Ben geldim canlarım. Artık daha sık buluşacağımız zamanlardayız. Beklenen bölümlerden biriydi fakat sırlarımız bitmiyor. Her bölüm daha da heyecanlı olacak. Geçmiş bayramınız tekrardan mübarek olsun. Lafı fazla uzatmadan;
İyi okumalar dilerim...
Tuğçe'den anlatım...
Bayram;
Yaşanılan her kötü günü geride bırakıp sadece bu günün sevincine odaklandık. Dün son oruç tutulurken herkesin gözlerinin içinde derin bir hüzün vardı. Asaf'ın hikayesini dinlerken ağlamadan edemedim. Zira Rauf'un da durumu ondan farksız değildi.
Ellerim istemsiz bir şekilde karnımda dururken o anlar bir kez daha canlandı zihnimde.
Asaf;
"Annem güzel bir kadındı ama çok yalnızdı. Fransa'da yaşam hiçbir zaman kolay değildi tabii onun hayatı daha da zordu. Babam kim hiç bilmiyorum. Annem sabah erkenden kahvaltımı hazırlar ardından beni sevdiğini söyleyerek evden çıkardı.
Her akşam ağlayarak geri dönerdi eve. İlk önce duş alır ardından da mutfağa geçip yemek hazırlardı. Geceleri en büyük tutkumdu annemle uyumak fakat son zamanlarda annem geceleri de uykusundan ağlayarak uyanır ve beni yanından uzaklaştırırdı.
Tam hatırlamıyorum ama uzun bir süre kendi odamda uyudum. En son gece annem benim yanıma geldi. Kokladı ve beni Tanrıya emanet ettiğini söyledi. O an ne demek istediğini anlamadım ama yine onun boynuna gömdüm başımı ve kokusunu içime çeke çeke gözlerimi kapattım. Sabah uyandığımda üşüyordum. Başımı kaldırıp annemin yüzüne baktım.
O kadar çok seslendim ki bir türlü duymadı beni. Ellerimi kaldırıp pürüzsüz tenine dokundum. Buz tutmuştu sanki. Yataktan kalkıp odadan çıktım. Koşarak sokak kapısını açıp karşı komşumuz Bernice teyzenin kapısını çaldım. O kısacık an bana asırlar gibi gelmişti. Annemin uyanmadığını söylediğimde eğilip gözyaşlarımı sildi ve elimden tutarak bizim eve geçtik. Onu kendi odama götürdüğümde derin bir nefes alıp annemin yanına yaklaştı.
'Amabella uyan tatlım'. Anneme böyle seslendi tıpkı benim gibi defalarca. Uyanmadı annem. Bernice teyze geri çekilip istavroz çıkartıp yaşlı gözleri ile gözlerimin içine baktı. Ölümün soğukluğunu ilk kez o gün hissettim. Sonra eve sağlık ekipleri geldi ve annemi aldılar.
Bir gün sonra cenaze töreni yapıldı ve annemin isteği üzerine bedeni yakıldı. Böyle bir isteği olduğunu tedavi gördüğü hastanedeki yetkililer söyledi. Ellerinde yazılı beyanı vardı. Benim güzel annemi hayattan koparan o hastalık olmuştu. Kanser. Küçücük yaşta annemin metal bir kavanoz içinde bulunan küllerini emanet ettiler bana. Benim de payıma düşen miras buydu. Birkaç gün komşumuzun refakatinde evimde kaldım. Sonrası ise o lanet yetimhane".
Derin bir iç çekip başımı sağa sola doğru salladım. Yetimhanedeki yaşamını zaten biliyorduk sonrasında da neler olduğunu. Rauf suskundu. Kendini pek anlatmayı seven bir adam olmamasına karşın tek kelime ile ifade etti yaşadığı acıyı.
'Ben doğduğum günden beri kimsesizim'.
Onların yaşadıklarını düşündükçe karnıma ağrılar giriyordu. Zira benim de durumum onlardan pek farklı değildi. Anne ve babam kimdi bilmiyorum. Hoş hiç araştırma ihtiyacı da hissetmedim. Bulsam ne değişecekti ki? Onları affetmem mümkün değildi.
Ensemde hissettiğim ılık nefes ile gözlerim kapanırken ellerimiz hafif şişkin karnımın üzerinde birleşti.
"Güzelim neden bu odada yalnız kalmak istedin?".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...
General FictionKızıl alevler sarmıştı etrafımı, sağ tarafımda celladım var iken, sol yanımda bana hayat diyen adam yaşamak için gözlerimin içine bakıyor ve çırpınıyordu. İçim çekiliyor, kalbim kanıyor ve geçmişimin yalnızlığı yine karşımda duruyordu. Bir uçurumun...