtdışında çalışıyorum. Nida'yla da uzun zamandır görüşmüyorduk. Yarın sabahta dönmem gerekiyor. Onu görmek istedim. Aslında ben Nida'ya haber vermiştim. Ama..." demesiyle, araya girmem bir oldu.

"Saat geç olduğu için gelmeyeceğini düşündüm." dedim.

Babam benim yalan söylediğimi anlamış gibi bana bakıyordu. Neyse ki bakışları kısa sürdü ve Çağrı'ya döndü.

"Nida uzun zaman iş aradı. Fakat bulamadı. Biliyorsundur." dedi.

Çağrı hemen babamın sorusunu yanıtladı.

"Evet, Sinan amca. Aslında ben Nida'ya iş teklifinde bulundum. Ama kabul etmedi." dedi.

"Evet, kitapçım var." dedim.

Konuşma devam ederken annem kalktı ve kahve yapmak için mutfağa gitti. Başta ona yardım etmeyi düşündüm. Ama sonra üşendim. Bu sırada babam Çağrı'ya nerede çalıştığını sordu.

"Varşova Ulusal Müzesi." demesiyle, itiraf etmek gerekirse şaşırdım.

Aklına nereden gelmişti bu şimdi. Ben şaşkınlığımı üstümden atamamıştım ki babam tekrar konuştu.

"Polonya, demek." dedi ve kendi işinden bahsetmeye başladı. "Ben de inşaat mühendisiyim. İş gereği olsun, özel hayatım olsun, gezileri severim. Ama daha önce hiç Polonya'da bulunmamıştım."

İkisi sohbete devam ederken annem kahvelerle geldi. Bizim aile de herkes sade Türk kahvesi içtiğinden, Çağrı'ya da aynısından yaptığını tahmin ettim. Oysaki Çağrı'yla geçirdiğim zamanda onun her şeyin tatlısını sevdiğini anlamıştım. Aldığı ilk yudumda yüzünün ekşimesi gülmeme neden oldu. Bu sıra da annemde kendi işinden bahsediyordu. Kendisi edebiyat öğretmeniydi. Ama şiddetle benim avukat olmamı istemişti. Bense onun hayal yıkıcı canavarıydım. Çağrı ailemle benle olduğundan iyi anlaşmışa benziyordu. Öyle ki ben sohbete bile katılamıyordum. Ama Çağrı profesyonel bir yalancıydı. Hatta sosyopattı. Anlattığı hikayeler yalandan da öte, beni bile bir anlığına inandırabilecek şeylerdi. Onu dinlemekten vazgeçtiğimde tekrar geliş amacın düşündüm. Amacı neydi? Başta tehlikede olduğumu düşünmüştüm. Ama görünen o ki tehlikede olan bir şey yoktu. Yalnız kalamadığımız için ona da soramıyordum. Yaklaşık bir saat ailemle sohbet ettikten sonra sonunda gitmeye karar verdi.

"Ben kalkayım, artık. Saat geç oldu." dedi. Annemler tam ayağa kalkacaktı ki, tekrar konuştu. "Lütfen siz oturun."

Bunu fırsat bilerek hemen araya girdim.

"Ben onu yolcu ederim." dedim ve kapıya doğru onu iterek götürdüm. "Burada ne işin var?" diye, sordum. 

Konuşurken elimden geldiğince sessiz olmaya çalışıyordum.

"Sizi kontrol etmeye geldim." dedi.

"Eve gidiyorum, derken tüm bu kurt saçmalıklarından kurtulacağımı düşünmüştüm." dedim.

"Sen kurtadamsın. Bundan kurtulamazsın." diyerek, beni uyardı. "Sana gidebilirsin derken, gitmeyeceğini düşünmüştüm. Sonra da sözümü geri alamadım. Bizim hakkımızda fazla şey biliyorsun. Kendini koruyabilecek durumda da değilsin." dedi.

"Ne demek gidemem? Gidebileceğimi söylemiştin." dedim, çok hızlı konuşuyordum.

O da bana aynı hızda cevap verdi.

"Gitmek diye bir şey yok. Hele senin durumunda."

Annem büyük ihtimalle birazdan ne konuştuğumuzu merak edip, gelecekti.

O sebeple hemen, "Ne yapacağım?" diye, sordum.

"Avrupa'daki işle ilgili söylediğim yalan. İşi kabul ettiğini söyle. Hem seni merak etmezler hem de güvende olursun." dedi.

Bir an için iyi bir fikir gibi geldi. İstediğim zaman ailemle iletişim kurabilirdim. Hem onlar hem de ben güvende olurduk. Ama asıl sorun tekrar kurtadam olaylarına dönmekti. Ailemin evinde kalamazdım. Dolunay olduğu geceler saklanmam imkansızdı.

"Öylece dönebilir miyim?" diye, sordum.

Çağrı sorumu hemen yanıtladı.

"Seni buraya getirmek benim hatamdı. Başına bir şey gelirse benim suçum olacak. Dediğimi düşün. Sabah kararını ver. Ben bu gece buralarda olacağım her ihtimalle karşı." dedi.

Bir an içimi korku kapladı.

"Öylece eve dalmazlar herhalde." dedim.

"Ailen bilmediği için ifşa olma ihtimalini göze almazlar. Ama yine de dikkat etmekte fayda var." dedi.

Bu sırada annem uzun konuşmamızdan tahmin ettiğim gibi meraklanmış olacak ki yanımıza geldi.

"Her şey yolunda mı?" diye, sordu.

Anneme, "Evet." Çağrı'ya ise, "Düşünüp yarın cevap veririm." diyerek, yanıt verdim.

Kapıyı kapattım.

Annem merakla, "Neyi düşüneceksin? Yoksa..." dedi.

Hemen cevap verdim.

"Öyle bir şey değil." dedim. "İş meselesi hakkında tekrar teklifte bulundu da." diye, ekledim.

Bu sırada babam araya girdi.

"Avrupa'da ki iş mi?" diye, sordu.

İçeri doğru yürüyüp, koltuğa oturdum.

"Evet." dedim.

Babam, "Maaşı ne kadar?" diye, sordu.

Böyle bir konuda babamın ilk düşündüğü şeyin bu olması bir an için komik geldi. Annem hemen olaya el koydu.

"Uzaklara gönderemem." dedi.

O an karar verdim. Burada yaşamam olanaksızdı. Yaptığım şeyden sonra annem beni eve bağlayacaktı. Annemle tekrar bu evde yaşayamazdım. Sorun sadece kurtadama dönüşmem değildi. Sorun annemdi. Onu ne kadar sevsem de biz anlaşması imkansız iki insandık.

Bu nedenle, "Sanırım teklifini kabul edeceğim." dedim.

BÖLÜM SONU

Gece YürüyenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin