Kır Çiçeklerim bir hafta aradan sonra yeni bir bölümle daha karşınızdayım. Yine sizi fazla beklettiğimi düşünmüyorum, oldukça da uzun bir bölüm olduğunu düşünüyorum. Bir daha ki bölümü en kısa zamanda atmak için elimden geleni yapacağım. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Okuma ve oy sayılarını arttırmaya gayret edelim lütfen. Hepinizi kocaman öpüyorum. HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM. ❤️❤️❤️❤️
Rabia Deniz KONUK
~Zeynep~
Karşımızda Eylülü görmemizle hiçbirimizin ağzından bir kaç saniye boyunca çıt çıkmamıştı. Normalde bu saate kalmazdı okuldan gelmesi. Şimdiye kadar çoktan çıkmış olmaları gerekirdi. Ama doğru ya. Hafta da bir gün ilk okul çocuklarını alıştırma etkinlikleri düzenliyorlar. Her hafta bu saatlerde yine okulun servisi tüm öğrencileri evlerine bırakır. Ama neden bu akşam kafeye bırakmıştı ki. Duygu özellikle Ezgi'yi diğer elemanlara göre erkenden eve gönderir. Ezgiyle ilgilenmesini isterdi. Tabi böyle olunca şaşırmamız çok normaldi. Özellikle şu an en son görmeyi isteyeceğimiz kişi Eylül'dü.
Duygu gözündeki yaşları eliyle savurup kızının yanına ilerleyip önce sarılıp sonra da yüzünü avuçladı.
"Anneciğim senin ne işin var burda? Servisin seni bizim evin önünde bırakması lazımdı."
"Ben servisi kullanan abiye söyledim anne. Annemi özledim beni kafeye götürür müsün dedim o da beni buraya getirdi."
O kadar masum o kadar tatlı bir o kadar da çocuk olduğunu belli eden konuşması vardı ki. Bir kaç saniye de olsa şu gergin ortamı neşelendirmeye yetmişti.
Eylül annesinin ağladığını görünce eliyle gözündeki yaşı sildi. Çocuk aklı işte hiç birşeye kesmiyor. Merak içinde sordu.
"Neden ağlıyorsun anneciğim?"
"Ağlamıyorum kuzum, gözüme toz kaçmıştı da. Ama bak sen şimdi o acıyan yerime dokundun ya. Artık hiç acımıyor."
"Yalan söyleme, ne zaman ağlasan hep aynı şeyi söylüyorsun. Ben gördüm kavga ediyordunuz."
Duygu ile birlikte hepimizin gözünden bir korku geçmişti. Az önce çocuk aklı demiştim ama şimdilik lafımı geri alıyorum. Bu çocukların aklına erişmek mümkün değil. Bazı çocuklar var ki bizden bile daha akıllı olabiliyorlardı.
Bir saniyeliğine Kerem'le birbirimize baktıktan sonra ne demek istediğimi anlayıp Eylülü kucaklayıp yanağına sert bir öpücük kondurdu.
"Anneler hiç çocuğuna yalan söyler mi prenses. Biz aramızda şakalaşıyorduk sadece."
"Hayır gördüm ben şaka falan yapmıyordunuz. Annem ona bağırıyordu. Sonra sen anneme bağırdın. Sen anneme bağırmazsın biliyorum ben o sizi kızdırdı değil mi?"
O diye işaret ettiği kişi birbirlerinden haberleri bile olmayan öz be öz babası Tarıktı. Bunu bu dünyada benden ve de Duygu dan başka bilen kimse yok. Ama bu böyle sonsuza kadar gidemez er yada geç herkesin herşeyi öğreneceğine eminim.
Eylül sinirle Kerem'in kucağından inip öz babası Tarıkın karşısına dikildi. Ellerini belinden destek alır bir vaziyette tutup hesap soran ve de aynı zamanda kızgın gözlerle bakıyordu.
"O gün iyi bir insan olduğunu sanmıştım ama ve değilsin işte.Git burdan, sevmedim ben seni. Sen önce Kerem abimi kızdırdın sonra da annemle Zeynep ablamı ağlattın. Kötüsün sen. Git kafemizden istemiyorum seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilek Mevsimi🍓🍓🍓 (Kitap Oluyor)
RomanceBen Zeynep, 25 yaşındayım Annem Yonca ile mütavizi bir hayatımız varken günün birinde başka bir aile çıkıp bana gerçek ailem olduklarını söylediler. Hayatım o andan itibaren değişti. Peki Ya yıllardır aşık olduğum adam Tolga onu sevdiğimi sanarken k...