Aslında kendimi anlatmak istediğim, hatta dertleşmek istediğim çok şey var. Fakat buraya sadece özürlerimi yazıyorum. Uzun zaman oldu fakat sözümü tutup uzun bir bölüm yazdım. Umarım beğeninizi kazanır. Sizleri çok seviyorum :)
İyi okumalar dilerim...
Yazardan anlatım...
Soğuk sular;
Her gidişin bir dönüşünü var mıydı? Hayat her insana bu kadar cömert davranacak kadar adil miydi gerçekten?
Hangi suç cezasız kalabilirdi ki?
Cihangir Bey yola çıktığından beri bu düşüncelere esir olmuştu. Sadece o değil, yanındaki genç adam da Cihat'ın intikamına mahzar olacağının farkındaydı. Her şeyi yavaş yavaş yitirmişti.
Aslında uzun zamandır ne kalan mirasla, ne de annesinden doğan yabancı kaynakların geliriyle ilgilenmiyordu. İlgilendiği tek şey Tuğçe'ydi. Ve onu da bu gece sonsuza denk kaybetmişti.
Cihat;
Haliç'in ortasında tam da amcasının sevdiği gibi lüks bir gemiyi donattı. Amerika'dan gelen akrep örgütünün liderini ölüm uykusuna uğurlarken bir yandan da Müzeyyen Hanımdan gelen haberleri inceliyor ve son kontrollerini yapıyordu.
Öyle çok öfkeliydi ki, onu esir alan kine engel olamıyordu. Çalan telefonlara bakmazken Rauf gemiye giriş yapıp elindeki telefonu Cihat'a uzattı.
Lacivert tonunun en koyu halini alan gözler bir anda duraksarken "Cihat" onun sesini duydu.
Yavaşça eli havaya kalktı fakat öyle çok korkuyordu ki canının yanmış olmasından, konuşamıyordu.
"Abi o iyi, hadi konuş artık."
Rauf'un söylemi ile derin bir nefes alan Cihat dudaklarını aralayıp "Tuğçe'm" diyerek ismini fısıldadı.
Genç kadın telefonun diğer ucunda eli yüreğinde bir kez daha aşkının ismini söyledi.
"Cihat".
Kalbe ağır gelen ne varsa her ikisinin de gözlerinde yaş oldu ve aktı. "Sevgilim, kurtuldum o evden. Her şey yolunda biz iyiyiz sakın merak etme. Sana kavuşmak istiyorum seni özledim güzel kokulu adamım".
Cihat bir an için intikamını da unutmuştu. Gelen misafirleri fark eden Rauf Asaf'ın özel solana girmesi ile gerçekleri bir anda hatırladı.
"Canlarımı canında büyüten kadınım. Söz veriyorum sana bu hasret bitecek. Sadece birkaç saat sonra yanında olacağım. Teninin kokusuna kurban olduğum aşkım".
Tuğçe gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle silip derin bir nefes aldı. Dudaklarını araladı ve konuştu.
"Biliyorum sevgilim, bize geleceğini biliyorum. Ne kadar yolumuz kaldı ondan emin olmasam da seni izliyorum. Operasyon başlamak üzere. Tek istediğim şey, aklındakileri gerçekleştirirken acele etmen. O iblis sonsuza dek çıksın hayatımızdan".
Herkesin isteği bu yöndeydi. Cihangir Bey evlatlarım dediği tüm yoldaşlarını kaybetmişti. Sapkın hislerini öğrenen her genç bir bir ayrılmıştı yanından.
Bu gençlerin konusu maddi güç değildi. Yetimhanede büyüyen her çocuğun hayalidir anne ve baba.
Aile olmak başka bir histir. Cihangir Bey ona bırakılan koltuğu daha kötü amaçlar için kullanmaya başlamıştı. Öyle ki, küçücük bir çocuğun kanı vardı ellerinde. Masum bir babanın ve kocaman ailenin umutları ile birlikte yok olmasının nedeniydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...
General FictionKızıl alevler sarmıştı etrafımı, sağ tarafımda celladım var iken, sol yanımda bana hayat diyen adam yaşamak için gözlerimin içine bakıyor ve çırpınıyordu. İçim çekiliyor, kalbim kanıyor ve geçmişimin yalnızlığı yine karşımda duruyordu. Bir uçurumun...