Yeni bölüm yakında.
Beğenmediğiniz kısımları yorum olarak ya da özelden bana yazabilirsiniz. Herkese cevap veriyorum ve yorumlarınızı dikkate alıyorum.
İyi okumalar.
Paniklemem onu da korkuttu.
"Dönüşecektin." dedi.
Benim tamamen unuttuğum şeyi fark etmesi beni şaşırttı.
"Nasıl anladın?" diye sordum. "Elindeki ne?" diyerek sorularıma devam ettim.
"Bu dönüşmeni engelleyecek bir ilaç. Korkma etkisi kalıcı değil." dedi.
Etkisi kalıcı olsaydı daha mutlu olurdum. Bu sayede evimden gitmem gerekmezdi. Nasıl anladığının cevabını vermedi. Ben de önemsemedim. Kapıyı açtım. Yere bıraktığım çantalardan birini sırtıma diğerini ise aynı şekilde önden kollarıma geçirdim. Kapıyı sertçe kapattım. Karşı komşumun bizi kapının arkasından dinlediğine emindim. Merdivenleri çıkarken giriş kattaki komşunun kapısı açıldı. Elindeki çöple birlikte apartman kapısına yöneldi. O çıkınca bizde peşinden çıktık. Kadının sırf bizi izlemek için dışarı çıktığına inanamıyordum. Çünkü öyle değilse gecenin köründe çöp atmak için gerçekten iyi bir nedene ihtiyacı vardı.
"Araban hangisi?" diye sordum.
Cevap vermeden yürümeye devam etti. Adımları gitgide hızlandı.
Arabaya geldiğimizde kapısını açıp, "Çabuk bin." dedi.
Arabasına bakacak zamanım olmadı. Panik halinde çantalarımı arka koltuğa bırakıp, ön koltuğa oturdum. O ise çoktan yerindeydi. Arabayı çalıştırdı. Arkaya baktığımda bizim hareketlenmemizle aynı anda çalışan bir araba daha gördüm. Biz ilerlerken o da peşimize takıldı.
"Onlardan kurtulabilecek misin?" diye sordum.
"Seni görmeselerdi daha kolay olurdu." dedi.
Beni nasıl görmeyeceklerdi ki diye düşünüyordum. Camdan filan atlamalıydık herhalde. Ya da kılık değiştirmeliydim.
"Benim mi suçum?" deyiverdim.
Hala peşimizdeydiler. Ama iki araçta sakince ilerliyordu. Sorumun üzerinden uzun bir zaman geçmişti ki bana cevap verdi.
"Buraya geleceğimi bilmiyorlar. Yüzümü görmediler. Sen onlar için kolay avsın. Sessizce halledeceklerdi."
Cevabı beni şimdi de kolay av yaptı.
"Sonuç olarak benim suçum mu?" diyerek sorumu tekrarladım.
Cevap vermedi. Kısa sürelik sakin ilerleyişin sonuna gelmişe benziyorduk. Çünkü kemerimi takmamı söyledi. Ben de dediğini yaptım. Ara sokakların ve caddelerin yerini otoyol aldı. Karanlık nedeniyle tam olarak nerede olduğumuzu anlayamıyordum. Geçtiğimiz yerlerde ki dükkanlar kapalıydı, trafik cezası alacak kadar da hızlıydık. Kendi arabam yoktu.
Babamınsa seksenden hızlı gittiğini görmemiştim. Şimdi ise koltuğa hareketsiz bir biçimde yaslanmış duruyordum. Arabada giderken çok kolay midem bulanırdı. Pizzanın boğazıma kadar geldiğini hissedebiliyordum. Elimi ağzıma götürdüm. Torpidoyu açtım, içi boştu.
Çağrı, "Ne arıyorsun?" diye sordu.
Arkama baktığımda hala peşimizdeydiler. Araba bir sağa bir sola manevra yaparak, diğer araçları geride bırakıyordu. Tabi ki peşimizdeki hariç.
"Midem bulandı." dedim.
Gözünü yoldan ayırmadan konuşmaya devam etti.
"Nesin sen? Beş yaşında mı?" diyerek, bana kızdı.
İçinde bulunduğumuz durum onu germişe benziyordu. Haklıydı, uzun zamandır peşimizdeydiler. Ben ise artık kusmak üzeriydim.
"Artık dayanamayacağım." diye cırladım.
Gece olduğundan çıkarken üstüme hırka giyinmiştim. Bir hışımla onu çıkardım. Poşet gibi kullanıp, içine kusmaya başladım. Çok kötüydü. Yediğim pizza sıvı halinde dışarı çıkarken nefessiz kalmama neden oluyordu. Bir süre sonra bitti. Ağzımı hırkaya temizledim. Nefes nefese kalmış bir halde kendime gelmeye çalışıyordum. Elimde ise içi kusmuk dolu bir hırka vardı. Camı açıp hırkayı dışarı attım. Çağrı benim yaptıklarımı önemsemiyor gibiydi. Tam o anda telefonu çaldı. Şarkı değildi. Sıradan zırlamalardandı.
"Cebimden alıp, açar mısın?" diye sordu.
Üstünde siyah kot bir ceket vardı. Elimi cebine sokup telefonu çıkardım. Eray yazıyordu. Kapanmadan hemen açtım. Sesi hoparlöre verdim.
Eray, "Neredesin?" diye soruyordu.
Böyle bir anda konuşuyorsa, Eray önemli biri herhalde diye düşündüm.
Çağrı, "Peşimdekilerden bir türlü kurtulamıyorum." dedi.
Tekrar konuştuğunda Eray'ın ses tonu değişti.
"Sessizce halletmen gerekiyordu." dedi. Çağrı'dan cevap alamayınca konuşmaya devam etti. "Eve gelme. Eski deponun oraya gel."
Telefon kapandı. Benim için zor olan kısa bir yolculuk daha yaptıktan sonra dedikleri eski depoya geldik. Arabayı durdurup benim çantalarımın yanında olan çantasını alıp arabadan indi.
"Çabuk, gelsene!" diye bağırmasıyla kendime geldim. Çantalarımı almaya yeltendim ki, "Bırak onları." dedi.
Terkedilmiş depo olaylarının sadece filmlerde olduğunu düşünüyordum ki şu an karşımda gerçek bir tanesi vardı. Etrafta bizden başka insan yoktu. Sadece depo dedikleri kırık döküp yıkılmaya yüz tutmuş yapı ve bizim aracın uzağına park edilmiş olan diğer araç. Arabanın kapısını sertçe kapattım. İçeri girdiğimizde fener ışığı bizi karşıladı. Eray olduğunu düşündüğüm kişi bizi görünce rahatladı ve feneri indirdi. Etraf karanlık olduğundan Eray'ın neye benzediğini bilemiyordum.
"Ölmemişsin." dedi.
Çağrı, "Uzun süreceğini zannetmiyorum." diyerek onu yanıtladı. Çantasından büyük bir silah çıkardı. Silahlardan anlamadığım için ne olduğunu bilmiyordum. Ama kesinlikle bana doğrulttuğu değildi. "Sen köşeye geç." dedi.
Dediğini yaptım. Sırtımı duvara yaslayıp beklemeye başladım. Deponun içerisi tamamen boştu. Boş olmasa bile etraf zar zor seçiliyordu. Ama yerler çamurlu gibiydi. Yürürken ayağın içine batıyordu. Bu sırada Çağrı'da elindeki silahla kapının yanındaki duvara yaslandı. Sonunda misafirlerimiz içeri girdi. Çağrı'nın silahı ateşlemesiyle daha önce duymadığım kadar yüksek bir ses kulak zarımı patlatacak gibi oldu. Kadın Çağrı'nın kolunu yukarı kaldırıp, ölümden kurtuldu. Bu sırada Eray'da adamla uğraşıyordu. Adam Eray'ı bir hiçmiş gibi fırlattı. Bir süre boğuştuktan sonra Eray ve Çağrı yerde başlarına silah doğrultulmuş bir şekilde yakalandılar. Kendime ait bir kaçış planı düşünürken, Çağrı'nın adını Hazan olarak söylediği kadın konuşmaya başladı.
"Yanıma gel tatlım, korkmana gerek yok." dedi ve ekledi. "Küçük tatlı bir kızın peşindeydik. Ama şimdi elimizde olana bak, Çağrı Eğilmez ve Eray Ege. Babanız size çok kızacak çocuklar."
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Yürüyenler
ChickLitNida isteği dışında kurtadama dönüştürülmüş genç bir kızdır. Isırıldığından bu yana kendisini insanlardan uzak tutmaya çalışarak hayatına devam etmektedir. Fakat hiç beklemediği bir anda kendisini büyük bir savaşın içinde bulur. Bu savaş ona kendisi...