Seokjin ve Namjoon gün batımını izledikten sonra otelin terasında akşam yemeklerini yemiş ve ardından odalarına geri dönmüşlerdi. İkisi de üzerlerini değiştiriyor ve akşam eğlenmeye gidecekleri bar için hazırlanıyorlardı.Seokjin'in içi içine sığmıyordu. Bu tatil o kadar iyi gelmişti ki ona.. Sadece deniz kokusu, gün batımı, güzel yiyecekler ve çalan eşsiz müzikler.. Bütün bunların yanında bir de ihtiyacı olan tek şey. Namjoon.
Üzerindeki siyahlı beyazlı gömleği banyodaki aynada inceledi ve ardından saçlarını taradı. Beş dakika sonra ise tamamen hazırdı. Dışarı çıktığında Namjoon'u zaten onu beklerken bulmuştu.
"Hadi gidelim." dedi elini uzatarak gülümserken. Bunun üzerine Namjoon oturduğu koltuktan kalkıp kendisine uzanan eli tutmuştu.
"Yanımdan ayrılma." dedi sevgilisini takip ederken otelin asansörüne bindiklerinde. "Yine çok güzel olmuşsun. Gözümü üstünden ayırmamam gerek bu gece."
"Ayırma." dedi Seokjin gülerek ona doğru bir adım atarken. Ardından Namjoon'a doğru gereğinden fazla yaklaşmış ve kollarını onun boynuna becerikli bir hamleyle dolamıştı. Bu hareketi burunlarının birbirine çarpmasına neden oldu. "Hep bana bak."
Seokjin'in cümlesi Namjoon'un modunu tamamen değiştirdiğinde siyah saçlı olan onun dudaklarına küçük ama etkili bir öpücük hediye etmişti. Ardından geri çekildiğinde ise Namjoon tam da protesto etmek üzereydi. Fakat iki saniye bile geçmeden asansörün sinyalini duydu ve kapılar ardına kadar açıldığında Seokjin'in hızının nedenini çözdü.
İki sevgili otelden çıkıp palmiyelerle dolu geniş caddede el ele yürürken insanlar da onlar gibi caddede umarsızca dolanıyordu. Hava iyice karardığından her yer rengarenk ışıklarla süslenmiş ve coşkulu bir görüntü her yanı sarmıştı. Yan yana ve karşılıklı olarak yerleşmiş değişik mekanlardan yükselen müzik sesleri arasında bir süre nereye gideceklerini düşünüp öylece dolanmışlardı. Ardından bir tane barda karar kılıp içeri girmişlerdi.
"Nasıl?" diye sordu Namjoon içeri girip küçük bir masaya yöneldiklerinde. Sesi duyulsun diye hafifçe yüksek tonda konuşmuştu.
"Güzel." dedi Seokjin gülümseyerek onu onaylarken. Ardından ikili taburelere oturdu ve bir süre boyunca çalan müzikleri dinleyerek dans eden insanları seyretti.
"Hadi biz de dans edelim." dedi Seokjin bir süre daha geçtikten sonra heyecanla yerinden kalkarak.
"Edelim sevgilim."
Onun bu istekli hali Namjoon'u da gaza getirmiş ve ikili birkaç dakika sonra kendilerini renkli ışıklar altında dans ederken bulmuştu. Uzun dakikalar boyunca birkaç şarkıda dans eden ikili, yorulup susadıklarında biraz olsun dinlenebilmek için yeniden masalarına geçti.
"Susadım." dedi Seokjin kurumuş dudaklarını diliyle nemlendirirken. "Bir şeyler içelim mi?"
"Ne içeceksin?"
"Şampanya." dedi Seokjin hevesli bir şekilde. "Şampanya içelim mi?"
"Ne istersen içebiliriz." dedi Namjoon gülümseyerek onun yanağını sıkarken. "Ben şampanyalarımızı alıp geliyorum hemen güzelim."
"Tamam. Bekliyorum."
Şampanyalarını yudumlayan çift, ilerleyen saatlerde yeniden delicesine dans etmiş, anın tadını doyasıya çıkarmıştı. Dans etmelerinin vermiş olduğu hararet giderek daha da fazla bastırdığında bir kez daha yerlerine dönerek bir şeyler içmeye karar vermişlerdi. Namjoon yerinden doğrularak Seokjin'e baktı ve gülümsedi.