İyi okumalar dilerim...
Tuğçe'den anlatım...
Nefret;
Karşımdaki adama, fakat en çok geçmişime beslediğim histi nefret. Yüzüme inen tokadın hiçbir önemi yoktu benim için.
Ruh hastası, biraz önce bana cehennemi yaşatacağını iddia edip şimdi dudağımın kenarından akan kan ile hüzne kapılması mide bulandırıcıydı.
Onu yok sayarak başımı küçük pencereye yasladım ve sessizliğe gömüldüm. Enes başımda nöbet tutarken öfke ile soluyup "seni kendi ellerimle öldüreceğim" diyerek tısladım.
Birde aşağılık pislik Show yapıyordu. Belinden silah çıkarmalar, kafama sık demeler. Nasıl bir dünyaydı bu? Herkes bir kağıt parçasının kölesi miydi gerçekten?
Başımı öne eğip sol parmağımda takılı olan alyansa baktım. Cihat; duyar mıydı sesimi? Bulur muydu beni? Yine yaralarımı iyileştirmek için çabalar mıydı?
Gözlerim dolarken dişlerimi birbirine bastırdım. Adaleti olmayan bir döngünün içinde nefes alıyor olmak ciğerlerimi kurutuyordu resmen.
Yaman "Tuğçe'm" diyerek sesledi. Başımı kaldırıp "kes sesini" diye tısladım.
Nefretle yüzüne bakıp "ben senin Tuğçe'n değilim duydun mu beni? Sen ömrüme ziyan olmuş yalan bir aşksın. Ben değil sen hesap vereceksin bana. Beni defalarca kez Feyza ile aldatmalarının hesabını vereceksin. Bu dünyanın içinde olmanın, her boku bilip susmanın bedelini ödeyeceksin" dedim.
Yaman gözlerini kısıp derin bir ifade ile gözlerimin içine baktı. Dilini dişleri arasına sıkıştırıp "bağla şunun ağzını. Yoksa dilini kökünden kesmek zorunda kalacağım" diyerek başımdaki ite emir verdi. İçimde barınan hayal kırıklığı ile gözleri içine baktım.
Enes ağzımı bantlarken ellerimi de sıkıca bağladı. Öylece durup sadece geçmişim olan adama baktım. Tenime dokunsun diye çıldırdığım adam gerçekten de bu adam mıydı?
Gözlerimdeki yaşları saklamak istercesine başımı sağıma çevirip gözlerimi kapattım. Korku yoktu içimde, sadece hakim olduğumu sandığım hayatımın piyonu olmak acıtıyordu kalbimi.
Nereye gidiyorduk, bundan sonra neler olacaktı hiçbir fikrim yoktu. Gözyaşlarım içime akarken sadece bekledim.
Yaklaşık bir buçuk saat sonra uçak piste iniş yaptı. Yaman önümde diz çöküp sertçe çenemden kavradı.
"Şimdi ellerini çözeceğim ve ağzındaki bandı çıkartacağım. Eğer havaalanına girdiğimiz an yanlış bir hamlede bulunursan canını fena halde yakmakla kalmam. Sana o itin ölümünü de izletirim" dedi.
Hiçbir tepki vermeden öylece gözleri içine baktım. Bu ifadesiz halim benim en büyük silahımdı. Yaman sert bir soluk alıp "şansını zorlama Tuğçe. Seni ait olduğun hayata geri almam suç değil" dedi. Yine tepki vermeden öylece durdum karşısında.
Yaman ilk önce ellerimi çözdü. Ardından ellerini havaya kaldırıp yüzüme yaklaştıracaktı ki başımı geri çekip dudaklarımı kapatan bandı ben açıp derin bir nefes aldım. Hiddetle yerinden kalkıp sertçe sağ elimi avucu içine aldı.
Yerimden kaldırıp "sesin çıkmayacak. O başını yerden kaldırmadan yürüyeceksin yanımda. Tuğçe yemin ederim her şeyi çok sevdiğin annen ve abin öğrenir".
İşte bu söylemi içimi ürpertmişti. Ona bu endişemi fark ettirmemek için başımı kaldırıp "o kadar eminim ki, bundan sonra her kötülüğü zevkle yaparsın Yaman" diyerek karşılık verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...
General FictionKızıl alevler sarmıştı etrafımı, sağ tarafımda celladım var iken, sol yanımda bana hayat diyen adam yaşamak için gözlerimin içine bakıyor ve çırpınıyordu. İçim çekiliyor, kalbim kanıyor ve geçmişimin yalnızlığı yine karşımda duruyordu. Bir uçurumun...