48-BABA

212 94 2
                                    

Kır Çiçeklerim 🌼 Yeni bir bölümle daha karşınızdayım. Yine fazla zaman kaybetmeden bölümü attığımı düşünüyorum. Sizi çok fazla bekletmeyi inanın hiç istemiyorum. Ama lütfen sizden ricam sizde bu hikayemin büyümesinde bana yardımcı olun. Okuma ve oy oranlarını arttırmada gayret edelim lütfen. Okurken yorum yapmayı da ihmal etmeyelim. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere dilerim. Hepinizi kocaman öpüyorum. 😘😘😘

Rabia Deniz KONUK


~Duygu~

Normal şartlarda şu an hiçbir gelen teklifi düşünmeden kızımın okulda benim ise ÇİLEK MEVSİMİ nde olmam gerekirken şimdi ki yaşadığım şey beni  birazcık mecbur etmiş gibiydi. Ne mi oldu derseniz? Ne olacak? İsmini zikretmekten bile hoşlanmadığım adama yani ne kadar kabul etmesem de bir yerde çocuğumun babası olan adam adı Tarık olan sizin bildiğiniz üzere. Sabahın köründe kapımıza dikilip hadi sizi boğazda kahvaltıya götürüyorum demez mi? Benim daha reddetme me bile fırsat vermeden kızım sevinçle kabul edip babasının kucağına zıpladı. İndikten sonra da bir hızla odasına hazırlanmaya gitti. İkimizde kapı pervazında nerden çıktı bu diye hesap soracaktım ama lafı ağzıma öyle bir tıktı ki yani ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Emrivaki lerden hiç hoşlanmam ama kızım için mecbur kabul etmek zorunda kaldım.

Şimdi ise ben Eylül'ün önündeki kahvaltılarını yemekte yardımcı olurken ara ara kendim de birşey ler tıkınıyordum. Beyefendi de sadece önündeki çayı içip bizi seyrediyordu. Hayır bizi kahvaltıya çağıran sensin ama ağzına lokma koymaktan acizsin. Bilseydim hiç gelmezdim. Gerçi sadece bizim aç olduğumuzu düşünüp böyle bir nezakette bulunmasını da hoş karşılamadım değil tabi☺️

"Baba?"

Eylül'ün sanki babasını yıllardır tanıyormuş gibi bu kelimeyi hiç söylememiş olmasına rağmen çekinmeyip baba demesi demesi beni içten içe mutlu ediyordu.

"Efendim kızım?"

"Yine böyle üçümüz kahvaltı yapmaya geleceğiz değil mi?"

Tarık kızına karşı göstermekten kaçınmadığı gülüşünü yüzüne yerleştirirken aynı zamanda benden onay beklercesine yüzüme baktı.

"Kızım sürekli sürekli böyle kahvaltı yapmaya vaktimiz olmayabilir. Ben çalışıyorum, baban çalışıyor senin okulun var."

"Bunun hafta sonu da var ama Duygucuğum?"

Beni köşeye sıkıştırıp sırıtıp duruyordu. Ben sana bu lafını ödetmesini iyi bilirdim ama dua et ki Eylül var. Kötü etkilenmesini istemiyorum."

"Tamam anne hafta sonu yine kahvaltı yapalım hatta her hafta sonu yapalım mı baba?"

"Aa Eylül kızım çok ayıp ama, hem sonuçta baban da iş güç sahibi insan onunla bize ayırmayacak kadar önemli işleri olabilir." Dedim ve az önceki lafına ithafen vurdum ve gol oldu.

"Annen çok yanlış düşünüyor kızım, eskiden bir hayatım vardı doğru ama siz hayatıma girdiğinizden beri o hayatımı bir köşeye attım. Artık benim için sadece siz varsınız. Ne kadar önemli bir işim olursa olsun sizden daha önemli olmayacağını bilmenizi istiyorum."

Az önce o eski hayatımı bir köşeye attım, benim için artık siz mi varsınız? Dedi yoksa ben mi yanlış duydum? Tarık bildiğimiz Tarık, kendinden başka hiç kimseyi düşünmeyen Tarık onun içinde en değerli varlık olduğumuzdan bahsetmişti. Buna inanmak gerçekten imkansızdı ama bunu söylerken de çok samimi görünüyordu. Tıpkı yıllar önce aynı samimi sözleriyle beni kendine deliler gibi aşık etmişti. Onun için artık onun ağzından çıkan her bir cümleye inanmamayı bir kere kafaya koyup kendime sözler vermiştim.

Çilek Mevsimi🍓🍓🍓 (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin