89- Büyü

456 30 182
                                    

Seokjin gözlerini araladığında esneyerek saati kontrol etti ve hemen sonrasında başını hafifçe kaldırıp Namjoon'un uyuyan yüzünü izledi. Oldukça derin bir uykudaymış gibi görünüyordu. Ve tüm o yorgunluğu düşünülünce de bu hali bir hayli normaldi. Seokjin ise alışkın olduğu üzere sabahın sekizinde ayaktaydı. 

Başını yeniden Namjoon'un göğsüne koydu ve bir süre boyunca onun huzurlu nefes alış verişlerini dinledi. Aklında kahvaltı için hazırlaması gerekenler vardı. C vitamini için portakal da sıkabilirdi. Ama bunun için bugün acil olarak alışverişe çıkması gerekiyordu. Zira evde doğru dürüst hiçbir şey yoktu.

Seokjin gün içinde yapacaklarını aklına not aldığı sırada ise Namjoon'un bedeni kıpırdanmaya başlamış ve saniyeler sonra ise gözlerini açmıştı.

"Günaydın."

Seokjin onun uyandığını fark ettiğinde gülümseyerek konuşmuş ve Namjoon ise sanki rüyadan uyanamamış gibi gözlerini hızlı hızlı kırpıştırmıştı.

"Günaydın sevgilim." dedi boğuk sesiyle mırıldandığında. "Seninle uyandığıma inanamıyorum. Rüyada gibiyim. Hala gerçekliğini sorguluyorum."

"Haklısın." demişti Seokjin muzipçe konuşarak. "Rüya gibi bir insanım."

"Öylesin." demişti Namjoon anında gülerek. O gülümserken Seokjin'in elleri bir saniye bile vakit kaybetmeden hareket etmiş ve parmakları gamzelere gömülmüştü. Bunun üzerine Namjoon daha da fazla güldü. "Uzun zaman boyunca tek hayalimdin. Şimdi bir de rüyam oldun."

"Yine şair gibi uyanmışsın bakıyorum da?"

"Sen söyletiyorsun bu sözleri bana. Ne kadar güzel olduğunun farkında mısın?"

"Daha önce de böyleydim ama kimse böyle şeyler söylemiyordu." dedi Seokjin sırıtarak. "Genelde beni yatağa atmanın peşindeydiler."

"Irz düşmanları." 

Seokjin sevgilisinin dişlerini sıkarak huysuzca söylenmesine kıkırdadı ve ardından onun dudaklarına bir öpücük bıraktıktan sonra gri saçlı olana cilveli bir bakış atmıştı. 

"Beni yatağa atan asıl adamın bunu söylemesi biraz garip olmadı mı sence de?" demişti gözleri muzipçe parlarken. Namjoon ise ona tek kaşını kaldırarak karşılık vermişti.

"Oldukça başarılı bir geçmişim var, evet."

"Kendinle gurur duyuyor olmalısın."

"Tabi ki de duyuyorum." dedi Namjoon muzipçe, Seokjin'i güldürerek. "Yanımda çıplak uyandığın her sabah ve çıplak uyuduğun her gece duvara bir çentik atıyorum."

"Şapşal." dedi Seokjin onun bu esprisine karşılık olarak kahkahalara boğularak. Ardından Namjoon'un dudaklarını yeniden öpmüştü. Sonrasında ise gözleri meraklı bir ifadeyle gri saçlı olana doğruldu. "Peki o zamanlar böyle olacağımızı hayal etmiş miydin hiç?"

Namjoon bu cümleye karşılık olarak sırıtırken, Seokjin de gülümseyerek onu izlemişti. Ardından gri saçlı olan onu göğsüne doğru çekiştirdi ve dudaklarını sevgilisinin boyun girintisine yaslayarak öptü.

"Sana yaklaşırken asıl niyetim bu olmasa da, beklentilerimin içinde vardı tabi ki." dedi Namjoon sevgilisi başını ona doğru çevirdiğinde konuşarak. Seokjin onun bu cevabına gülmüş ve muzipçe konuşmaya devam etmişti.

"Masum görünüp, arkadaşımmış gibi yaparak beni ağına düşürdün." 

"Bu benim sorunum değil." dedi Namjoon kendini beğenmiş bir gülümsemeyle birlikte omuzlarını silkerek. "Ne demiştim? Sen isteyene kadar hiçbir şey yapmayacağım. Ve sen de dayanamayıp kendini kollarıma attın."

NOTICE MEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin