29-Fotoğrafçı

344 94 2
                                    

Kır Çiçeklerim bir yeni bölümle daha karşınızdayız. Şimdiye kadar ki en uzun bölümüm bu oldu. Umarım beğenirsiniz. Okuma ve oy sayılarını arttırmaya gayret edelim lütfen. Hepinizi kocaman öpüyorum.

Rabia Deniz KONUK



~Zeynep~

Önümdeki çaydan bir yudum alıp gözlerimi kaldırdığımda evdekileri bir taradım. Bulut, kahvaltıdan sonra dershaneye gidecek olduğundan kolunda çantası önündekilerden hızlı hızlı yiyordu. Zara yemekten daha çok sosyal medya hesaplarında gezindiğinden ara ara çatalıyla hafif şeyler tıkınıp duruyordu. Masada bir kişi dışında herkes burdaydı. Daha dün gece sabah kahvaltıdan önce burda olması konusunda uyarmıştım. Masaya oturmadan önce bir kez aramama rağmen kapalıydı telefonu. İyice merak etmiştim. Onu geçtim amcama ne diyeceğim, dünkü hafiflettiğim siniri bugün tekrar aynı zirveye ulaşmazsa ne iyi. Elindeki gazeteyi okurken bir kaç kere gözü önce Kerem'in oturduğu sandalyeye ordan bana kaydı bakışlarından anladığım kadarıyla "Kerem'in hala neden bu masada olmadığını?" Soruyordu. Gözlerimi kaçırarak hiç bir göz hareketinde bile bulunamadım. Nerde olduğunu ondan daha çok merak ediyordum. Artık dayanamadı ki gazetesini hızla katlayıp hesap sorarcasına sordu.

"Kızım Kerem hala gelmedi mi? Dün gece sabah onu burda görmek istediğimden bahsetmiştim. Herhalde konuştuklarımızı ona bahsetmedin?"

Ya ben burda konuştuklarımızı daha dün geceden sevgilime haber vermişim sabah burda ol diye defalarca itaatlerde bulunmuştum bide üstüne nerde kaldı diye meraktan kıvranıyorum amcam olacak adam da beni konuştuklarımızı Kerem'e söylememekle suçluyordu. Yani kimse kusura bakmasın ama Kerem gerçekten çok haklı amcam bazen cidden hiç çekilmez oluyordu.

Yutkunarak; "Olur mu amca hiç öyle şey hem de seninle konuşur konuşmaz haber etmiştim sabah kahvaltıda olacağını söylemişti."

"Madem öyle söyledi neden hala ortada yok beyefendi. Benim mi gözlerim bozuldu yoksa oturduğu sandalye hala boş mu?"

"Sinirlen ne abi Kerem'i bilirsin hep geç gelir zaten e İstanbul trafiğinide hesaba katarsak geç kalması gayet normal."

Yaşa be baba! Zaten sen de konuşup amcamın gereksiz konuşmalarına engel olmasan kimsenin araya gireceği yok.

"Daha sabahın körü ne Yılmaz, ne trafiğiymiş bu saatte? Herkes masada ama o hergele sabah kahvaltıya başlanır başlanmaz burda ol diye haber göndermeme rağmen hala teşrif edemediler. Söylediklerim bir kulağından girip diğerinden çıkıyor resmen. Hoş mesajımı aldı mı o bile muamma ya?"

Hala Kerem'le konuşmadığımı imaa ediyordu. Yav bu adama bir şeyi ispat etmek için illa bir kanıtının mı olması gerekiyordu. Ben Zeynep Duran'dım kimseye birşeyi ispat etmek zorunda değildim. Bu amcam bile olsa.

"Merak etme gönderdiğin mesajlar o kadar kesin ki bir kulağımdan girip diğerinden çıkması mümkün değil, hatta dün akşamdan beri kulağımda çınlıyor."

Kerem'in sesini duyunca ben de dahil hepimizin yönümüzü değiştirip tek odak noktamız o olmuştu. Onu görünce sabahtan beri olan merağım yerini az da olsa rahatlamaya bırakırken az önce amcama söylediği cümle üzerine biraz tırsmıştım.

Çilek Mevsimi🍓🍓🍓 (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin