19-Nişanlanıyoruz

609 107 7
                                    

Kır Çiçeklerim benim;

Yeni bir bölümle daha karşınızdayım. Bazı yerlerde affınıza sığınıyorum, yine bana kızabilirsiniz ama şunu söyliyebilirim ki; sevineceğiniz sahneler çok yakın. Umarım bölümü beğenirsiniz. Hepinizi kocaman öpüyorum. Okuma ve oy sayılarını arttırmaya gayret edelim lütfen.

RABİA DENİZ KONUK



*****

~Zeynep~

Duygu'nun bizim için hazırladığı odaya gelip direk yatağa uzandım. Üzerime giyinmem için kendi kıyafetlerinden vermeyi teklif etse de istemedim. Zaten hepi topu bir gün kalıcaz, onda da kızın kıyafetlerini giyip te kirletmeyeyim. Odanın içi bir misafire göre fazla derli topluydu. İçinde banyosu bile vardı. Normalde olsa bu yorgunluğun üstüne bir duş alırdım ama az öncede dediğim gibi yanımda yedek kıyafetim yok. Kerem evden çıkmadan çnce yatıya kalıcağımızı başından söyleseydi, mutlaka yanıma yedek kıyafet alırdım.

Kerem demişken yine yaptı yapacağını beni üzmekten zevk alıyorsa bunu bana açık açık söylemeli ve nedeninide anlatmalı. Bir kaç dakika öpüştükten sonra yine ayrılan kendisi oldu gözlerime bile bakmadan sadece sustu konuşmadı. Ve bunun üzerinede sabahtan beri sessiz olan telefonlarımız Selin'in araması üzerine çalıverdi. Kerem açıp açmamakta kararsız bile kalmadan biricik sevgilisiyle rahat rahat konuştu. Hatta benimle olduğunu söylemedi bile. Neymiş efendim uzakta olan arkadaşı gelmişmişte kendisiyle görüşmek istiyormuş diye yalanlarını sıraladı. Kimisini gözümün içine baka baka kimisini gözlerini kaçırarak. Telefon konuşmasının sonuna yaklaştığını anlayınca onunla göz göze gelmemek için odaya çıkmıştım.

Odanın içi karanlıktı, kapının açılma sesini duyunca başımı kaldırıp bakmadım bile. Niyetim onun bana çektirdiği gibi ona acı çektirmek değildi. Sadece her seferinde kırılan kalbim izin vermiyordu yüzüne dönüp bakmaya.

Yataktaki hareketlilikle onunda uzandığını anladım. Saçıma değen elin ardından "Zeynep." Dedi. Benimde artık biriken yaşlarım akmaya hazır vaziyetteydi. Belime dolanan elleriyle göz yaşım hem akıyor, hem de nefes alışverişlerim hızlanıyordu. Yavaş yavaş ona döndüğümde uzanmış beni izliyordu, ona baktığımı görünce yüzünü masum bir gülücük aldı. Ama ağladığımı farkettiği an gülücük yerini üzüntüye bıraktı. Sahte bir üzüntüye.

Elini yüzümde gezdirip gözyaşlarımı silmeye çalıştı.

"Lütfen ağlama."

"Neden bana bunu yapıyorsun?"

"Birşey yapmıyorum ki."

"Hayır yapıyorsun, sürekli beni incitiyorsun, basit bir incitme değil bu."

Gülümseyerek. "Sen güçlü bir kızsın, incinmek nedir bilmezsin ki."

"Bende öyle sanıyordum, kimse şu ana kadar beni böyle incitemedi. Cesaret etmeye kalkanlar sa hep kendi kazdığı kuyuya düştü."

"Peki şimdi ne oldu da bu kadar çöküşe geçtin? Eski Zeynep'e ne oldu? Tuttuğunu koparan asla vazgeçmeyen kıza ne oldu?"

Ağlarken bu lafı bir anda güldürdü. "Tuttuğunu koparmak ha? Beni Zara'yla karıştırdın herhalde?"

Elini yüzümde gezdirip konuşuyordu. "Seni kimseyle karıştırdığım falan yok, karıştırılıcak bir yanın yok çünkü. Seni tanıyalı çok uzun zaman olmadı belki ama o kısacık zamanda seni en iyi ben anlayabildim. Cesursun, bazen agrasifsin, kendini beğenmiş bile olabiliyorsun ahahah.." sinirle omzuna vurdum, söyledikleri beni bile güldürüyordu.

Çilek Mevsimi🍓🍓🍓 (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin