İyi okumalar dilerim...
Yazardan anlatım...
Vurgun;
Koşullar ne olursa olsun lacivert hareleri taşıyan adam baba yarısı bildiği Cihangir Beye içten içe hep hayranlık taşıyordu. Yıllar önce babasından dinlediği olayları kafasında tartıp amcasına haksızlık ettiklerini düşünmüştü. 'Baba amcam ne kadar kötü olabilir?'
O gün sorduğu sorunun cevabını seneler sonra kendi gerçekleri ile öğrenmişti Cihat. Bir maşa olarak kullanıldığını, kardeşinin günden güne öldüğünü otuzlu yaşların sonlarında öğrenmişti. Şartları hayatına kasıt etmeye yemin ettiği kadını ile değişirken hayranlığı da koca bir kine dönüştü.
Şimdi istediği tek şey ondan en güzel yaşlarını çalan adamı yok etmekti.
Pusuya yatan aile adım adım izliyordu felaketleri yaşatan insanları. İskender birkaç saat sonra başına geleceklerden bihaber keyifle büyük masada oturup içkisini yudumluyordu. Cihangir Bey kurduğu kumpasın kurbanı olacağından habersiz tebessüm ederken kapılar bir kez daha açıldı.
Cihat ve kurmayları salona girdiğinde buz etkisi yarattı ortamda. Nutku tutulan Cihangir Bey yerinden öfke ile kalkarken İskender kim güçlü ise onun yanında olacağım diyordu içten içe. Sinyal alıcıları Enes ve Sinan'ın sayesinde kesildi.
"Ne işin var masada?".
Şiddetle yerinden kalkıp öfkesine mani olamadan hesap sordu Cihangir Bey. Onu kale almadı genç adam. Boş olan diğer sandalyeyi çekip sakince oturdu. Yüzüne yerleştirdiği samimiyetten uzak ve tehlikeli tebessüm ile elini öne uzatıp "oturun Cihangir Bey. Oldukça uzun ve yorucu bir gün olacak" dedi.
Cihangir Bey ise kontrolünü kaybettiğinin farkındaydı. Bu bile delirmesine yeterli olurken sağ elini kaldırıp arkasından duran sadık adamı Cengiz'e işaret verdi. Efendisinin ne demek istediği anlayan Cengiz anında yönünü özel odaya çevirdi.
Sert adımlarla yürüyüp merdivenlerden aşağı inerken İskender arkasına yaslanıp ikilinin sert bakışmalarını izledi. Zira birazdan büyük bir kıyametin kopacağı belliydi. Michele Angel elerini sertçe masaya vurup "kaldığımız yerden devam edelim Cihangir. Bakışmanızı daha sonra da yapabilirsiniz" dedi.
Cihat başını dikleştirip öfkeden kısılan gözlerini sol yanında oturan Michele'a çevirdi. "Sevkiyat bu gece saat 00:20'de olacak. Bunun için çok zamanımız yok. Nasıl bir plan kurdunuz ilk olarak anlatın". İskender kahkaha atıp "ayaklar baş olmuş Cihangir farkında mısın?" diyerek bir soru yöneltti.
Cihangir Bey ise hiç olmadığı kadar öfkeliydi. Cihat karşısında bu kadar emin konuşuyorsa bilgisi olmadan çok büyük işler çevirdiğini anlıyordu. Ve hiçbir şey bilememek onu çileden çıkartıyordu. İskender'in sözlerini yutmak zorunda olan Cihangir Bey "sevkiyat ile birlikte diğer ticareti de devreye sokuyoruz. Vietnam bölgesini ablukaya aldık. Eski düzen artık tarih oldu" dedi.
Cihat içten içe kahkahalar atarken bir konuda hak verdi amcasına. Eski düzen artık yerle bir oldu. Bu savaş kolay geçecek gibi değildi. Ucu bucağı olmadığı gibi bir de dünya ülkelerinin işin içinde olduğunu varsayarsak Cihat ve Tuğçe daha çok plan kuracaklar gibi dokunuyordu.
Çünkü birilerini yok etmek kesinlikle çözüm değildi. Onların öyle derin kökleri vardı ki, koca bir tarlayı kurutmak gerekiyordu. Cihat ilk hamleyi masaya açmaya karar verdi.
"Senin bilgin dışında Esat Bey ve masası nasıl katledilir?".
Cihangir Bey duyduğu soru ile birlikte kaşlarını çatıp karşındaki genç adamın söylediklerini idrak etmeye çalıştı. "Tahmin ettiğim gibi bilmiyorsun". Cihangir Rutkay elinden kayıp giden kontrolün öfkesi ile yerinden kalkıp "ne diyorsun sen Cihat? Tahammülümü zorlamadan anlatmaya başla" diyerek bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...
Ficción GeneralKızıl alevler sarmıştı etrafımı, sağ tarafımda celladım var iken, sol yanımda bana hayat diyen adam yaşamak için gözlerimin içine bakıyor ve çırpınıyordu. İçim çekiliyor, kalbim kanıyor ve geçmişimin yalnızlığı yine karşımda duruyordu. Bir uçurumun...