İyi okumalar dilerim...
Tuğçe'den anlatım...
Korku;
Uzun sayılacak bir zaman sonra hissettiğim en derin duyguydu korku. Asaf yavaşça Sıla'yı araçtan çıkartırken diğer korumalar evin etrafına etten duvar örmüşlerdi.
Sıla inatla ayakta kalıp bana tutunmaya çalışırken Asaf dişlerini sıkıp "inadına başlayacağım şimdi" diyerek onu kucağına aldı ve eve doğru adımladı.
Onarın peşinden yürürken kapı içeriden açılmış ve nefret ettiğim bir yüz belirmişti karşımda. Feyza "çok geçmiş olsun Tuğçe. Cihat'ı aradık ama ulaşamadık. Siz içeri geçin biz kalan işleri halledeceğiz" diyerek konuştu.
Kaşlarımı çatıp Asaf'a geçmesi için yol açtım. Ardından kapıyı ardına kadar açıp "sahibin burada olmadığına göre seni bu evde görmek istemiyorum Feyza. Tek kelime etmeden dışarıda bekle. Asaf birazdan yanında olacak" diyerek kapıyı gösterdim.
Feyza sadece başını sallayıp evden çıktı. Bende ardından kapıyı kapatarak içeri geçtim. Asaf Sıla'yı salona götürmüş ve koltuğa oturtmuştu. Hemen onların yanına gidip "Asaf sen ecza çantasını al ve gel. Gerisini ben hallederim" dedim.
Asaf sert bir soluk alıp dediklerimi yaparken bakışlarım Sıla'yı buldu. Yüzüme tebessüm ederek bakıp "gerçekten çok canım acımıyor. Bakma öyle suçlu gibi, kimsenin bir suçu yok bu işte".
Başımı olumsuzca sallayıp "şimdi şu üzerindeki tişörtü kaldıracağım. Bana yardımcı ol olur mu?" diye sordum.
Sıla hafifçe arkasını dönmüş bende dikkat ederek tişörtüne bakmıştım. Kaldırılacak gibi değildi. Ayrıca canını yakacak adar büyük bir cam parçası saplanmış sırtına. Ellerimi hareket ettirip tişörtü yırtmaya başladım.
Sırtı meydana çıktığında tebessüm ettim. Şansımız varmış ki parçanın ufak kısmı sırtına saplanmış. Asaf acele ile yanıma gelip ecza çantasını açtı. Burnumu çekip "ilk önce elime alkol dök ve eldivenleri hazırla" dedim.
Asaf transa geçmiş gibiydi ama dediklerimi de harfiyen yerine getiriyordu. İlk önce elime alkol döktü. İyice steril olduğuna kanaat getirdikten sonra doktor eldivenlerini elime geçirdim. İşin en berbat kısmı başlıyordu.
Derin bir nefes alıp ellerimi Sıla'nın sırtına çıkartarak "derin bir nefes al ve tut kendini" dedim. Sıla başını sallayıp dediklerimi yaparken hiç oyalanmadan sırtındaki cam parçasını çıkartıp aldım. Yoğun bir kanama başlamıştı.
Asaf'ın elinden aldığım bezle tampon yaptım kısa bir süre. Ardından hafifçe elimi kaldırıp yaranın derinliğine baktım. Yüzümü buruşturup "Asaf doktor çağır bu yara dikişlik" dedim. Asaf başını olumsuzca sallayıp "sen kalk ben hallederim" dediğin de ona şaşkınca baktım.
Asaf'ın gergin hali ne yalan söyleyeyim korkmama sebep olmuştu. Hemen yerimden kalktım ve Asaf'a izin verdim. Asaf'ta en az benim kadar hijyen çalışmıştı. Ellerine giydiği eldivenden sonra bir enjektör ve küçük kırmızı sıvılı bir tüp çıkarttı.
Bakışlarını bana çevirip "az miktarda morfin enjekte edeceğim" diyerek açıklama yapınca Sıla "çabuk ol canım yanmaya başladı" dedi. Asaf sert soluklarına bir yenisini ekleyerek çalışmaya devam etmiş ve enjektörün içine aldığı az miktardaki sıvıyı yaranın belirli noktalarına enjekte etti.
Kısa bir süre bekledikten sonra dikim işlemini yapmış ve yarayı kapatmıştı. Asaf derin bir nefes alıp "iyi misin?" diyerek sordu. Sıla hafifçe başını sallayıp "teşekkür ederim" dedi. Onları dışarıdan izlerken içim burulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...
Ficción GeneralKızıl alevler sarmıştı etrafımı, sağ tarafımda celladım var iken, sol yanımda bana hayat diyen adam yaşamak için gözlerimin içine bakıyor ve çırpınıyordu. İçim çekiliyor, kalbim kanıyor ve geçmişimin yalnızlığı yine karşımda duruyordu. Bir uçurumun...