25- Sen İsteyene Kadar

595 60 38
                                    

Seokjin her sabah olduğu gibi bu sabah da günlerden cumartesi olmasına rağmen herkesten erken uyanmıştı. Yapacakları kahvaltı için keyifle bir şeyler hazırlıyor ve bir yandan da telefonundan müzik dinliyordu. Seokjin kendisini müziğe ve yaptığı işe kaptırmışken, Yoongi uykulu gözlerle mutfaktan içeri girmişti.

"Günaydın Jinnie."

"Günaydın Yoongi." dedi Seokjin gülümseyerek hazırladığı kahvaltıyı masaya yerleştirirken. "Taehyung uyanmadı mı hala?"

"Odasının kapısı kapalıydı." diye açıkladı Yoongi sandalyesine oturarak. "Muhtemelen hala uyuyordur."

"O zaman uyandırmayalım."

"Bence de." dedi Yoongi Seokjin'in kahve makinesindeki kahveyi bardaklarına dökmesini izlerken. "Şimdi uyandırırsak kesin akşama kadar söylenerek, çenesiyle ikimizi de bıktırır. Bu güzel cumartesi sabahında istediğim en son şey Taehyung'un dırdırını dinlemek."

Seokjin onun sözlerine gülmüş ve Yoongi'ye kahvesini uzatmıştı. Kendi kahvesini de masaya koyarken kapının zili yankılandı.

"Ben bakarım." dedi Seokjin hızlı adımlarla kapıya doğru yürürken. Hemen sonra da kapının diğer tarafında gülümseyen Jimin'i karşılayıp, içeri davet etmişti. İkili mutfaktan içeri girdiğinde Yoongi şaşkınlıkla yerinden doğruldu ve hemen sonrasında Jimin'i sımsıkı kucakladı.

"Hoş geldin Jiminie."

"Hoş buldum Yoongi."

Jimin Yoongi'nin hemen yanındaki sandalyeye otururken, Seokjin telefonundaki müziği kapatmış ve daha sonra da henüz dumanı tüten kahvesini Jimin'e doğru nazikçe uzatmıştı.

"Nasılsınız bakalım?" diye sordu Jimin gözleri kısılana dek gülümserken. Yoongi ise ona doğru baktı ve hemen ardından dayanamayarak sevgilisinin yanaklarını mıncırdı. Seokjin onlara bakıp gülerken Jimin Yoongi'nin yanağına bir öpücük kondurup geri çekilmişti.

"İyiyiz Jimin." diye yanıtladı Seokjin de gülümseyerek. "Ve belli ki sen de iyisin. Bugün bir hayli mutlu görünüyorsun."

"Evet." diye onayladı Jimin hemen kafasını aşağı yukarı sallayarak. "Çok iyiyim hyung. Abim nihayet depresyondan çıktı."

"Ciddi misin?" diye sordu Yoongi sevinçle gülümseyerek. Jimin'in, abisi yüzünden defalarca üzülüp ağlamasına şahit olmuştu ve onu ağlarken görmekten nefret ediyordu. Abisinin depresyondan çıkması demek, Jimin'in mutlu olması demekti. Ve Jimin mutlu olduğu zaman şüphesiz ki Yoongi de dünyanın en mutlu insanı olurdu. "Çok sevindim sevgilim."

"Ben de çok sevindim Jimin." dedi Seokjin gülümseyerek. "Açıkçası bu kadar çabuk düzeleceğini beklemiyordum. Abin bir hayli kolay atlatmış Juliet'in sevgilisi olması durumunu. Güzel bir haber bu."

"Ah, hiç sorma hyung." dedi Jimin gözlerini devirip gülerek. "Juliet'in aslında sevgilisi yokmuş. Abim ve kıskançlıkları işte.. Kim bilir nereden vardı böyle bir kanıya?"

"E bu daha da güzel bir haber." dedi Seokjin kıkırdayarak. "O zaman bir sonraki adıma geçmememiz için hiçbir neden yok."

"Kesinlikle geçmeliyiz." dedi Jimin hevesli bir ifadeyle Seokjin'i onaylayarak. "Abim bu sabah bana benim taktiklerim sayesinde Juliet'le tanışıp arkadaş olabildiğini ve onunla sevgili olabilme şansı elde ettiğini söyledi. Sonra da sımsıkı sarıldı ve kocaman gülümseyerek teşekkür etti. O kadar sinir bozucu bir şekilde mutlu ki sürekli sırıtıyor. Ne desem kahkahalarla gülmesi de cabası."

"Abinin kalan akıl sağlığı da yeterli olursa eğer, biz bu Juliet'i tavlarız." dedi Yoongi kendini beğenmiş bir ifadeyle gülümseyerek. Daha sonra da cümlesinde küçük bir düzeltme yapmıştı. "Yani abin tavlar."

NOTICE MEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin