43.Bölüm

26.3K 1.4K 81
                                    

İyi okumalar dilerim...

Pınar'dan anlatım...

İkilem;

Kaybedilmiş duyguların kazanımı için vazgeçmiştim kendimden. Hayatım birilerinin dudakları arasındayken kendim için yapabildiğim en iyi şey kardeşimi kurtarmaktı. O hayvanın elinde hiç olacaktı göz bebeğim.

Şimdi çektiğim tüm işkencelere değiyordu. Çünkü o artık sadece benimleydi. Cihangir Rutkay asla tavizi bulunmayan ve kontrolü her daim avuçları içinde tutmak isteyen adam. Günden güne kaybediyordu.

Elinde kalan adamların üzerine gerçek anlamda pis işler yapan itleri ekleyip ona karşı duran herkesi yok etme çabasındaydı.

Listenin ilk sırasını ise Tuğçe yer edinmişti bilmeden. Kurguladığı ölüm senaryosu ise bir türlü hayata geçemiyordu.

Köstebekler IP üzerinden ifşa olurken bir de gözlerinde pişmanlığı görüyordum. Kesinlikle merhamete dayalı değildi bu pişmanlığı.

Kendi elleriyle verdiği gücün altına eziliyor ve yok oluyordu. Kendi kanına ait olan birinin ona boyun eğmemesi ve onun varlığı ile güçlenmesiydi pişmanlığı.

Keşke dediğini duyar gibiyim.

Elimdeki dosyalarda tam bilgiler olmasına rağmen birçok yedekli olan belgeleri yok etmeyi başardım. Ateşle oynadığımın farkındaydım fakat Cihat Beye kazık atamazdım. O halimle beni kabul etmiş birine daha fazla yanlış yapamazdım.

Burada olma sebeplerim bambaşkaydı. Biri kardeşim, diğeri ise kalbimi talan eden hasta ruhlu aşkım. Ruhu hastaydı sevdiğim adamın. Kalbim öylesine acıyordu ki, nefes almam imkansız bir hal alıyordu.

Bir de Rauf gerçeği vardı.

Onu ardımda bırakmak, yıllarca kandırmış olmak delirtiyordu beni. Sevmiştim onu da. Ama Yaman başkaydı. Yaralı bir çocuk gibiydi. Merhametimle sevmiş, vicdanım ile aşık olmuştum ona.

Yanına gitmem, onunla yaşamam ve yine onu terk edip eski hayatıma kısa süreliğine dönmem hepsi Cihangir Rutkay'ın isteğiydi.

Hepimize belirli bir misyon yüklemiş, sunduğu imkanlar ile de borçlandırmıştı. Bazen keşke diyorum. Keşke bu adamla yolum hiç kesişmeseydi. Ben yine oradan oraya koştursaydım da kardeşim ve ben bu lanet acıları yaşamasaydık.

Dünümden daha güçlü olmam gereken bir dönemdeydim. Bana ne olacağı artık umurumda değildi. İstediğim tek bir şey vardı.

Huzur ile nefes almak.

Oturduğum sandalyeden kalkıp sağ elimi enseme yerleştirdim ve ovalamaya başladım. Günler gece, geceler ise ıstırap gibi geçiyordu. Çalışma masamın üzerinde duran kahve kupama baktım. Yüzümü buruşturup sol elimi uzattım ve kahve kupamı elime aldım.

Odanın kapısına doğru yürürken kırılma sesleri geldi kulağıma. Dudaklarım keyifle yukarı kıvrılırken Cihangir Rutkay'ın köşeye sıkıştığını anladım.

Enes onun gözünden sakındığı ve herkesten köşe bucak sakladığı gerçeğiydi. Sevmediği bir kadına sevdiği kadının ismini vererek dünyaya getirmesine sebep olduğu oğlunu senelerce kendine kapı köpeği etmiş zavallıydı.

Bu bilgiyi onların arasına katıldığım ilk sene Fransa'da aldığım eğitimler esnasında öğrenmiştim. Alkol ve madde problemi olan biriydi Enes. Cihangir amca o zamanalar bir ekip halinde bizleri eğitime göndermiş ve donanım sahibi olmamızı sağlamıştı.

Yaklaşık üç ay süren eğitimler esnasında Enes ile girdiği kavgada şahit olmuştum gerçeklere.

'Benim kanımsın sen. Ona göre davranacak ve ona göre yaşayacaksın' demişti Cihangir amca.

CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin