Seokjin ve Namjoon el ele durmuş önlerindeki büyük ve gösterişli kapının açılmasını beklerken, Namjoon derin bir nefes alıp vermişti. Kalp atışları giderek artmaya başlarken kendini rahatlatmak ister gibi boğazını hafifçe temizledi. Hemen ardından önlerinde durdukları kapı ardına kadar açılmış ve ufak tefek, ellilerinde bir kadın gülümseyerek onları selamlamıştı.
"Hoş geldiniz efendim."
"Hoş bulduk Bayan Soo." diye yanıtladı Seokjin oldukça nazik bir gülümsemeyle kadına yanıt verirken. "Nasılsın?"
"Gayet iyiyim." dedi kadın gözleri kaybolana dek gülümseyerek. Daha sonra da Seokjin, Namjoon'a doğru bakmış ve onu bilgilendirmişti.
"Bayan Soo evin her şeyidir. Taehyung ve ben onun elinde büyüdük sayılır." diye açıkladı Seokjin kadının gülümsemesinin biraz daha genişlemesine neden olurken. Hemen sonrasında da Namjoon'u işaret etmişti. "Bu da Namjoon."
"Hoş geldiniz." dedi kadın Namjoon'a da gülümseyerek saygılı bir biçimde selam verirken. Namjoon da ona gülümsemiş ve hemen arkasından onu selamlamıştı.
"Hoş bulduk."
"Herkes nerede?" diye sordu Seokjin, Namjoon çantaları sırtından çıkartıp dikkatlice yere koyarken. Hemen sonrasında Seokjin'in yanındaki yerini almıştı.
"Salondalar." diye açıkladı kadın hızlı bir hareketle kapıyı kapatıp ardından Seokjin ve Namjoon'un önünden geçerken. "Onlar da sizi bekliyorlardı."
"Pekala." dedi Seokjin gülümseyerek. "Gidelim o halde."
"Size eşlik edeyim Seokjin." dedi Bayan Soo önden yürümeye başlayarak. Seokjin ve Namjoon ise arkasından onu takip etmeye koyulmuştu.
Namjoon devasa boyutlardaki eve yavaşça göz gezdirirken derin bir nefes daha bıraktı. Gerginliği adım adım artıyordu ve kalbi kulaklarında atmaya başlamıştı.
Geniş holü bitirip sağ tarafa döndükten hemen sonra Bayan Soo adımlarını hızlandırmış ve Seokjin ile Namjoon'un geldiğini salondakilere duyurmuştu. Saniyeler sonra ise Seokjin ve birkaç adım arkasındaki Namjoon geniş salona giriş yaptı.
Salondaki neredeyse her şey beyazdı ve geniş koltuklar karşılıklı bir biçimde yerleştirilmişti. Uç taraftaki duvarda mermer bir şömine duruyor ve duvardaki tablolar ise eve oldukça sanatsal bir hava katıyordu. Salon o kadar büyüktü ki orta yerde duran kocaman koltuklar bile yeterince yer kaplayamamıştı.
Namjoon, salonun ortasında durduklarında onlara doğru dönen beş çift gözden sonra yutkundu ve hemen ardından Seokjin'in adeta bir kopyası olan kadının, yüzündeki kocaman gülümsemeyle birlikte onlara doğru yürümesini izledi. Nefesinin düğümlenerek boğazında kaldığını hissettiği sırada ise kadın tam önlerinde durup, zarif bir hareketle Seokjin'e sarılmıştı.
"Hoş geldiniz tatlım."
"Hoş bulduk anne." diye yanıtladı Seokjin de ona sarılırken. Ardından Bayan Kim geri çekilmiş ve bir saniye bile vakit kaybetmeden önce kahve rengi gözlerini Namjoon'a doğru çevirmişti. Yüzündeki gülümseme ise hala yerinde duruyordu. Seokjin onun bakışlarının gittiği yönü gördüğünde harekete geçmiş ve hemen arka tarafında duran Namjoon'un elini tutup kocaman gülümsemişti. "Sizi Namjoon'la tanıştırayım."
"Merhaba efendim. Ben Kim Namjoon." dedi Namjoon sesinin titremesine aldırmayarak konuşurken. Hemen sonrasında ise saygı dolu bir ifadeyle eğilmişti. Namjoon yeterince eğildiğine kanaat getirdikten sonra hafifçe doğruldu ve Bayan Kim'in bakışlarının hala kendi üzerinde olduğunu gördü.