İyi okumalar dilerim...
Tuğçe'den anlatım...
Yeni bir yaşam;
Hayat yeni başlangıç yapabilmek için cömert ve hakkaniyetli olmuyordu. Kuralları yaşanan zaman dilimi belirlerdi. Bazen oldukça katı, bazen ise hiç olmayacağı kadar merhametli. Şimdi derin sessizliğin içinde sadece Berrak'ın kahkahaları yankılanıyordu.
Gün geçtikçe hediyelerimiz çoğalıyordu. Bunun en güzel kanıtı annemin deli heyecanıydı. Abim ile Cihat'ın konuşması üzerinden bir hafta geçti. Ve bu zaman zarfında Cihat bir abi olarak ne istediyse bizimkiler gerçekleştiriyorlardı.
Cihat ise bebeklerimle bir köşede oturmuş her şeyi en ince detayına kadar inceliyor ve keyifle izliyordu. Derin bir nefes alıp saçlarımı tekrardan topladım. Cihat'ın kaşları çatılırken onu görmezden gelerek bahçeye hazırladığım masayı tekrardan gözde geçirdim.
Her şey eksizsiz duruyordu. Aldığım derin soluklara bir yenisini ekleyerek eve doğru yürümeye başladım. Kolumdan geriye doğru çekilirken sendeledim. Cihat elini kaldırıp saçlarımı topladığım tokayı alıp gözlerimin içine baktı.
Bir haftadır yerimde durmadan annemlere yardım ediyordum. Yorulmak bir yana bencilce istedikleri sıkıyordu beni. Tabii ki bizlerde her şey olsun istiyorduk ama bazı tavırlar oldukça fazlaydı.
"Dokunmaya kıyamadığım saçlarını toplama güzelim".
Patlamamı bekliyordu ama asla kavga edecek değildim. Herkes bir yana Berrak için sessiz kalacaktım. Bu gecenin elbet bir sonu vardı. Ve o da bunun oldukça farkındaydı.
Kolum parmakları arasından yavaşça çekip "bebeklerin yanına dön. Benim biraz daha işim var" dedim. Sesimdeki kırgınlığı duyduğu an yüzü yumuşadı. Dudaklarını aralayacağı an ona arkamı dönüp eve doğru hızla yürümeye başladım.
İçeri girdiğimde ise ayrı bir curcuna vardı. Berrak, daha şimdiden yüzünden yorgunluk akıyordu. Annem ise mutfak hazırlıkları için resmen Ayşe ablanın canına okuyordu. Abim ise saçlarını çekiştirerek etrafta dolanıyordu. Boğazıma kadar yükselen o leş sıvı dudaklarımın arasından firar edip dışarı taştı.
Aniden kusmaya başladığımda tüm ilgileri üzerime çekebilmiştim. Aniden ellerimi kaldırıp durdurdum onları. İstediğim tek şey biraz dinlenmekti.
Sıla koşar adım yanıma gelip kollarımdan tuttu beni. "Lanet olsun Tuğçe, sabahtan beri hiçbir şey yemedin. Üstelik bebek emziriyorsun. Hadi ilk önce mutfak, sonra da duş ve biraz yatak ".
Gözlerimden firar olan yaşlara mani olamazken annem geldi yanıma. Yüzümü avuç içlerine alıp yavaşça okşadı. "Hadi güzel kızım. Bir şeyler ye biraz. Miden daha kötü olmadan toparla kendini ". Onun söylemlerine karşılık başımı sallayıp mutfağa yöneldim.
Ayşe abla çoktan batırdığım yerleri temizlemeye başlamıştı bile. İçinde bulunduğum durumdan ötürü daha çok ağlama isteği uyandı. Kendimi sıkmak yeterli gelmiyordu. O yaşlar ben izin vermesem de akıyordu. Sıla hemen bir sandalye çekip oturmamı sağladı.
Ardından ekmek arası bir şeyler hazırlayıp masaya bıraktı. Bir de serin leziz limonata tabii. Derin bir soluk alıp önüme konulanları yemeğe başladım. Sanırım sıcak hava da bir tık yordu beni. Sıkkın bir soluk alıp devam ettim ekmeğimi yemeğe.
Onun geldiğini kokusundan anladım. Başımı kaldırıp gözlerinin içine kısa bir süre baktım ve tekrardan yemeğime döndüm. Acele ile yediğim ekmek arasının üzerine limonatadan da içtikten sonra yavaşça yerimden kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...
General FictionKızıl alevler sarmıştı etrafımı, sağ tarafımda celladım var iken, sol yanımda bana hayat diyen adam yaşamak için gözlerimin içine bakıyor ve çırpınıyordu. İçim çekiliyor, kalbim kanıyor ve geçmişimin yalnızlığı yine karşımda duruyordu. Bir uçurumun...