Seokjin vize sınavlarının tam da ortasındaydı ve kafayı yemek üzereydi. Hafızasında tuttuğu tüm o formüller birbirine girmiş, Seokjin'in beyninin içinde çeşitli şekillerde dönüp duruyordu. Seokjin matematiği severdi. İlkokuldan beri en sevdiği dersti ve çoğu zaman işlemlerle uğraşmak ona zeka oyunu oynuyormuş gibi hissettirirdi. Ama bugün değil..
Zira Çok Değişkenli İstatistik Analiz dersinin vizesi üzerinden geçmişti. Ve kazazede Seokjin şu anda bin parçaydı.
Üniversitenin gösterişli kafelerinden birinde oturmuş, elindeki ders notlarını inceliyor ve az önceki sınavda sorulan kafasını patlatan sorunun doğru çözümüne ulaşmaya çalışıyordu. Önündeki beyaz A4 kağıdına karaladığı bir başka çözüm yolunun da üzerini sıkıntılı bir ifadeyle çizdi ve sonuca ulaşmak için başka bir yöntem denemeye koyuldu. Denediği beşinci yöntem de işe yaramadığında elindeki kalemi masaya bıraktı ve gözlerini kapatarak işaret ve orta parmaklarıyla başını ovmaya başladı. Sıkıntılı bir nefes verdi ve hemen sonrasında yan tarafındaki sandalyenin geriye çekilme sesini duyup gözlerini açtı. Aynı bölümde okuduğu en yakın arkadaşlarından biri olan Hyung Shik, yüzünde tıpkı Seokjin'in yüzündeki bezmiş olan ifadeye benzer bir ifadeyle yanına oturmuştu.
"Ben vazgeçtim." diye bildirdi Hyung Shik kahverengi saçlarını elleriyle geriye tararken. "Matematik öğretmeni olmayacağım."
Seokjin onun bu haline tebessüm etti. Zira istisnasız her sınavdan sonra Hyung Shik aynı cümleyi kurardı. Matematik Öğretmenliği bölümündeki dördüncü yılları olmasına rağmen bu cümleyi kurmaktan asla vazgeçmemişti.
"Bunu söylemek için sence de biraz geç değil mi?" diye sordu Seokjin tek kaşını kaldırarak, yanındaki arkadaşına bakarken. "Son yılımızdayız ve eğer işler istediğimiz gibi giderse bu yılın sonunda mezun olacağız."
"Sana bunu ilk yılımızdan beri söylüyorum." dedi Hyung Shik ciddi bir ifadeyle Seokjin'i süzerken. "Ve sen beni ciddiye alsaydın şu an bu bölümü bırakmıştım. Hepsi senin suçun."
"Sen sadece ağlaşmayı seviyorsun."
Seokjin arkadaşının bu haline gülerek cevap verdiğinde Hyung Shik omuzlarını silkti. Daha sonra da Seokjin'in masaya bıraktığı kalemi alıp elinde çevirmeye başlamış ve bir yandan da arkasına yaslanmıştı.
"Analitik Geometri sınavından da çakmamak için bu gece sabahlamam gerekiyor."
"Her şeyi son güne bırakmanın cezasını çekiyorsun sen." dedi Seokjin pis pis sırıtarak. "Bence etrafta fingirdeşmek yerine sınavlara en azından bir hafta öncesinden çalışmayı deneyebilirsin."
"Senin gibi Rahibe Teresa olamam ben Seokjin. Ne olur bunu benden isteme."
"Gerizekalı."
Seokjin kalemini sinirle Hyung Shik'in elinden alırken, Hyung Shik'in koca kahkahası kafede yankılanmıştı. Seokjin derin bir nefes verip gözlerini devirdi ve masasının üzerindeki notlarını dikkatlice toparlayıp ayaklandı. Hyung Shik de onunla birlikte ayağa kalkmıştı.
"Akşam istersen bize gel, birlikte çalışalım."
"Kalsın." dedi Hyung Shik ellerini açıp, sanki bir şeyi durdurmak istermiş gibi Seokjin'e doğru göstererek. "Yoongi'nin sevgilisi için ağlamalarını çekecek zerre kadar halim yok."
Seokjin güldü ve kafasını iki yana salladı. Yoongi'nin, Jimin'in abisiyle tanıştığından beri geçen iki aydır durmadan söylenmesi anlaşılan o ki herkesi bezdirmişti.
*** *** ***
Seokjin eve geldiğinde ortam oldukça sessizdi. Önce sırt çantasını yere bıraktı ve daha sonra da üzerindeki montu askıya astı. Yavaş ve yorgun adımlarla salona doğru ilerlediğinde sessizliğin nedenini hemen anlamıştı.