Seokjin tüm gün lise son sınıfların matematik sınavlarını yapmış ve çantasında bir sürü sınav kağıdıyla birlikte eve geri dönmüştü. Daireden içeri girdiğinde ise saat neredeyse akşamın altısıydı.
Önce odasına doğru yürüyüp çantasını sandalyenin üzerine bıraktı ve sonrasında da üzerine pembe bir tişörtle lacivert bir eşofman altı giydi. Salona doğru geldiğinde ise Yoongi ve Taehyung’u televizyon izlerken bulmuştu.
“Selam çocuklar.” dedi yorgunlukla kendini Yoongi’nin yanına bırakarak. Koltukta iyice yayılmış ve sonrasında da tembel bir edayla gerinmişti.
“Selam.” dedi Yoongi bakışlarını televizyondan kısa bir süre alıp arkadaşını süzerken. “Sınavları yaptın mı?”
“Evet. Hepsi bitti.”
“Bakalım Jungkook geçebilecek mi?” dedi Taehyung sırıtarak araya girerken. “Jimin onun hayatında ilk defa bu kadar fazla çalıştığını söyledi. Dün eniştem ona matematik anlatmış.”
“Umarım geçer.” dedi Yoongi de konuşmaya dahil olarak. “Ben de haftalardır yardım ediyorum. Mezun olması şart.”
“Geçecektir.” dedi Seokjin yüzünde içten bir gülümsemeyle öğrencisini düşünürken. “Jungkook çok akıllı bir çocuk. Sadece çalışma isteği yoktu, ama artık o da var.”
“Sana aşık olması bir bakıma iyi oldu.” dedi Taehyung gülerek abisini süzdüğü sırada. “Çocuk en azından senin sayende mezun olacak.”
“Mezun olsun da belki dediği gibi abini tavlar.” dedi Yoongi kıs kıs gülerek. Bu yorumu Seokjin tarafından omzuna bir darbe yemesini sağlamıştı.
“Yoongi!”
“Ne?” dedi Yoongi omuzlarını umursamaz bir şekilde silkerek. “Şaka yapıyordum.”
“Böyle yersiz şakalar yapma.” dedi Seokjin uyarıcı bir bakışla arkadaşını süzerek. “Ben zaten biriyle birlikteyim. Biliyorsun.”
“Evet.” dedi Yoongi kafasını aşağı yukarı sallayarak, bıkkın bir ifadeyle yanıt verirken. “Kim Namjoon.”
“Aynen öyle.” dedi Seokjin sırıtarak. “Ayrıca Jungkook’un yaşı henüz çok genç. Bu yüzden de bana aşık olduğunu sanıyor. Hepsi bu. Büyütmeyin şu olayı.”
“Bence hala Kim Namjoon’dan daha iyi bir erkek arkadaş seçeneği.”
“Yah Yoongi!”
“Aman tamam.” dedi Yoongi başını televizyona çevirirken. “Sustum.”
Seokjin arkadaşına gözlerini devirmiş ve hemen ise ardından kapı zili duyulmuştu. Taehyung koşar adımlarla kapıya doğru koşarken, Seokjin başını koltuğun arkalığına yaslayarak derin bir nefes verdi. Hemen ardından ise Taehyung’un neşeli sesi onlara kadar ulaşmıştı.
“Eniştem geldi.”
“Bu saatte ne işi var?” diye homurdandı Yoongi huysuz bir ifadeyle hiç vakit kaybetmeden söylenmeye başlayarak. “Sen mi çağırdın şunu?”
“Huysuzluk etme Yoongi. Burası benim de evim ve erkek arkadaşım da ne zaman isterse beni görmeye gelebilir.” diye bildirdi Seokjin keskin bir ses tonuyla. “Bu konuda ağzını bile açmayacaksın. Duydun mu beni?”
Yoongi arkadaşına cevap bile veremeden salonda Taehyung ve hemen arkasından da Namjoon belirmişti. Seokjin onları görür görmez yerinden kalktı ve ardından yüzündeki küçük gülümsemeyle birlikte Namjoon’a doğru yürüdü. Açıkçası sevgilisinin bu sürpriz ziyareti onu şaşırtmıştı.