Bahçedeki ışıkların aydınlattığı büyük masada yok yoktu. Birbirinden lezzetli yemekler tek bir boşluk kalmayacak şekilde masanın üzerine yerleştirilmiş ve şık yemek takımları göz alıcı bir şekilde önlerine konmuştu.
Namjoon çok uzun bir zamandır bu kadar kalabalık ve gösterişli bir masada yemek yememişti. Anne ve babasının vefatından sonra kardeşiyle baş başa olmaya alışmışlardı. Arada sırada da dayısının evinde yerlerdi. Hayatından çıkmış olan kalabalık sofralar Seokjin'le birlikte yeniden hayatına geri dönmüş gibi görünüyordu.
"Her şey şahane görünüyor." dedi büyük anne Kim masanın baş köşesinde yanındaki eşiyle birlikte otururken. Yüzünde oldukça memnun bir ifade vardı. "Her şey için teşekkürler çocuklar. Her yıl bizi böyle şımartıyorsunuz."
"Bugün önemli bir gün." diye atıldı Taehyung sırıtarak. "Siz evlenmeseydiniz biz nasıl dünyada olurduk ki?"
Sözleri masadakileri güldürmüştü. Yardımcı Bayan Soo servisleri yaparken, Bayan Kim ise masada herhangi bir eksiklik olup olmadığını dikkatlice kontrol etti. Hiçbir şeyin eksik olmadığını anladığında ise rahatlayarak eşinin yanındaki yerini almıştı.
Namjoon tabağına küçük bir biftek almaya hazırlanırken, az sonra sağ tarafında oturan Seokjin'in sesini duydu.
"O et biraz küçük değil mi? Bugün de çatlayana kadar yersin diye düşünüyordum?"
Seokjin'in muzip ses tonu Namjoon'un bakışlarını ona doğru çevirmesine ve bu kez de sevgilisinin muzip bakışlarıyla karşı karşıya gelmesine neden olmuştu. Seokjin gözleri parıldayarak Namjoon'un cevabını beklerken, Namjoon onun sözlerine sadece gülmekle yetindi.
Az sonra herkes havadan sudan sohbet ederek yemeklerini yemeye devam etmişti. Namjoon kalabalık bir ailenin içinde olmayı neredeyse unutmuş gibiydi. Bu yemek ona çok eskiden ailesiyle birlikte yedikleri güzel yemekleri hatırlatmış ve o günlere duyduğu özlemi tam kalbinde hissetmesine neden olmuştu.
Namjoon'un annesi de yemek yapıp, evinde misafir ağırlamayı çok severdi. Bu nedenle Namjoon sürekli olarak akrabalar ve arkadaşlarla dolu masalarla büyümüştü. Ta ki ailesini kaybedene kadar.. Bu nedenle de önündeki bifteği yavaş hareketlerle birlikte keserken içinde garip bir duygu hissediyordu. Tam olarak ne olduğunu anlamlandıramasa da oradaydı.
Uzun bir yemek faslından sonra herkes karnı tamamen doymuş bir şekilde sandalyesine yaslanmış ve Bayan Soo masayı büyük bir pratiklikle şaşılacak bir şekilde hızlıca toparlamıştı. Seokjin de arkasından ona yardım etmek için ellerindeki tabaklarla birlikte içeriye giderken, Namjoon oturduğu yerden kalkıp masadaki bardakları taşımak için hareketlenmişti. Fakat bu hamlesi Bayan Kim'in gülümseyerek onu durdurmasıyla birlikte yarıda kaldı.
"Gerek yok tatlım." dedi kadın gülümseyerek Namjoon'un omzunu sıvazlarken. Hemen sonrasında da bardakları Taehyung'un elinde tuttuğu tepsiye yerleştirmişti. "Lütfen otur. Biz hallederiz."
"Yardım etseydim?" dedi Namjoon mahçup bir ifadeyle ısrar ederek. Gerçi o tepsiyi tuttuğu anda ortalığı birbirine katma ihtimali oldukça yüksekti. Namjoon elini özellikle mutfak eşyalarına attığı zaman bir hayli talan edici oluyordu. Ama yardım etmeden de duramazdı.
"Bitti bile. Sen diğerlerinin yanına geç."
Bayan Kim eliyle ilerdeki çardakta oturmuş büyükanne, büyükbaba ve Bay Kim'i işaret etmişti. Hemen sonrasında da Hoseok'u çekiştirerek onu da Namjoon gibi çardağa yönlendirdi. Namjoon ve Hoseok ısrarlarının bir işe yaramayacağını fark ettiklerinde ikiletmemiş ve birlikte yürüyerek geniş çardağa doğru yönelmişti.