Seokjin ve Namjoon günlük rutinlerine geri dönmüşlerdi. İkisi de hafta içi deli gibi çalışıyor, hafta sonları ise evde birlikte zaman geçiriyorlardı. Seokjin, Namjoon döndüğünden beri -yani yaklaşık olarak iki haftadır- onda kalmaya devam ediyordu. Zira Namjoon, Seokjin ne zaman eve dönmekten bahsetse, anında karşı çıkıp her seferinde ona olan özlemini henüz gideremediğini şiddetle iddia ediyordu. Seokjin onun bu çabalarına her ne kadar gülerek karşılık verse de, şimdilik Namjoon'un isteğine göre hareket etmeyi tercih etmişti.
Yoongi ve Jimin ise bir hafta önce balayından dönmüş ve hep birlikte Namjoon'un dairesinde güzel bir yemek yiyip, herkesle hasret gidermişti. Seokjin arkadaşına söz verdiği gibi yeni evli çift için dört dörtlük bir masa hazırlamıştı ve herkesin midesinin bu şekilde bayram etmesini sağlamıştı.
Seokjin tam da şimdi uçuk pembe, ayıcıklı pijamalarıyla birlikte yatağa girdiğinde rahatlamış bir şekilde yerinde hafifçe kıpırdanarak derin bir nefes vermiş ve hemen ardından az önce duştan çıkan Namjoon da yatağa girmişti.
"Bebeğim?"
"Efendim?"
"Şu arkadaşını yatağımızdan çıkartsak mı artık?"
Namjoon yatakta tam ortalarında boylu boyunca uzanan devasa, beyaz oyuncağı süzerken bir yandan da eliyle oyuncağı işaret ederek konuştu. Yoongi balayından döndüğünde Seokjin'e bu devasa alpacayı getirmişti. Ve maalesef Namjoon'un, sevgilisinin ilgi ve sevgisini üzerine çekip duran bu alpacayla başı bir hayli dertteydi.
"Neden ki?" Seokjin kollarını boynuna doladığı pofuduk arkadaşını kendisine doğru hafifçe bastırdıktan sonra sevgilisine üzüntüyle bakmıştı. "Ne zararı var benim alpacamın?"
"Bir zararı yok." dedi Namjoon omuz silkerek. "Yatak için biraz fazla büyük sadece."
"Değil." dedi Seokjin dudaklarını büzerek, acınası bir ifadeye bürünen gözlerle Namjoon'a bakarken. "Yere mi atayım RJ'i? Üşür o zaman."
"RJ canlı değil sevgilim."
"Hiç de bile. Çocuğum o benim." dedi Seokjin hüzünlü gözlerini biraz daha büyütüp, Namjoon'un üzerine salarken. "Anladım ben seni. Eğer bizi istemiyorsan gideriz, merak etme."
"Saçmalama." dedi Namjoon panikle Seokjin'in bileğini tutarak. Fakat Seokjin, sözlerinin tam tersi bir şekilde gitmek gibi bir eylemde bile bulunmamış, aksine bunu söylerken yatağa biraz daha yerleşmişti. Buna rağmen Namjoon onun bileğini tutmaya devam ederek konuştu. "Ben seni nasıl istemem? Sadece yatakta yer kalmıyor pek."
"Ben biraz daha kenara kayarım." dedi Seokjin yatağın diğer ucuna doğru sürtünerek giderken. Namjoon ise onu engellemek için yeniden konuşmuştu.
"Düşeceksin."
"Düşmem merak etme sen."
"Alpacayı diğer tarafa alsak?" diye sordu Namjoon daha fazla dayanamayarak gerçek sorununu dile getirirken. Bunun üzerine Seokjin kıpırdanmayı kesmiş ve duraklayarak Namjoon'a bakmıştı. "Ben de sana sarılmak istiyorum. Ama sen şu tüylü şeyi bana tercih ediyorsun anlaşılan."
"Onun ismi RJ." dedi Seokjin dudaklarını büzerek. Ardından devasa alpacayı alıp, gri saçlı olanın dediği gibi diğer tarafa koymuştu. Hemen sonrasında ise Namjoon'a doğru yaklaştı ve Namjoon ile RJ arasında uzandı. Onun bu hareketi karşısında Namjoon da rahatlamış bir şekilde uzanarak Seokjin'e doğru sokulmuş ve ardından kollarını sevgilisinin beline dolamıştı.