Selam canlarım. Bayram öncesi son bölüm. Fark edildiği gibi final zamanı geldi. Bayramdan sonra iki ayrı final bölümü bekliyor bizi. Bol kavuşmalı, çokça hasret gidermeli. Her birinizin kurban bayramını şimdiden kutluyorum.
Sevgiyle ve benimle kalın...İyi okumalar dilerim...
Yazardan anlatım...
Son dans;
Aşkları ile ün kazanmış bir ülkeydi Fransa. Büyülü öpücüğü, kırmızı rujlu kadınları, centilmen adamları ve muhteşem şarapları ile tarihe kazınmış her filme konu olmuş eşsiz ülke.
Yakın tarihinde görmediği katliamı yaşayacağından habersiz ışıl ışıl parlıyordu.
Cihat dudakları arasındaki sigarayı derince içine çekip gecenin karanlığına beyaz dumanı yavaşça bırakırken yaşadıklarını tek tek anlattı can yoldaşlarım dediği insanlara.
Rauf;
"Abi neden bize bilgi vermeden tek başına bu işlere kalkıştın?".
Cihat;
"İlk kez yanıldım Rauf. Yaşananlardan ders çıkarttıklarını düşündüm ama dediğim gibi yanıldım. Tuğçe ve Berrak ne haldeler diye düşünmekten, çocuklar nasıl, sizler nasılsınız haber alamamaktan yoruldum. Ne zaman büyük aile listeleri geldi o zaman size bir umut sinyal gönderdim. Şükür bir aradayız".
Asaf öfke ile soluk aldı. Belki de içlerinde en çok o biliyordu Cihat'ın ne demek istediğini.
"Anlamak ya da anlamamak meselesi değil abi. Sen ne olursa olsun bizim bilgimiz dışında böyle bir yere gelmemeliydin. Sonu böyle olmayabilirdi. Birbirimizi sonsuza denk kaybedebilirdik. Öfkeliyim, hem sana hem de seni dinleyen aklıma".
Cihat elindeki sigarayı yere atıp oturduğu yerden kalkarak Asaf'ın karşısına dikildi.
"Demek ki kaderde kardeş fırçası yemekte varmış. Olsun ben hepinizden razıyım".
İki yoldaş birbirlerine sıkıca sarıldılar. Rauf "beyler birazdan katliam başlıyor hazır mısınız?" diye sordu.
Cihat geri çekilip önlerinde bulunan ekrandan toplantı salonuna gelenleri izlemeye başladı. İbrikçi kendi takımıyla gelirken Marcus tek başına gelip masadaki yerini aldı. Bu ikilinin beklediği tek kişi Cihagir Rutkay iken salona tüm seksiliği ile Gabrielle giriş yaptı.
İbrikçi nezaket ile selamladı karşısındaki kadını fakat Marcus başını çevirip yüzüne dahi bakmadı. Gabrielle için önemli olan bir durumdu bu. Marcus'un yanına yaklaştı ve gözlerini karşısındaki adamın gözlerine sabitledi.
Marcus tereddüt etmeden bakıyordu. Gabrielle eğildi ve dolgun dudaklara derin bir öpücük kondurup "Beni görmezden gelemezsin Marcus" diyerek fısıldadı.
Marcus ise karşısındaki kadını incitmeden kendinden uzaklaştırıp ceketinin cebinden çıkarttığı mendil ile dudaklarını sildi.
Gabrielle bu dünyada belki de herkesi elde etti fakat Marcus ile hiçbir zaman böyle bir macera yaşamadı.
"Neden beni istemiyorsun Marcus?".
Marcus öfkelendi ve elini sertçe masaya vurdu.
"Senin yatak odanı mı konuşacağız Gabrielle? Çok merak ettiysen söyleyeyim. Bir kadının hayatında ömrünü vereceği tek bir adam olur. Bir adamında hayatında sadece tek bir kadın. Daha fazla ileri gitmek istemiyorum. Bir daha bana dokunma yeter".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...
Ficção GeralKızıl alevler sarmıştı etrafımı, sağ tarafımda celladım var iken, sol yanımda bana hayat diyen adam yaşamak için gözlerimin içine bakıyor ve çırpınıyordu. İçim çekiliyor, kalbim kanıyor ve geçmişimin yalnızlığı yine karşımda duruyordu. Bir uçurumun...