64- Yemek

535 37 49
                                    

Seokjin gözlerini araladığında her yer karanlıktı. Bulunduğu yeri sadece komodinin üzerinde duran abajurdan yayılan loş bir ışık aydınlatıyordu. Gözlerini kırpıştırıp derin bir nefes vermiş ve kuruyan boğazını temizleyip, ardından esneyerek gözlerini ovuşturmuştu.

Kuruyan boğazını rahatlatmak için su içmesi gerekiyordu. Bu nedenle yattığı yerden kalkmak için düşüncelere boğulmuştu. Seokjin, Namjoon'u uyandırmamak için dikkatlice kıpırdanarak bir deneme yaptı fakat hareket alanı oldukça kısıtlıydı. Zira arka tarafındaki iri beden, kollarını ona sımsıkı dolamış bir şekilde Seokjin'in sırtını göğsüne sıkıca bastırmıştı.

Seokjin yeniden kıpırdandı ve arkasındaki bedenin hareketlenmesine neden oldu. Ardından gri saçlı olan ona doğru biraz daha yaklaşmış ve Seokjin'i iyice kendisine doğru çekmişti. Seokjin bir süre hareketsiz kaldı ve Namjoon'un uykunun derinliklerine dalmasını bekledi. Ardından üstündeki kollarını mümkün olan en yavaş biçimde çözmek için çabalamış ve dakikalar süren bir uğraştan sonra nihayet başarılı olmuştu. Yattığı yerden Namjoon'un devasa bedeni onu yeniden yakalamadan önce hızlıca doğruldu ve sessiz adımlarla odadan çıktı.

Gözlerinin karanlığa alışmasını bekledikten bir süre sonra yavaş adımlarla merdivenlerden inmişti. Ardından mutfağa doğru hareket etti ve dolaptan büyük bir su bardağı alıp, doldurdu. Mutfak sandalyelerinden birinde oturmuş, bardaktaki suyu yavaş yudumlarla birlikte içerken gecenin sessizliğinde uzun bir süre öylece durmuştu.

Çok geçmeden bir ses duydu ve hemen sonrasında arka tarafında bir hareketlenme hissetti. Birkaç saniye sonra ise altında sadece siyah bir şortla, gözlerini ovuşturarak esneyen gri saçlı olan görüş alanına girmişti.

"Sevgilim?" diye mırıldandı Namjoon son derece uykulu bir şekilde. Ardından bir kez daha esnedi. Seokjin onun dev bedenine hapsolmuş küçük bir çocuğun bir anda belirmesini izleyip gülümsemişti. "Neden yanımda değilsin?"

"Susadım." dedi Seokjin elindeki bardağı göstererek. "Sen neden kalktın bu saatte?"

"Yokluğunu fark ettim." diye cevapladı Namjoon yeniden esneyerek gözlerini çocuksu bir şekilde kaşırken. Seokjin suyundan bir yudum daha almış ve onun ayakta uyuyan halini süzdükten sonra konuşmuştu.

"Gidip yat hadi. Ayakta zor duruyorsun."

"Sen de gel."

"Tamam. Sen git ve yatağa gir. Ben de suyumu bitirip, arkandan geliyorum hemen."

"Olmaz." dedi Namjoon, Seokjin'in yan tarafındaki sandalyeyi gürültülü bir biçimde çekiştirip, kendini bırakırken. "Sen gelmeden gitmem."

"Suyumu bitirip geleceğim dedim ya. İki dakika bile sürmez."

"Banane. Sensiz gitmem."

Seokjin onun verdiği cevaptan sonra omuzlarını çocuksu bir şekilde silkmesini izleyip ardından gözlerini devirmişti. Elindeki büyük bardağı dudaklarına götürdü ve kalan tüm suyu bir dikişte bitirdi. Ardından yerinden kalkarak bardağı ilerdeki tezgaha bırakıp, elini sandalyede tek gözü kapalı bir şekilde ayık kalmaya çalışan Namjoon'a doğru uzatmıştı.

"Gel hadi koca bebek."

Namjoon ikiletmeden onun uzattığı eli tutmuş ve ardından sandalyeden doğrulmuştu. Birlikte Seokjin önde, Namjoon arkada yeniden yatak odasına çıkan çift, saniyeler sonra yataktaki yerlerini almışlardı.

Gri saçlı olan bir kez daha esneyerek kollarını Seokjin'e dolamış ve sonrasında onu kendisine doğru çekiştirmişti. Seokjin sessizce onun yerleşmesini bekledi ve ardından sevgilisinin yüzünü inceledi. Gözleri kapanmış ve uyku moduna geçiş yapmaya başlamıştı.

NOTICE MEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin