Yeni yılın ilk bölümü sizlerle. Daha önce de dediğim gibi bu kitap tarzıma tezat ve tabuları olmayan konuları içerecek. Yeni şeyler denemek ufku genişletir. Ben keyif alarak yazdım umarım sizde aynı keyif ile okursunuz. Lâfı fazla uzatmada,
İyi okumalar dilerim...
👇👇👇
Tuğçe'den anlatım...
Gözlerim kısık, yağan yağmuru izliyordum.
Cihat bey, kimdi bu adam?
Ne için bu kadar takmıştı aileme?
Bu konuyu abime anlatmam gerekiyordu fakat bu akşam söz faslı gerçekleşecekti. Yerimden kalkıp elimdeki çiçekleri çöpe attım. Sadece notu yine zarfın içine koydum ve çantamın gizli köşesine iliştirdim. Bu adamın büyük bir derdi vardı, bu aşikardı fakat ne olduğunu bilememek ve çözememek oldukça sinir bozucuydu.
Sıkkın bir soluk alıp odamdan çıktım ve çizim odasına doğru yürümeye başladım. Kafamda bin bir tilki birbirini kovalarken ilk bahar, yaz kreasyonunun son aşamalarını yakından takip etmem gerekiyordu. Yılbaşı gecesi yapılacak olan etkinlik aynı zaman da lansman gecesi de olacaktı.
Mini bir defile ve 2020 yılı Türkiye ilk bahar, yaz kreasyonu damga vuracak kreatif sanat çalışmaları görücü önünde paylaşılacak. Bunun için ayrı bir heyecan duyarken Cihat bey denilen ve kimsenin daha göremediği o adam içimde ciddi bir huzursuzluk sebebiydi.
Yıldız hanımın yanına gidip "ne durumdayız?". Yıldız hanım "her şey hazır Tuğçe hanım. İstediğiniz gibi ilk olarak Osmanlı harem tasarımları tanıtılacak. Ardından Avrupa ve Asya model kreasyon görücüye çıkacak. Son olarak yaz ve bahar kreasyonu yani 'KIZIL AŞK' tanıtımı ile noktalanacak".
Memnuniyet ile başımı sallayıp "yedekli çalışıyoruz Yıldız hanım. Hiçbir aksilik istemiyorum". Yıldız hanım tebessüm ederek "merak etmeyin bu odaya benim dışımda kimse giremiyor. İçiniz rahat olsun".
Başımı sallayıp "pekala erken çıkıyorum her hangi bir durumda beni arayıp haber veriyorsun". Yıldız hanım başını sallarken ben de sıkıntı içinde odadan dışarı atmıştım kendimi. Şimdi kuaföre gidip akşam için hazırlık yapmam gerekiyordu. Derin bir nefes alıp odama girdim. Hızlı bir şekilde çantamı toparlayıp arkama dönmüştüm ki telefonum çalmaya başladı.
Ekrana baktığımda numarayı kayıtlı değildi ve anımsayamamıştım da. Derin bir soluk alıp "efendim" diyerek yanıtladım. Birkaç saniye sonra derin bir soluk sesi gelmişti. Kaşlarımı çatıp "kimsiniz?". O an duyduğum o kalın ses vücudumdaki tüm tüyleri diken, diken etmişti.
"Merhaba ufaklık".
Derin bir nefes alıp "oooo Cihat bey yüzünüzü gören yok ama sesini duyma şerefine nail oldum. Neye borçluyuz?". İlk önce iğrenç kahkahası ilişti kulağıma ardından "akşama sözün varmış bir tebrik etmek istedim. Nasıl Yaman bey, adı kadar Yaman bir adam mı?".
Sinirle "her açıdan hem de". Birkaç saniye sessizlik oluştuktan sonra "yakında görüşeceğiz ufaklık. Bakalım her açıdan Yaman olan sevgilin senin için de Yaman bir adam olacak mı?".
Telefon yüzüme kapandığın da öylece ekrana baktım. Hemen aynı numarayı geri aradığımda 'aradığınız numara servis dışı' yanıtı ile karşılaştım. Başımı sağa sola doğru sallayıp sakinleşmeyi bekledim. Isıracak köpek havlamaz teorisinden yola çıkarsak bir bok yiyemezdi. Yine kendime güvenen yanım arşa kalmış bir şekilde odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...
Ficción GeneralKızıl alevler sarmıştı etrafımı, sağ tarafımda celladım var iken, sol yanımda bana hayat diyen adam yaşamak için gözlerimin içine bakıyor ve çırpınıyordu. İçim çekiliyor, kalbim kanıyor ve geçmişimin yalnızlığı yine karşımda duruyordu. Bir uçurumun...