ÖLÜM VE OYUN

1.2K 158 200
                                    

Diğer bölümlere oranla daha kısa bir bölüm.

İyi okumalar.

Yeni bölüm yakında.

Kadının beni çağırması üzerine bir süre donakaldım. Sonraysa yavaş adımlarla kadına doğru yürüdüm.

"Benden ne istiyorsun?" diye sordum.

Kadın gözlerini Çağrı'dan bir an olsun ayırmıyordu.

"Sana zarar vermeyeceğim. Sadece bize katılmanı istiyoruz." dedi.

Adını Giray olarak hatırladığım adam konuştu.

"Götürelim artık bunları."

Bu sırada ben Hazan'a iyice yaklaştım. Çağrı elleri başının arkasında, olduğu yerde hareketsiz bir şekilde duruyordu. Eray'da onunla aynı durumdaydı. Kurtuluş için bir ümit arıyordum. Sonunda aklıma bir fikir geldi.

"Siz kimsiniz?" diye sordum.

Kadının ilgisini dağıtmayı başarırsam kaçmak için bir şansımız olur diye düşünüyordum. Ama kadın beni umursamadı.

Çağrı'ya "Ayağa kalk." dedi.

Çağrı ayağa kalkmak üzereydi ki, nereden çıkardığını göremediğim bir bıçakla kadının bacağını yaraladı. Kadın acı içinde elini bacağına götürdü. Bunu fırsat bilen Çağrı kadına sert bir yumruk geçirip, silahı aldı. Karşı taraftaki Giray'ı vurdu. Ben olaylardan uzaklaşırken silah Hazan'a döndü. Eray'da Giray'ın elinden düşen silahı alıp Hazan'a çevirdi.

Eray, "Kaçmak için son şansın!" diye bağırdı.

Kadın yaralı bacağıyla topallayarak, depodan çıktı. Kısa süre sonra ise arabasının sesi duyuldu.

"Neden gitmesine izin veriyorsunuz?" diye sordum.

Kadın onları öldürmek üzereydi. Bunun nasıl bir salaklık olduğunu anlayamadım. Çağrı başıyla vurulan Giray'ı işaret etti.

Eray nabzını kontrol etikten sonra, "Ölmüş." dedi.

Ben rahatladım.

"Sonunda iyi bir haber." deyiverdim.

Çağrı benim kadar mutlu gözükmüyordu. Yüzünü bana döndü.

"Birinin ölmesi iyi bir haber değil. Ayrıca yaşasaydı daha çok işimize yarardı." dedi.

Çağrı'nın nasıl biri olduğunu anlayamadım. Hep ön yargılı biri olmuşumdur. Çoğunlukla da haklı çıkarım. Ama şimdi kafam karışıktı.

"Bizi, özellikle beni öldürmek istiyorsa, ölmesi iyi." dedim.

Eray yerden el fenerini aldı ve bize doğru tuttu.

"Gidelim," dedi. Bana doğru yaklaştı. Feneri yüzüme tutuyordu. "Demek bu kadar uğraştıran kız bu," dedi. Derin bir nefes aldı. "Umarım buna değersin"

"Ne saçmalıyorsun sen?" deyiverdim.

Bugün öldürülmeye çalışılmış, defalarca kez de hakarete uğramıştım. Şimdi ise bir şeylere değip değmeyeceğim düşünülüyordu.

"Farkındaysan hepimiz ölüyorduk." dedi.

Onları öldürmek isteyen benmişim gibi olan konuşmalara daha fazla dayanamadım, "Bunun benimle ne alakası var? Eğer hayatlarınıza bu kadar değer veriyorsanız, belki de bana yardım etmemeliydiniz. Ayrıca Hazan'ın beni öldürmek istediğini zannetmiyorum. Sizin amacınız ne?" dedim.

Eray konuşmak üzeriydi ki Çağrı araya girdi.

Eray'a, "Ne yapıyorsun sen?" dedi. "Arabamı gördüler git onu hallet. Bende kız kaçmadan onu eve götüreyim."

Son dediğini daha kısık sesle söyledi. Tüm bu konuşmalar kafamı karıştırıyordu. Hazan onlara katılmamı istediklerini söylemişti. Hangi tarafın iyi olduğunu bilmiyordum. Eray benden nefret ediyor gibiydi. Hazan ise kaçmıştı. Bu insanların benden istediği tam olarak neydi? Neyin içine düşmüştüm böyle? İçimi uzun zamandır hissetmediğim bir öfke kapladı. Damarlarım patlayacak gibiydi. Belli etmemek için elimden geleni yaptım. Çağrı'nın arabasından çantalarımı alıp Eray'ın arabasına koydum. Öfkeden gözüm hiçbir şeyi görmüyordu. Ön koltuğa oturdum. Öfkem gelişerek tarif edemediğim bir his oldu. Bu öfke, korku ve heyecanın karışımıydı. Ellerim buz kesti. Yüzüme tuttuğumda yanaklarımınsa yandığını hissettim. Büyük ihtimalle şu an suratım kıpkırmızıydı. Bu sırada Çağrı'nın Eray'la olan konuşması bitti. Yanıma gelip, şoför koltuğuna oturdu.

"Nereye gidiyoruz?" diye sordum.

Arabanın kapısını kapatmasıyla içerisi karanlığa büründü. Tavandaki ışığı açtı. Yüzünü bana döndü. Daha önce yapmadığı bir şekilde göz teması kurdu. Konuşmaya başladı.

"Nasıl hissettiğini biliyorum. Ama biz kötü olan tarafta değiliz. Sana gerçekten yardım edeceğim." dedi.

Ne diyeceğimi bilmiyordum. Ben de sustum ve beni bir bilinmeze götürmesine izin verdim. Kısa süre sonra uykuya dalmış olacağım ki omzumdan dürtülerek uyandım. Çağrı geldik diyordu. Uymak beni sakinleştirdi. Vücut ısımın normale döndüğünü hissedebiliyordum. . Arkakoltukta ki çantalarımı alıp arabadan indim, kapıyı sertçe kapattım, derin bir nefes aldıktan sonra etrafı incelemeye başladım. Beni eski bir konağa getirmişti. Bahçesinde bir çok farklı araba vardı. Arkama baktığımda etrafının duvarlarla çevirili olduğunu gördüm.

"Burada kim oturuyor Bruce Wayne mi?" dedim.

"Evet," deyip güldü. "Gerçek Bruce Wayne"

BÖLÜM SONU

Gece YürüyenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin