Seokjin çok geçmeden arabasını Jimin ve Namjoon'un evinin önüne park etmiş ve ardından vakit kaybetmeden arabadan inmişti.
Abisi evde yokken Jimin'in evine birkaç kez davet edildiği için evi bulması hiç de zor olmamıştı. Şimdi ise asansörle beşinci kata çıkarken sinirden bir ayağını yere hızlı hızlı vuruyordu.
Seokjin yaşadıkları yüzünden Namjoon'un artık Jimin ve Yoongi konusunda hiçbir sorun çıkarmayacağına o kadar emindi ki, bir anda Yoongi'nin anlattıklarını duyduğunda kulaklarına inanamamıştı. Fakat asansörden indiğinde gerçekler acı bir şekilde yeniden zihnine saplandı. Kim Namjoon hala baş edilemez bir abi olmakta nedensizce bir hayli ısrarcıydı.
Seokjin kapı zilini çaldı ve ardından sabırsızca bekledi. Yaptığı onca şey, aralarında geçenler bile onu durduramamıştı. Gri saçlı olan yine Jimin'le Yoongi'yi ayırmayı seçmişti. Yaşanan onca şeye rağmen hem de..
Şu anda yeniden en başa dönmüşlerdi ve Seokjin bu nedenle delirecekmiş gibi hissediyordu. Kapı nihayet açıldı ve Seokjin Jimin'le karşı karşıya geldi.
"Seokjin Hyung?" dedi Jimin büyük olanı gördüğünde gözlerini şaşkınlıkla büyüterek. "Senin burada ne işin var?"
"Anlaşılan o ki bu evde aklını başına bir türlü toplayamayan biri var." diye cevapladı Seokjin tek kaşını kaldırırken. "Ben de bu konuda yardımcı olmaya geldim."
"Yoongi olanları anlattı değil mi?" diye sordu Jimin üzgün bir ifadeyle Seokjin'e bakıp iç çekerek. Siyah saçlı olan bir hayli gergin görünüyordu. "İnan bana ben de çok şaşkınım. Abim artık hiçbir şeye karışmaz sanıyordum. Özellikle seninle arasında olanlardan sonra.. Seni kaybetmemek için bizi kabulleneceğini düşünmüştüm ama şu hale bak. Yine aynı döngünün içindeyiz."
"Sen merak etme Jimin." dedi Seokjin gözlerini sinirle kısarak. "Ben sizi az sonra o döngüden tek bir hamleyle çıkaracağım."
"Gerçekten mi?"
"Gerçekten." diye onayladı Seokjin, Jimin geri çekildiğinde içeri girerek. Daha sonra da hızlıca etrafına bakınmıştı. "Nerede o abin olacak sevgi düşmanı?"
"Yukarıda." dedi Jimin ahşap merdivenleri başıyla işaret ederek. "Odasında. Koridorun sonundaki oda."
"Tamam." dedi Seokjin başıyla sarışın olanı onaylayarak. Daha sonra da Jimin'e bakıp birkaç saniyeliğine sakin ve nazikçe gülümsemişti. "Sen şimdi odana git ve ne olursa olsun aldırma. Tamam mı?"
"Ne demek bu?"
"Az sonra abin olacak o huysuza avazım çıktığı kadar bağırabilirim demek."
"Anladım Seokjin Hyung." dedi Jimin uslu bir çocuk misali kafasını aşağı yukarı sallarken. Seokjin oldukça sakin biriydi. Ama sabrı taşınca da içinden kocaman bir çirkef çıkıyordu. Jimin o anlarda Seokjin'in karşısında olmayı asla istemezdi. Ve tam da şimdi onu böyle sinirli gördüğü o nadir anlardan birini yaşarken, abisine bir an için acıdı. Ama bu duygusu Namjoon'un bu gece yaptığı şeyi hatırladığında kısa sürede son bulmuştu. "Ben odamdayım."
"Ve Yoongi'ye sakın bir şey söyleme." dedi Seokjin tedirgin bir ifadeyle. "Biliyorsun, o da buraya gelirse eğer hiç iyi olmaz. İşler iyice sarpa sarar. İkisini bir süre karşı karşıya getirmemeliyiz."
"Merak etme sen." dedi Jimin onu güven veren bir tonlamayla cevaplayarak. Daha sonra da şeytani bir ifadeyle kocaman gülümsemişti. En azından biri intikamını nihayet alacaktı. "Ben hiçbir şey görmedim, duymadım, bilmiyorum."