Önce yattığı yerde belli belirsiz kıpırdandı ve hemen ardından gözlerini aralamaya çalıştı. Büyük bir sessizlik tüm ortama hakim olmuştu. Etrafta çıt çıkmıyordu. Gözlerini açmak için çabaladı, fakat göz kapakları ağırlaşarak inatla bunu reddetti. Birkaç saniye daha geçtikten sonra ise bir kez daha olduğu yerde kıpırdanmış ve ardından belli belirsiz adım sesleri duymuştu. Gözlerini zorlayarak açtığında ise onu tanımadığı, bembeyaz bir tavan karşıladı. Bu tavan kendi dairesinin tavanına hiç benzemiyordu. Koskocaman bir florasan lamba, gereğinden fazla beyaz ışık saçarak bulunduğu bu ortamı aydınlatıyordu.
Birkaç saniye boyunca nefes alıp verdi ve ardından kafasını yapabildiği kadar sol tarafına doğru çevirdi. Bu hareketiyle birlikte nerede olduğunu fark etmesi çok da zamanını almamıştı. Kolundan bilmediği birkaç boru çıkıyor ve yan tarafındaki renksiz ve sarı renkli serumlara bağlanıyordu. Hastanedeydi. Peki ama neden?
Hafızasını zorlayarak kalan son anılarını hatırlamak için çabaladı. En son hatırladığı şey evinde ders çalıştığıydı. Sabahki sınav için bir buçuk aydır delicesine çabalamıştı. Saat kaçtı? Henüz sabah olmamış mıydı? Beyni sanki boşalmış gibiydi. Hiçbir şey net değildi. Hafifçe kıpırdanarak boğazını temizledi ve ardından ona doğru yaklaşan Min Ki ve Sae Won'u gördü.
"Namjoon?" demişti Min Ki endişeli bir şekilde arkadaşına bakarken. "İyi misin?"
"Neler oluyor?" diye sordu sesini bulduğunda. Kendi sesi kulağına bir hayli bitkin ve çatallı gelmişti. Sanki ona değil de yabancı birine ait gibiydi. "Neden buradayız?"
"Hatırlamıyor musun?" diye sormuştu Sae Won arkadaşını dikkatlice incelerken. "Rahatsızlandın."
"Hatırlamıyorum." dedi Namjoon kafasını iki yana salladığında. Fakat bunu yaparken bile başı dönmüştü. "En son hatırladığım şey, evde ders çalıştığım."
"Her neyse." dedi Min Ki onu rahatlatmak için araya girerek. "Biraz daha dinlendiğinde iyi olacaksın."
"Ne zaman çıkacağım buradan?"
"Bilmiyoruz."
"Hemen çıkmam gerek." dedi Namjoon yerinden güçlükle doğrulduğunda. "Yarın sınava gireceğim."
Namjoon kolundaki serumlara bakıp iç çektikten hemen sonra sessizce ona bakan arkadaşlarına dönmüştü. Neden öylece dikilip durmaya devam ediyorlardı?
"Biriniz doktor çağırın. Çıkmam lazım bir an önce."
"Namjoon-"
"Sınavı kaçıramam Sae Won." dedi Namjoon ciddiyetle arkadaşına bakarken, sözünü keserek. "Merak etmeyin, iyiyim ben. Şu an hasta olmamın hiç sırası değil."
"Namjoon?" dedi bu kez de Min Ki adını mırıldanarak. Bunun üzerine gri saçlı olanın bakışları anında diğer arkadaşına doğru dönmüştü. Bir şeyler oluyordu ama ne olduğundan emin değildi. İkisinin de bakışlarından bir terslik olduğu belliydi.
"Efendim?"
"Sınava giremezsin." dedi Min Ki konuşmakta zorlanıyormuş gibi derin bir nefes verdikten sonra. Fakat Namjoon ona bakıp üzerindeki çarşafı hızlıca itmişti.
"Saçmalama Min Ki. Bunun benim için ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyorsun."
"Biliyorum. Evet." dedi Min Ki kafa sallayarak. "Ama maalesef gidemezsin."
"Gideceğim." dedi Namjoon kararlı bir şekilde. Ardından kolundaki serumları hızlıca çıkarmış ve yataktan doğrulmaya çalışmıştı. Fakat bunu yapar yapmaz başı döndü ve iki arkadaşı da onu kolundan tutarak engelledi. Şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırarak onlara bakmış ve sonrasında onu yatağa geri itmelerine karşı çıkmıştı. "Ne yapıyorsunuz? Gitmem lazım."