İyi okumalar dilerim...
Tuğçe'den anlatım...
İsyan;
Kalbim çığlık çığlığa haykırıyordu. Karşımdaki adam her sesime sağır olmuştu da, gözyaşlarımı görmeyecek kadar da kör mü olmuştu?
Hiçbir tepki veremiyor, sessizce ağlayabiliyordum. Nefesim boğazıma takılmış öylece ayakta dikilirken hala daha kurduğu cümleyi hazmetmeye çalışıyordum. Kaşlarımı hafif çatıp inanmaz gözlerle onun yüzüne baktım.
Cihat bey dişlerini sıkıp "kendine gel Tuğçe. İnanmayacak bir şey yok ortada. Benim karım olacaksın".
Birkaç adım geri gidip başımı olumsuzca salladım. Sesim beni terk etmiş olsa da kendimde bulduğum tek güç vücut dilimdi.
İsyan ediyordum işte kör müydü bu adam?
Onun karısı olmak benim sonumdu. Onun soyadını almak diri diri mezara girmemdi. Benim gönlümce imza attığım tek aşkım vardı. Beynim ondan vazgeçse de, kalbim vazgeçemezdi.
İzin veremezdim böylesi bir bağa. Bu adamın bırak tenini, gözleri bile bana her değdiğinde nefret ediyordum kendimden.
Cihat bey bana doğru yürümeye başladığında ellerimi havaya kaldırıp durması için işaret verdim. Atacağı son adım havada kalırken öfke ile bakmıştı gözlerimin içine.
Gözlerimi kapatıp "öldür beni". Yavaşça gözlerimi açtığımda inanmaz gözlerle bu sefer o bakmaya başlamıştı bana.
Başımı hafif sağa yatırıp "öldür beni çünkü bunu kendime yapamam. Seninle evlenmek zaten mezara girmeyi kabul etmek benim için". Başımı sağa sola doğru sallayıp "yapamam anladın mı? Ben sevdiklerime ihanet edemem".
Cihat bey umursamadan yanıma gelip "o imza atılacak Tuğçe. Yoksa ne olur biliyor musun?". Burnumun ucuna kadar girdi, sert soluğunu yüzüme bırakıp "sevdiğin herkes gözlerinin önünde ölümü tadar. İlk önce o ibne Yaman'la başlarım. Ardından annenle devam ederim ve sırası ile abin, baban".
Dehşetle gözlerim sonuna kadar açıldı. Hıçkırığım boğazıma takılırken oluşan yumru canımı yakmıştı. Cihat beyin gözü sol yanağıma düşen yaşta takılı kaldı.
Gözlerini kapatıp "ne diyorsam o olacak Tuğçe. Bundan sonra söylediğim her şeyi harfiyen yerine getireceksin. Sabrımı zorlama Tuğçe, inan ki canını yakmak istemiyorum".
Ardından elini kaldırıp saçlarımı okşamaya başladı. Korku ile bir adım geri gittiğimde kolumdan yakaladı ve yine usulca saçlarımı okşamaya devam etti. Gözlerimi kapatıp içimdeki tiksinti hissini bastırmaya çalışıyordum.
Saçlarımdaki baskı yok olduğu an derin bir nefes aldım. Bu yoğun baharat kokusu canımı yakayken kendimden de tiksiniyordum.
Cihat bey "yukarı çık dinlen. Akşam yemeğinde bir misafirimiz olacak". Bakışlarımı gözlerine sabitleyip "bu masaya bir kez daha oturmayacağım, senin tehditlerinle nefes aldığım her güne lanet olsun aşağılık herif. Sana adam demek insanlığa hakaret".
Cihat bey dişlerini sıkıp "sus Tuğçe, sana ne diyorsam sadece onu yap". Kendimi toparlayıp bir adım yanına attım.
Kolumdan yakalayıp "kaçma girişiminde bulunma, hatta aklından bile geçirme. Yemin ederim ki, bu dünyada göremeyeceğin felaketler yaşatırım sana".
Bıkkınlıkla soluk alıp kolumu kendime doğru çektim. Diretmeden bıraktığı için şanslıydım. Hızlı adımlarla bu lanet odadan çıkıp merdivenlere yöneldim. Seri bir şekilde merdivenlerden çıkıp bana verilen odaya geri girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...
Ficção GeralKızıl alevler sarmıştı etrafımı, sağ tarafımda celladım var iken, sol yanımda bana hayat diyen adam yaşamak için gözlerimin içine bakıyor ve çırpınıyordu. İçim çekiliyor, kalbim kanıyor ve geçmişimin yalnızlığı yine karşımda duruyordu. Bir uçurumun...