CANIM YANDI

98 5 5
                                    


Yorum ve Vote bekliyorum.

Medyaya bir bakın!

İYİ OKUMALAR...

Bu isim tanıdıktı. Beni... aslında hepimizi en çok öldürmek, yok etmek isteyen adamım adıydı. Ünal Bıçakçı SRC'nin Türkiye kolunun başındaki adam... Nerede yaşadığı? Ne yaptığı? hakkında hiçbir bilgi yoktu. Onunla alakalı tek bildiğim şey bir fotoğraftan ibaretti. Ürkütücü bir fotoğraf... sıska, elmacık kemikleri yüzünden dışarı fırlayacakmış gibi gözüken o adam beni korkutuyordu. Hiç tanımadığım birinden ilk kez böylesine ürkmüştüm. Tek bir fotoğraf yeterliydi.

Korkumu gizlemeye çalışarak, "Benim mi, peşimde? Onun gibi bir adam peşime düştüyse gerçekten beyaz kurt olmam gerekirdi." dedim.

Çetin'in yüzünde anlayamadığım tuhaf bir ifade oluştu. Öfke, istek belki de özlem ifadesiydi. Birkaç saniyeliğine yüzünde yer edinen bu anlamsızlığı hemen yok etti ve beni yanıtladı.

"Sadece senin peşinde olduğunu zannetmiyorum, Nida. Bu sefer benim de peşimde. Hatta hepimizin peşinde. Yarım bıraktığı bir işi tamamlamak istiyor."

Hemen araya girdim.

"Yarım bırakmak? Onunla aranızda benim bilmediğim ne geçti? Şu yüzüne bak! Adını duymak bile seni öfkelendirmeye yetiyor. Ayrıca sadece seni de değil. Eray'la Çağrı'da aynı. Bu bana biraz kişisel gözüktü."

Sözlerimi bitirip, hepsinin yüzüne tek tek baktım. Bir şeyler sakladıklarına emindim. Bu sırada öfkesine en kolay yenik düşen Eray sorularımı yanıtlamaya başlamıştı bile.

"Annemi, babamı, ablamı öldüren orospu çocuğu o! Şimdi peşime düştü. İyi oldu aslında... benim de onunla yarım kalmış bir mevzum var. Artık çocukta değilim. Bu sefer o piçi geberteceğim!"

Ben ne olduğunu anlayamadan bu sefer de Çağrı konuşmaya başladı.

"Eray sakin ol. Başımıza neler geldiğini biliyorsun. Ünal öfkeyle üstüne koşabileceğimiz bir adam değil."

Ben hiçbir şey anlayamadım.

"Ne oluyor burada!" diye, cırladım.

Çetin her zamanki sakin ses tonuyla önce Eray ve Çağrı'yı susturdu. Sonraysa olanları anlatmaya başladı.

"Ünal bizim arkadaşımızdı... aslında daha çok benim arkadaşımdı. İkimizde ailemizi küçük yaşta kaybetmiştik. Yalnız ve korkmuş iki çocuktuk. Bize yalnızlığı unutturansa Çağrı'nın babası olmuştu. Bizi sürüsüne aldı. Ailenin ne demek olduğunu ilk kez orada gördüm. Ünal'da benim gibi düşünüyor zannediyordum ama o ne olduğunu hiçbir zaman kabul edemedi. Yeteneğimizi her zaman iyileştirilmesi gereken bir lanet olarak görüyordu. Kendine olan bu nefreti hepimizin sonunu getirdi. SRC'yle anlaştı. Büyük katliamdan sonra hayatta kalanlar biziz."

Son cümleyi söylerken Eray ve Çağrı'yı işaret ediyordu.

Düşünmeden aklıma gelen ilk şeyi sordum.

"Evet ama o bir kurt adamsa nasıl oluyor da SRC'nin başında olabiliyor?"

Çok geçmeden yanıtladı.

"SRC eskiden çok daha kötüydü. Tek amaçları yok etmekti. Fikirlerini değiştirense Ünal'ın kurt adama dönüşmemizi engelleyen mucizevi formülü. Kurt adam olduğunu gizlemesi koşuluyla hepimizi iyileştirmesine izin veriyorlar. Eğer başarır da formülü kalıcı yaparsa artık yok etmek gereken bir tehlike olmayacak."

"Peki, şimdi neden peşimize düştü? Bu kadar zaman sonra..." dedim.

Beni yanıtlayan Çağrı oldu.

Gece YürüyenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin