Daegu'daki yıldönümü kutlamasından iki gün sonra herkes Seoul'a geri dönmüş, gündelik yaşantısına kaldığı yerden devam ediyordu. Seokjin bavuldan çıkardığı eşyaları yıkamaya atarken, Taehyung ise söylenerek onun verdiği direktifleri yerine getirmekle meşguldü.
"Söylenmeyi bırak artık." dedi Seokjin, Taehyun'un başını ütülemesinden bıkmış bir vaziyette yüzünü buruşturarak. "Alt tarafı eşyalarını getirip makineye atacaksın. Amma çok konuştun."
"Bıktım ya bıktım!" dedi Taehyung tişörtlerini makineye gelişigüzel bir şekilde hiddetle tıkıştırırken. "Daha dün geldik, yol yorgunuyum ben."
"Sanki yalnızca sen yorgunsun." dedi Seokjin gözlerini devirerek. "Şimdi yapmazsan bir daha asla o eşyaları o bavuldan çıkarmazsın sen. Haftalarca odanın bir köşesinde öylece durur. Ben seni bilmiyor muyum?"
"Çok çirkefsin abi." dedi Taehyung eşyalarını makineye yerleştirmeyi bitirdiğinde doğrularak. "Namjoon Hyung'a sabırlar diliyorum şimdiden."
"Çok konuşma."
"Ne o?" diye araya girdi Yoongi banyonun kapısında belirdiğinde. "Hala tartışıyor musunuz?"
"Taehyung yaşamaya bile üşendiği için bu tartışmalarımız hiç bitmeyecek maalesef."
"Biraz anlayışlı ve rahat olsan biter bence." dedi Taehyung hemen karşı saldırıya geçerken. "Ama biliyorum ben bu huysuzlukların nedenini. Namjoon Hyung seni yatağa atmadan geçmez bunlar."
"Sabır!" dedi Seokjin ellerini havaya kaldırırken. "Dua et seninle uğraşamayacak kadar yorgunum."
Seokjin banyodan çıkarken Taehyung da peşinden ilerleyerek onu takip ediyordu. Tabi bunu yaparken de konuşmaktan geri durmadı.
"İnsanın bir canı falan çeker. Hiç mi özenmiyorsun? Ne bileyim Namjoon Hyung'u görünce kanın da mı kaynamıyor?"
"Yoongi lütfen al şunu başımdan." dedi Seokjin başını ovalayarak kendisini salondaki kanepeye bırakırken. "Hiç çekecek halim yok."
"Taehyung hadi git bir bak bakalım biz mutfakta mıyız?" dedi Yoongi, Seokjin'in ayak ucuna oturduğunda. Taehyung ise gözlerini devirip gerçekten de mutfağa doğru gitmişti. Bunun üzerine Yoongi şaşkın gözlerini Seokjin'e doğrulttu. "Cidden de bizi aramak için gitmemiştir değil mi? Az da olsa en azından kendine yetecek kadar zekası olduğunu düşünüyordum ben çünkü."
Seokjin arkadaşının cümlesine güldüğünde Yoongi de pis pis sırıtmıştı. Daha sonra da Seokjin'i süzdü.
"Ee? Anlat bakalım. Nasıl geçti aileyle ilk tanışma?"
"Güzeldi." dedi Seokjin gülümseyerek Namjoon'un gerginliğini ve heyecanını hatırladığında. "Namjoon en başta biraz endişeliydi. Ama sonrasında rahatladı."
"Baban sorguya çekti mi?"
"Sorma." dedi Seokjin gözlerini devirirken. "Görür görmez bütün özgeçmişini sorguladı. Neyse ki onu durdurmayı başarabildik."
"Güzel." dedi Yoongi kafasını sallarken. "Senin adına mutluyum Jinnie."
"Teşekkür ederim Yoongi."
"Ama yine de bir konu sürekli olarak aklımı kurcalıyor."
"Neymiş o?" diye sordu Seokjin meraklı bakışlarını arkadaşına dikerek. Hemen sonrasında yattığı yerde doğrulmuş ve Yoongi'ye doğru dönerek oturmuştu.